Bir sıkımlık canı olmak ne demek? Bir sıkımlık canı olmak TDK sözlük anlamı nedir?

Atasözleri ve deyimler, belirli durumları çarpıcı bir şekilde ifade eden kalıplaşmış sözlerdir. Birleşik fiiller de yeni bir anlam kazanarak kalıplaşmış bir ifade sunarlar. Ancak bu sözler geçmiş zamanlarda ortaya çıktığı için günümüzde bazılarını anlamak zordur. Bazıları ise ilk duyulduğu andan itibaren anlamını ortaya serer. Kalıplaşmış ifadelerden biri olan Bir sıkımlık canı olmak ne demektir? Bir sıkımlık canı olmak, TDK sözlük anlamı nedir?

Atasözleri ve deyimler genellikle ortaya çıktığı dönemin popüler inanışlarını ve bilgilerini içeren ifadelerdir. Birleşik fiiller ise belirli kelimelerle birlikte kullanılarak yeni bir anlam sunarlar. Bu fiiller tıpkı atasözleri ve deyimler gibi bazı şeyleri ifade etmeyi kolaylaştırırlar. Bu sözlerden biri olan Bir sıkımlık canı olmak, TDK sözlükte ne anlama gelir? Bir sıkımlık canı olmak ne demek?

Bir sıkımlık canı olmak Ne Demek? Bir sıkımlık canı olmak TDK sözlük anlamı nedir?

  • Bir sıkımlık canı olmak TDK sözlüğe göre 1 farklı anlama sahiptir.
Reklam
Reklam

Bir sıkımlık canı olmak TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

  1. çok cılız ve güçsüz olmak

    Bir sıkımlık canı olmak Cümle İçerisinde Kullanımı

    "Bir sıkımlık canın var. Bu boyla bir de adam korkutmaya kalkarsın ha diye ensesine iki tokat attım." - Reşat Nuri Güntekin

Bir sıkımlık canı olmak ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

bir ağaçta gül de biter diken de bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz
bir arpa boyu (gitmek veya yol almak) bir aşağı bir yukarı bir atımlık barutu olmak (veya kalmak)
bir ayağı çukurda olmak bir ayak üstünde bin yalan söylemek bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek
bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez bir baltaya sap olamamak bir başa bir göz yeter
bir bardak suda fırtına koparmak bir başka (olmak) bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca)
bir biçimine getirmek bir ... bir (veya bir de) bir bu eksikti
bir çatı altında (olmak veya bulunmak) bir çekirdek geri kalmamak bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz
bir çöplükte iki horoz ötmez bir çuval inciri berbat etmek bir dalda durmamak
bir de bir dediği bir dediğini tutmamak bir dediği iki olmamak
bir dediğini iki etmemek bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış bir deri bir kemik (kalmak)
bir dikili ağacı olmamak bir dikiş kaldı bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan)
bir don bir gömlek bir dostluk kaldı! bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir
bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir düşüncedir (veya düşünce) almak bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar
bir elini bırakıp ötekini öpmek bir elinin verdiğini öbür elin görmesin bir elin sesi çıkmaz
bir eli yağda bir eli balda (olmak) bir elle verdiğini öbür elle almak bir elmanın yarısı o, yarısı bu
bir fende kazık kakmak (veya çakmak) bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır bir fit bin büyü yerine geçer
bir gömlek aşağı bir gömlek fazla eskitmiş olmak bir görüş bir kör biliş
bir göz ağlarken öbür göz gülmez bir göz gülmek bir günden bir güne
bir günlük beylik beyliktir ... bir hâl almak (hâle girmek) bir hâl olmak
bir hizaya gelmek bir içim su (gibi olmak) bir iğne bir iplik olmak
bir ilke imza atmak bir inat, bir murat bir iş olmak
bir işaretine bakmak bir işi başından kesmek bir iştir oldu
bir kafada olmak bir kapıya çıkmak bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece
bir kaşık suda boğmak bir kazanda kaynamak bir kenara atılmak
bir kenarda durmak bir kıza dünür düşmek bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır
bir kol çengi bir kolayını aramak bir kolayını bulmak
bir koltuğa iki karpuz sığmaz bir korkak bir orduyu bozar bir koyundan iki post çıkarmak
bir köşeye atılmak bir köşeye atmak bir köşeye çekilmek
bir köşeye koymak bir köşeye oturmak bir köşeye sinmek
bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (veya dokunur) bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak bir kurşun atımı
bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır bir noktaya kadar bir mum al da derdine yan
bir o kadar bir olmak bir olmak
bir o yana, bir bu yana bir papel (veya pul) etmemek bir pula satmak
bir selam bin hatır yapar bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge) bir söyle on dinle
bir söylemek pir söylemek bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek bir sürçen atın başı kesilmez
bir şey anlamamak bir şey (veya şeyler) olmak bir şey sanmak
bir şey söylemek bir şey yapmak bir şeye benzememek
bir şeyler, bir şeyler bir tanem bir tarakta bezi olmamak
bir tarafa bırakmak (veya koymak) bir taşla iki kuş vurmak bir tat, bin feryat
bir tek bir tek atmak bir tepe yıkılır, bir dere dolar
bir torba kemik bir tuhaflığı olmak bir tutmak (veya görmek)
bir varmış bir yokmuş bir yakadan baş çıkarmak bir yastığa baş koymak
bir yastıkta kocamak bir yaşına daha girmek bir yere kadar
bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden bir yiyip bin şükretmek bir yol tutturmak
bir yolunu bulmak bire beş katmak bire bin katmak
bire ... vermek biri bilmeyen bini hiç bilmez
Anahtar Kelimeler: