Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk, NTV'de Banu GÜven'e konuk oldu. Geçen hafta referandumda 'evet' oyu kullanacağını açıklayan Pamuk, "Hep yalnız bir yazardım ama bir cemaate girmek isterim" dedi.
İşte, yeni kitabı "Manzaradan Parçalar", edebiyat, siyaset hakkında değerlendirmelerde bulunan Orhan Pamuk'un röortajından satır başları:
"Bir dışımızdaki dünya vardır, 'manzara'yla bunu anlatmak istedim. Bir de, yazarın kendi kişiliği vardır. Bu kitap; İstanbul hakkında, Türkiye hakkında; yemek yeme alışkanlıklarımızdan siyasete kadar... Bütün kültüre açılan bir kitap. Yazarlar önemli buldukları etkilendikleri deneyimler üzerinden kitaplarını kurarlar. Ama bazılarına yer verirler, bazılarına vermezler. Mesela, babamın ölümü üzerine yazdığım yazı da bu kitapta var..."
'Her erkeğin ölümü babasının ölümüyle başlar' (Kitaptan)
"Kitaplarımın eğleneceli olmasını ve okuru gülümsetmesini isterim. Tek amaç bu değildir ama denge önemli... Benim yazarlığımda kahramanları suçlamaktan çok, bütün kahramanlara hak verme, onları anlama isteği öndedir. Ama onların fikirleri çatışır. Bu çatışmayı gerçek kılmanın, ahlaki yargı vermemenin bir yolu da her şeye gülümsemektir. bütün kitaplarımın okuru gülümsetmesini istedim."
"ROMANCILIĞIMA GERİ DÖNMEK İSTİYORUM"
"Masumiyet Müzesi çok büyük bir proje haline geldi. Artık bitirmeye yakınız. Ama çok zamanımı aldı. Müze büyük bir proje haline geldi ama ben romancılığıma dönmek isitiyorum. Hayatımda ilk kez 4 aydır roman yazmıyorum.
Yazarken ilk dürtüm Türk okurunu düşünmek ama elbette dünya okuru için de yazıyorum.
Hayatta insanın bir cemaati olmasının iyi bir şey olduğuna inanıyorum. Ama cemaat gibi düşünmesi anlamına gelmemeli. Hep yalnız bir yazardım ama fikrim değişmeden edebi cemaate girmek isterim.
Dünyada edebi bakımdan bir temsiliyet dengesizliği var. 1 milyarlık Çin'in temsilcisi yok. Onlarda da öfke var. İnsanlığını, hikayelerini işitmediğimiz için onları suçuyoruz. Amerikalılar Irak edebiyatını tanısaydı, Irak'ı bu kadar kolay işgal edemezdi.
Bugün, Türkiye'de hakim olanların Batı taklitçiliği yaptığını söyleyemem. Türkiye'de köylüler zenginleşti. Toplumsal güç haline geldiler, yukarıdakileri sarstılar. Türkiye tek bir merkezin kontrolünden çıktı. Askerlerin, bürokrasinin kontrol edemeyeceği bir şey bu...''
"REFERANDUMDA OYUM EVET"
Pamuk, darbenin 30. yıldönümünde kurulan sandıkta 'evet' diyeceğini de söyledi.
Anayasa değişikliğini onaylamanın "AKP’yi desteklemek ya da hükümete güvenoyu vermek anlamına gelmeyeceğini" belirten yazar Pamuk, referandumda 'evet' oyu kullanıp, seçimlerde AKP’ye oy atmayacak çok sayıda kişi olabileceğine de dikkat çekti.
"12 EYLÜL'ÜN KENDİSİNDEN MEMNUN DEĞİLİM"
1980 askeri darbesiyle birçok insanın büyük sıkıntılar yaşadığını hatırlatan, 12 Eylül ile hesaplaşmak gerektiğini ifade eden, yeni Anayasa’yı bu hesaplaşmanın yolunu açan bir kapı olarak gördüğünü vurgulayan Pamuk şunları söyledi:
"Benim Anayasa değişikliğindeki oyum evet... 12 Eylül anayasasından zaten memnun değilim. Anayasadan çok fazla anlamam çünkü siyasi ve hukuki bir belgedir. Ben, 12 Eylül'ün kendisinden memnun değilim.
Bazı seçmenler de işin siyasileşmesi yüzünden 12 Eylül’e önem vermiyorlar. Bu, mevcut hükümete hayır kampanyası haline sokulduğu için hayır diyecekler. Bu anayasa değişikliklerine hayır diyenlerin bir kısmının, değişkliklerin iyi olduğunu düşündüklerine inanıyorum..."
Anayasa’nın kabul edilmesi durumunda darbe dönemi yöneticilerine yargı yolunun açabileceğine de işaret eden Pamuk, yargı süreci başlamasa bile referandum sayesinde 12 Eylül’ün vicdanlarda mahkum edileceğini sözlerine ekledi.
Benim yaşadıklarım bir önceki kuşağın yaşadıkları yanında devede kulak kalır. Bunu da belirteyim. Kurban olarak gösterilmek istemem, ben yaşadıklarımı dönüştürmek istiyorum."
NTV