BÜŞRA NUR ÖZCAN - Küçük bir uç beyliğiyken zamanla evrensel devletlerden biri haline gelen, büyük bir coğrafya üzerinde tek hanedana dayalı olarak en uzun süre devamlılık gösteren Osmanlı Devleti'nin temellerini atan Osman Gazi, gaza ve cihada adanmış bir ömür sürdü.
Osman Gazi, öz güvenli kişiliği, savaşçılık meziyetleri, askeri bilgisi, babası Ertuğrul Gazi'den edindiği devlet adamlığı tecrübesi ve Şeyh Edebali'den aldığı dini eğitim ile Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda ve gelişmesinde etkin bir rol aldı.
Kabiliyet ve cengaverliğiyle Ertuğrul Gazi'nin en küçük oğlu olmasına rağmen beyliğe seçilen Osman Gazi, yüzyıllar boyunca gerçekleştirilen fetihlerle Türk-İslam medeniyetinin dünyaya yayılmasında atılan ilk adımların mimarı oldu.
- "Osman ismi, açık ve nettir"
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sezai Sevim, Osman Gazi'nin Oğuz Türkleri'nin Kayı Boyu'na mensup bir aşiretin reisi olduğunu söyledi.
Sevim, Ertuğrul Gazi'nin küçük oğlu olan Osman Gazi'ye bu sebeple ve 20'li yaşlarda "Bey" olması dolayısıyla "Osmancık" da denildiğini hatırlatarak, "Osman Gazi, 20 yaşlarında Bey olmuş, 40 yaşlarında devleti kurma aşamasına gelmiştir. Aşiretinin başında edindiği tecrübe, bölgede gerçekleştirdiği bir kısım fütuhat, onu olgunlaştırmış, tecrübelendirmiş, bilgisini artırmıştır." diye konuştu.
Eski Türk devletlerinde gelenek gereği devlete kurucusunun isminin verildiğini aktaran Sevim, şunları kaydetti:
"Osmanlı Devleti, kurucusu itibarıyla Osman Gazi'nin isminden devam ediyor. Osman'ın ismi, devletin ismine dönüşüyor. Bazıları Osman isminin 'Otman' ya da 'Atman' olabileceğini söylüyor ama İbn-i Batuta, Osman isminin bilgisini kaynaklarında vermiştir. Osmangazi'nin parasında da Osman ismi, açık ve net bir şekilde yazılmıştır. Bu tartışmalara mahal yok."
- "Devlet, Osman Gazi'nin elinde büyümüştür"
Sevim, 1299 yılı itibarıyla Osman Gazi'nin Karacahisar'da adına hutbe okutma, oraya kadı tayin etme ve pazar kurdurma izni verilmesinin Osmanlı Devleti'nin kuruluşu olarak kabul edildiğini hatırlatarak, "Hutbe okutmak, 'Bu bölgenin hakimi, sahibi, yetkilisi, amiri, beyi Osman Gazi' demektir. Bu da devlet olmak anlamına gelir. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde bu yaşananların yıl dönümlerinde şenlikler düzenlenmiştir." ifadesini kullandı.
Osman Gazi'nin devleti kurduğu yer olarak Karacahisar'ın aktarıldığına dikkati çeken Sevim, şöyle devam etti:
"Osman Gazi'nin 1297-1298 yıllarında Yenişehir'i aldığını biliyoruz. Kaynaklarda, 'Yenişehir'de evler yapıverdi, orayı taht-gah edindi' ifadeleri yer alıyor. Bu, saray inşa edip orayı başkent edinmek anlamına gelir. Yani Bursa'nın 1326'da fethedilmesine kadar başkent, Yenişehir'dir. Osman Gazi, devletin bir kısım omurgalı kurumlarını da orada ortaya çıkarmıştır. Devlet, Osman Gazi'nin elinde büyümüş ve yavaş yavaş ortaya çıkmıştır."
Sevim, Osman Gazi'nin 1301'de İznik kuşatmasına, 1302'de Bursa kuşatmasına başladığını, İznik'in 1331, Bursa'nın ise 1326'da ancak alınabildiğini belirterek, "Bursa, Türklerin yaşayışına uygun bir şehirdir. Kuzeye açık, sırtını dağa vermiş ve yüksek bir yer. Onun için İznik'i tercih etmediler ve Bursa başkent yapıldı." dedi.
- "Kendine güveni olan biri"
Osman Gazi'nin askeri becerisinin yüksek olduğunu vurgulayan Sevim, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Osman Gazi, bir kahramandır. Bir devlet kurmuştur, kurucu şahsiyettir. Devlet, onun ismi üzerinden devam etmiştir ve dünyanın tek hanedana dayalı en uzun ömürlü devletlerinden birini ortaya çıkarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Osman Gazi, çok önemli bir kişilik. Onun değerleri üzerinden inşa edilmiş bir devleti torunları devam ettiriyor ve bu isim dünyada 620 küsur yıl tanınıyor. Kendine güveni olan biri. Selçuklu Devleti'nin bölge komutanı olan babası Ertuğrul Gazi'nin yanında yetişmiş olmanın getirdiği bir birikimi var."
Ertuğrul Gazi'nin Şeyh Edebali'yi ziyaretlerinde oğlu Osman'ı da yanında götürdüğünü anlatan Sevim, şöyle konuştu:
"Babası öldükten sonra da Osman Gazi'nin bu sohbetlere devam ettiğini biliyoruz. Onun kızıyla evlendi, damadı oldu. Şeyh Edebali'nin öğrencisidir. Hem inanç hem tasavvuf ve mistik alanda bir eğitimden geçtiğini anlıyoruz. Babası Ertuğrul Gazi'nin yanında yetişmiş olmanın getirdiği devlet tecrübesi, bir yönüyle de Şeyh Edebali'nden edindiği dini ve tasavvufi eğitimi var. Yani gönül dünyası da zengin bir şahsiyet."
- "Osman Gazi'nin vefat tarihi net değil"
Sevim, Osmanlı Devleti'nin ortaya çıktığı yılların bilgilerinin bulunduğu kaynakların çok az olduğunu belirterek, "Az olan bu kaynakların verdiği bilgilerden çok fazla detayların tarifi mümkün olmuyor. Osman Gazi'nin vefat ayı, yılı ve günü itibarıyla birçok tartışma yaşıyoruz. Bu konu bugün bile hala tartışılıyor çünkü farklı farklı yıllar veren kaynaklar var." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynaklarda Osman Gazi'nin ömrünün son 2 yılını "yatalak" hasta olarak geçirdiği bilgisinin yer aldığını aktaran Sevim, "Nikris diye tarif edilen bir hastalık. Diz kapaklarında yürümeyi engelleyen bir kısım sıkıntılar yaşıyor. Ağrılı, sızılı bir hastalık. Türk sultanlarının hastalıklarıyla ilgili en öne çıkan özellik, çok et yiyor olmalarından dolayı ortaya çıkan gut ve buna benzer hastalıklar. Nikris'in çok et yemeyle ilgili bir hastalık olma ihtimali üzerinden yorum yapılıyor." diye konuştu.
Sevim, Şeyh Edebali'nin kızı Malhun Hatun ile evlenen Osman Gazi'nin Fatma adında bir kızı olduğunu, diğer çocuklarının erkek olduğunu sözlerine ekledi.