Natalie pazartesi gününe hafif ancak besleyici bir kahvaltıyla başlıyor. Mutluluk veren hormonların salgılanmasını arttırmak için siyah çikolata; kan akışını hızlandırmak için karpuz; son olarak, cinsellik hormonlarının salgılanmasını hızlandırmak için nar suyu tercih ediyor. Natalie bu menüyü doyurucu olduğu için değil, sanıldığı gibi cinsel gücü arttırsın diye seçiyor.
Sabah güçlü afrodizyaklarla kahvaltı yapmasına rağmen Natalie halen normal hissettiğini söylüyor. Meraklı gazetecimiz, cinsel organlarına daha fazla oksijen taşıması için somon, prolaktin hormonunun salgılanmasını hızlandırmak için avokado seçiyor. Ancak halk arasında adı çıkmış bu gıdalar öğle yemeğinde de beklenen etkiyi yaratmıyor. Her zamankinden daha az yiyen Natalie gün içinde afrodizyak olarak bilinen diğer atıştırmalıklara sarılıyor ancak sonuç yine hüsran.
Natalie, akşam yemeğinde de somonu tercih ediyor. Somonun yanı sıra, A, C ve B vitaminleri yönünden zengin gıdalar da masadaki yerlerini alıyor. Natalie, bol vitamin içeriğinin insanı iyi hissettireceğini, iyi hisseden insanın da cinsel olarak daha istekli olacağı varsayımından yola çıkıyor ancak bu öğünde de istediği enerjiyi bulamıyor. Tabii kendisi bunda yemeklerden ziyade, geçirdiği yoğun hafta sonunun etkili olduğunu düşünüyor.
Salı günü kahvaltısına muzu ekleyen Natalie potasyum bakımından zengin bu meyvenin kendisine enerji vereceğini umuyor ancak umduğunu bulamıyor. Öğlen yemeği zamanı geldiğinde Natalie hala yorgun hissediyor ve üstelik kilo vermeye başlıyor.
Afrodizyaklarla yüklü diyetine devam eden Natalie ani bir kararla işlenmiş gıdaları tüketmeyi bırakıyor. Bilindiği gibi, işlenmiş gıdaların cinsel gücü azalttığı söyleniyor. Ancak işlenmiş gıdaları bırakmak da Natalie’nin performansını yükseltmeye yetmiyor.
Natalie akşam yemeğindeki salatasına kadınlardaki cinsel gücü arttırdığı söylenen soya sosundan eklese de hala farklı hissetmiyor. Cinsel performansı artmadığı gibi, bu yeni yeme düzeni yüzünden daha yorgun hissediyor.
Natalie’nın bakmak zorunda olduğu çocuklar gribe yakalanınca fazladan enerjiye ihtiyacı olduğuna karar verip, yükleniyor kahveye. Normalde kahveyle hiç arası olmadığını belirten Natalie bir uyarıcı olan kahvenin en doğal afrodizyaklardan birisi olduğunu söyleyip işe yaramasını umuyor.
Ne kahveden, ne de somondan umduğu yararı bulabilen Natalie turpgillere yöneliyor. Hala cinsel gücünde bir artış meydana gelmemesine rağmen ummaktan vazgeçmiyor.
Hafta sonundan kalma yorgunluğu bir türlü üzerinden atamayan Natalie kilo vermeye devam ediyor. Ancak yeni beslenme düzeni yüzünden daha da aksi hisseden genç kadın hiç havasında değil. Yani biz başı ağrıyormuş diyelim siz anlayın.
Natalie nihayet bu sabah cinsel açıdan uyarılmış olarak uyanıyor. Buraya kadar olanı süreci göz önünde bulundurunca vücudumuzun afrodizyak gıdalara tepki verme süresinin sanıldığından daha uzun olabileceğini düşünüyor. Sanırım haksız da değil.
Natalie fasulyenin gücüne fazla güveniyor. İyi bir cinsel performans için bu sihirli bitkiye olan güveninin boşa çıkmayacağını umuyor ama istediği sonucu henüz elde edemedi.
Akşam yemeğinde de fasulyeden vazgeçmeyen Natalie gözünü ilerleyen saatlerde yiyeceği çam fıstıklarına dikiyor. Çam fıstığının testesteron arttırıcı özelliğinden sonuna kadar faydalanmaya kararlı.
Natalie sonuç almak için antik zamanlardan beri afrodizyak olarak kullanılan bala daha çok yükleniyor. Ancak olmuyor… Başladığı günden beri sadece bir sabah cinsel olarak uyarılmış olan Natalie sonuçtan hiç memnun değil.
Kahveyi afrodizyak etkisi için kullanmayı planlayan Natalie idrar söktürücü özelliğiyle tanışıyor. E, bu da bir yarardır sonuçta.
Akşam yemeğinde bilinen en eski afrodizyaklardan birisi olan istiridyeye yumulan Natalie bu keyfine bir de sevgilisiyle takılmayı ekliyor. Ancak bütün çabalara rağmen ne Natalie, ne de sevgilisi havasında. Bu noktada afrodizyak diyeti neredeyse çuvallamak üzere.
Cuma gecesini arkadaşlarıyla eğlenerek geçiren Natalie koltukta uyuyup kaldığı için cumartesi sabahı kendine gelmesi epey zaman alıyor. Eğlencenin dozunu fazla kaçırınca afrodizyak diyeti de kendine gelmesine yardımcı olmuyor.
Yüksek proteinli öğle yemeği bile Natalie’nin enerjisini geri getiremiyor. Büyük umutlarla başlanan afrodizyak diyeti maalesef çaresizce çırpınıyor.
Akşama doğru keyfine yerine gelen Natalie afrodizyak diyetinin etkisinden midir bilinmez ama nihayet erkek arkadaşıyla keyifli zamanlar geçiriyor!
Cumartesi gecesini sevgilisiyle birlikte geçiren Natalie bir kez daha eğlencenin dozunu kaçırdığı için pazar sabahı hiç de kahvaltı havasında değil.
Dün geceki eğlencenin acılarını çeken midesini rahatlatmak için soya proteinine yöneliyor. Afrodizyak diyeti Natalie için bitmek üzere!
Afrodizyak diyetinin son öğününde Natalie yine protein ağırlıklı beslenmeyi tercih ediyor ve 1 hafta süren zorlu deneyini tamamlıyor.
1 hafta boyunca canını dişine takarak afrodizyakların etkisini anlamamıza yardım eden Natalie, bu süreç içerisinde enerjik hissetmenin aksine yorgun, bitkin ve bıkkın olduğunu belirtiyor. Genç kadına göre, yeme düzenini bir anda değiştirmek insanı gerçekten mutsuz ediyor. Natalie, afrodizyak gıdaların etkisinin tam anlamıyla plasebo olduğunu, yani psikolojik telkinler sonucu bu etkinin ortaya çıktığı fikrini benimsiyor. Ancak biz yine de mutfağımızdaki afrodizyaklara güveniyoruz.