Bir başbakanın portresi

KAYSERİ (İHA) - Başbakan Abdullah Gül, 29 Ekim 1950 yılında Kayseri'de dünyaya geldi.

Ahmet Hamdi ve Adeviye Gül'ün en büyük çocukları olarak dünyaya gelen Abdullah Gül, hayatı boyunca kendisine ilke edindiği açık görüşlülüğü ile ön plana çıktı. Kavgadan uzak duran Gül'ün tek kavgası, ortaokul döneminde bir çocuğun yaşlı bir adama yaptığı haksızlığa karşı gelmesiydi.

Kayseri'de 29 Ekim 1950 yılında muhafazakar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Abdullah Gül, öğrenimine Kayseri Gazi Paşa İlkokulu'nda başladı. Ortaokulu, Nazmi Toker Ortaokulu'nda okuyan Gül, okul arkadaşları arasında başarılı, sempatik ve atak bir öğrenci olarak dikkat çekti. Gül, arkadaşları arasında sevilen bir kişiliğe sahipti. Babası Ahmet Hamdi Bey ise dindar kimliğiyle bilinen, çevresinde saygı gören bir insandı. Kayseri Tayyare Fabrikası'ndan emekli olan Ahmet Hamdi Bey, 1973 seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden (MSP) Kayseri 8. sıra milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. Ama, yıllar sonra oğlu Abdullah Gül, hem birinci sıradan aday gösterilecek hem de partisi (RP) Kayseri'de siyasi rakiplerine hiçbir şans vermeyecek, 7 adayın yedisi de milletvekili olacaktı.

Reklam
Reklam

GÜL'ÜN GENÇLİK YILLARI Gençlik yıllarından itibaren hep politikanın içinde yer alan Abdullah Gül, aktif politikaya ilk olarak Necmettin Erbakan'ın Milli Nizam Partisi (MNP) kurulmadan başlattığı 'Bağımsızlar Hareketi' döneminde girdi. 1975 seçimlerinde, bugünün Fazilet Partisi (FP) Genel Başkanı Recai Kutan, Kayseri'den MSP Senatör adayı oldu. Kutan'ın seçim kampanyasında Şükrü Karatepe, İrfan Gündüz, Bekir Yıldız ve Adem Baştürk ile birlikte çalışan Abdullah Gül, 22 yıl sonra Recai Kutan ile birlikte Bakanlık ve Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.

Siyasi hayatı boyunca kişisel özelliklerini gizleyen Abdullah Gül, konuşmalarında hep 'ben' yerine 'biz' kelimesini kullandı. Genç yaşta hem Batı'yı hem Doğu'yu tanımış olan Abdullah Gül, alışılmışın dışında bir siyasetçi oldu.

Gül'ün tek kavgası ise ortaokul döneminde bir çocuğun yaşlı bir adama yaptığı haksızlığa karşı gelmesiydi. Genç yaşta popüler düşünce akımlarıyla tanışan Gül, gençlik yıllarında Büyük Doğu Fikir Kulübü ve Milli Türk Talebe Birliği'ne üye oldu. Ortaokul son sınıf öğrencisiyken Necip Fazıl'ın eserlerine ilgi duyan Gül, Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün davetlisi olarak Kayseri'ye gelen Necip Fazıl Kısakürek ile tanıştı. Bu tanışma, Abdullah Gül'ün düşünce hayatında bir dönüm noktası oldu.

Reklam
Reklam

SİYASETLE TANIŞMASI Gül, yüksek öğrenimine 1968'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde başladı. Gül, politik gerilim ve şiddetin hüküm sürdüğü o yıllarda fikri mücadelesini Milli Türk Talebe Birliği çatısı altında sürdürürken, arkadaşlarının fotoğrafları sol gruplar tarafından duvarlara asıldı ve aylarca üniversiteye girmeleri engellendi. Talebe Birliği'nin ön saflarında yönetici olması Abdullah Gül'e çok şey kazandırdı. Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Sezai Karakoç gibi düşünür, şair ve yazarların eserleriyle bilgi dağarcığını genişleten Gül, yaşanan olayların etkisiyle siyasal bir kimliğe büründü. 1969 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın liderliğinde yeni bir siyasi akım doğdu. Abdullah Gül'ün lise öğrencisi olduğu o dönemde İzmir'deki dayısı Prof. Dr. Ahmet Satoğlu, Sabri Tekir ile birlikte bu siyasi akıma katıldı. 27 yıl sonra kurulacak hükümette Necmettin Erbakan Başbakan, Abdullah Gül Devlet Bakanı, Prof. Dr. Sabri Tekir ise Devlet Bakanı oldu. Abdullah Gül, üniversite öğrencisiyken, Milli Türk Talebe Birliği'nde Merkez İcra Konseyi Üyesi olarak görev yaptı. Abdullah Gül, maliye ve sosyal siyaset bölümünde öğrenimini sürdürürken, öte yandan Talebe Birliği'nde fikri, kültürel ve sosyal faaliyetlere katıldı. Üniversite yıllarında Sezai Karakoç, Cemil Meriç, Erol Güngör, İdris Küçükömer, Fethi Gemuhluoğlu gibi fikir adamlarını yakından takip etti. Üniversiteden mezun olduğu yıl akademik kariyer yapması içim Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Sebahattin Zaim gibi hocaları tarafından teşvik edildi. 1976-1978 yıllarında Fehmi Koru ve Şükrü Karatepe ile birlikte Milli Kültür Vakfı'nın bursuyla doktora çalışması yapmak için İngiltere'ye gönderildi. Gül, Exter'de akademik çalışmalarını sürdürürken, kısa adı FOSİS olan Müslüman Öğrenciler Birliği'nde Türk Öğrencileri Yardımlaşma Derneği'nin (TÜRKYAR) kurucuları arasında yer aldı.

Reklam
Reklam

YURTDIŞI TECRÜBESİ
Doktora çalışması için İngiltere'de kaldığı dönemde, Batı dünyasını yakından tanıdı. Aynı dönemde hocası Sebahattin Zaim, Sakarya Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği Bölümü'nü kurdu. İstanbul İktisat Fakültesi'nde başladığı doktorasını İngiltere dönüşü tamamladı ve Sakarya Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi olarak göreve başladı. Doktora tezinin konusu ise 'Türkiye ile İslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Gelişimi'ydi. Tez hocası ise ileride aynı siyasi partide omuz omza siyaset yapacağı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'tı.

Bu arada, 12 Eylül askeri darbesi olmuş, demokrasi askıya alınmıştı. 12 Eylül'den birkaç gün önce İstanbul'da Hayrünisa hamınla evlenen Abdullah Gül, evliliğin ilk haftasında Erenköy'deki evinde Sancak Hareketi kapsamında tutuklanarak Metris Askeri Cezaevi'ne gönderildi. 1983 yılına kadar Sakarya Üniversitesi'nde İktisat dersleri okutan Gül, o yıl üniversiteden ayrıldı. Merkezi Cidde'de olan ve 48 İslam ülkesinin üye olduğu İslam Kalkınma Bankası'nda ekonomi uzmanı olarak göreve başladı. İslam Kalkınma Bankası'nda 8 yıl görev yapan Gül, uluslararası sermayeyi, dünyadaki finans çevrelerini, devletler arası siyasi ve ekonomik ilişkileri yakından inceledi. İslam Ülkeleri Ekonomik İşbirliği alanında realize edilen bir çok projeye katkıda bulunarak, önemli tecrübeler edindi. Gül, ayrıca ekonomi uzmanı olarak İslam Kalkınma Bankası i İktisat Fakültesi'nde ba'nın yayın faaliyetlerinde de görev aldı. Gül, aynı dönemde doçent unvanı alarak genç yaşta büyük bir başarıya imza attı.

Reklam
Reklam

MİLLETVEKİLLİĞİ DÖNEMİ Gül, 1991 yılında büyük oğlu Ahmet Münir'in Kayseri'de yapılacak olan sünnet düğününe katılmak için Türkiye'ye geldi. O günlerde Türkiye'de erken seçim kararı alınmıştır. İslam Kalkınma Bankası'ndaki görevi devam ederken, Abdullah Gül'e Refah Partisi Kayseri teşkilatından milletvekili adaylığı için bir teklif geldi. Kayseri İl Başkanı Şaban Bayrak, Tayyip Erdoğan, Azmi Ateş gibi 1969'dan beri yakın dava arkadaşlarının ısrarlı teklifleri, teşkilatın talebiyle de birleşince Gül, Refah Partisi'nden (RP) liste başı olarak seçime girdi. 20 Ekim 1991 Genel Seçimleri'nde Refah Partisi etkin ve sonuç alıcı bir kampanya yürüttü. 91 seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri Refah Partisi'nin Kayseri'de aldığı sonuçtur. RP, Kayseri'de siyasi rakiplerine şans bırakmaz; seçimi 7-0 kazanarak, milletvekili adaylarının 7'sini de parlamentoya gönderir. Refah Partisi, 91 seçimlerinden sonra 38 milletvekiliyle parlamentoda etkili bir muhalefet yürütür. 27 Mart 1994'e gelindiğinde RP İstanbul, Ankara, Konya, Diyarbakır, Kayseri başta olmak üzere, Türkiye'de yerel yönetimleri devralır. 91 seçimlerinde 4 milyon seçmeni olan parti, 24 Aralık 1995 seçimlerinde sandıktan 158 milletvekiliyle en güçlü parti olarak çıkar. Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, Refah Partisi'nin ilk kongresinde Genel İdare Kurulu'na girer. 1993 yılında, RP'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'na getirilir. 1991-1995 tarihleri arasında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğine seçilen Gül, bu dönemde partisinin yurt dışı tanıtımında aktif rol alır.

Reklam
Reklam

BATI DÜNYASINA ADIM ATMASI Avrupa'nın en büyük siyasi platformu olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nde milletvekili olarak Türkiye'yi temsil eden Gül, ülkesinin siyasi ve ekonomik çıkarları ve tezini şiddetle savundu. Bu yıllarda Gül, Avrupa Konseyi'nde AB üyesi ülkelerin politikacı, diplomat ve aydınlarının ilgi odağı oldu. Türkiye hakkında belli çekinceleri olan devlet adamlarına, medyaya ve aydınlara her platformda Türkiye'yi ve partisini anlattı. Bosna, Çeçenistan ve Cezayir gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan insanlık dramına Batı'nın dikkatini çekmek için Avrupa Konseyi Genel Kurulu'nda konuşmalar yaptı. Özellikle, Bosna'daki haksız savaşa müdahil olunması için önemli gayretler sarf etti. Abdullah Gül, 24 Aralık 1995 seçimlerinde Refah Partisi'nden ikinci kez milletvekili seçildi. Parlamentoya geldikten sonra Dışişleri Komisyonu Üyeliği'ne seçildi. O yıllarda iktidara yürüyen Refah Partisi'nin dünyada büyük ilgi görmesi Abdullah Gül ismini de ön plana çıkardı. Avrupa ve Amerika'da yüzlerce diplomat, düşünür ve gazeteciyle görüşen Gül, televizyon ve gazete beyanatlarında, resmi ve özel toplantılarda partisinin misyonunu anlattı. 1995 seçimlerinde RP sandıktan en güçlü parti olarak çıktı. Anayol Hükümeti'nin ardından 1996 yılının Haziran ayında parlamentonun en büyük partisi olan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında 54. Hükümet (Refahyol) kuruldu.

Reklam
Reklam

BAKANLIK DÖNEMİ
Abdullah Gül, Erbakan Hükümeti'nde Devlet Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü yaptı. Devlet Bakanlığı esnasında Kuzey i İktisat Fakültesi'nde baKıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Cumhuriyetleri ve Yurt Dışı İnsani Yardımlardan sorumlu oldu. Hükümet sözcülüğü ve bakanlığın yanısıra dış politikadaki gelişmelerle yakından ilgilendi. Yabancı devlet başkanları, bakan ve diplomatlarıyla hükümet adına yaptığı görüşmelerde, her zaman başbakanın yanında yer aldı. Refahyol Hükümeti'nde iktidarın büyük ortağı Refah Partisi'nin dış politika alanında en büyük katılımı olarak gerçekleşen D-8 Projesi'nin hayata geçmesinde Necmettin Erbakan'dan sonra birinci derecede rol aldı. İstanbul'da yapılan D-8 Zirvesi'nin gerçekleşmesi için gösterdiği çabalarıyla kamuoyuna Refahyol Hükümeti'nin alternatif Dışişleri Bakanı olarak yansıdı.

Abdullah Gül, 28 Şubat süreci sonrasında Refah Partisi kapatıldıktan sonra arkadaşlarıyla birlikte Fazilet Partisi'ne geçti. 18 Nisan 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi'nden 3. dönem milletvekili oldu. Abdullah Gül, 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan Fazilet Partisi 1. Olağan Büyük Kongresi'ne FP Genel Başkan adayı olarak katıldı. Gül, kongrede 521 oy alırken, Recai Kutan'ın 633 oy alarak partinin genel başkanı oldu. Kongre sürecini 'Hayırda Yarış' olarak değerlendiren Abdullah Gül'e göre, bu yarışın kaybedeni ve mağlubu yoktu. Kongrede önemli olan Fazilet Partisi'nin kazanması ve partinin hakettiği yerlere taşınabilmesiydi. Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi kararı ile kapatılmasının ardından Gül, arkadaşları ile birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurdu. 3 Kasım Seçimleri'nde AK Parti tek başına iktidara geldi. Siyasi yasaklı Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olamaması, Abdullah Gül'ü ön plana çıkardı.

Reklam
Reklam