20.yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da sanayileşmenin hızlanması sonucunda kitlesel göç süreci başladı. İkinci İmparatorluk (1871 -1918) sırasında, Almanların büyük bir kısmı şehirlere göç etti. Bu göç hareketinin sonunda şehirler kalabalıklaştı ve insanlar tamamen sağlıksız koşullarda yaşamaya başladı. Özellikle kentli işçilern yaşamı hastalık ya da ölümlerle sonuçlanıyordu.
21.yüzyıla yaklaşırken çoğu Alman için yaşam kalitesini yükseltme çalışmaları başlatıldı. Uzun bir süre boyunca sadece hayatta kalmak için uğraşan işçi sınıfı yeni yüzyıla doğru daha sağlıklı bir noktaya ulaştı. Almanya’da yeni bir orta sınıf doğmuştu ve tek amaçları daha iyi şartlarda yaşamaktı. Bu sıralarda mutluluk ve başarı üzerine sayısız kitaplar yazılmaya başladı. Örneğin Richard Ungewitter, çok satan otobiyografisinde veganlık ve çıplaklığın onu başarıya götürdüğünü iddia ediyordu. Gerçekten de Ungewitter her gün çıplak bir şekilde egzersiz yapıyor, çalıştığı esnada masa başına çıplak oturuyordu. Ona göre nüdizm oldukça önemliydi.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Motzener Gölü çıplaklığın merkezi haline geldi. Nüdist düşünürlerin de etkisiyle orta sınıf insanlar arasında çıplaklık hızla benimsendi. Öte yandan çıplak spor yapma alanları ve çıplak piknik yapma bölgeleri oluşturulmuştu. Çıplaklık sadece orta sınıf arasında değil yoksul kesim arasında da yaygınlık kazandı. Örneğin Adolf Koch tarafından kurulan Özgür Adamlar Birliği, yoksul işçilerin bir araya geldiği nüdist bir gruptu.
3 Mart 1933 yılında Nazilerin iktidara gelmesinden sonra nüdizm hareketini engelleyen bir kararname çıkartıldı. Bu nedenle bir süre sonra nüdizm kültürü daha azınlık bir kesimin yaptığı gizli bir eyleme dönüştü. Fiziksel olarak güçlendirmek için okullarında çıplak bir şekilde egzersiz yaptıran ve güneşlenmenin beden sağlığı için önemini vurgulayan Koch nüdizm akımı için önemli bir isim olarak kabul ediliyordu. Anlatılanlara göre yasakların sonrasında Koch, kasabadan kasabaya gizli gizli seyahat ediyor, çıplak jimnastik seansları için insanları güvenli bir evde topluyordu. Bir SS binbaşısı Hans Suren, çıplaklığın halkın yararına olduğunu savunmaktaydı. Kısa bir süre sonra üst düzey Nazi subaylarını ikna etmeyi başardı. Böylece Nazi rejimi bazı çıplaklık seanslarını tolere etmeye başladı.