Bir uyarı da WWF'den: Türkiye'den 10 şehir küresel yüksek risk listesinde

Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve NASA'nın yayınladığı haritalarla Türkiye'nin son dönemde yaşadığı ciddi kuraklık tehdidiyle ilgili bir uyarı da WWF-Türkiye'den (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) yapıldı. Türkiye'nin iklim değişikliğinin de etkisiyle su fakiri olma yolunda ilerlediğine dikkat çekilen açıklamada İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Diyarbakır, Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya'nın küresel yüksek risk listesinde olduğu belirtildi.

WWF-Türkiye'den yapılan açıklamada, Türkiye'nin artan nüfusu ve büyüyen kentleri ile su sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu, iklim değişikliğinin de etkisiyle su fakiri olma yolunda ilerlediğine dikkat çekildi. Bir nehrin kaynağından denize döküldüğü noktaya kadar başından geçenleri anlatan 'Suyun Yolculuğu' belgeselinin de tanıtıldığı online toplantıda 'Su Biterse Herkes Susar' kampanyası ile karar vericiler, iş dünyası ve bireyler su kaynaklarımızı koruma seferberliğine davet edildi.

'TÜRKİYE İÇİN SU KRİZİ KAPIDA'

Bütün bilimsel verilerin hem küresel ölçekte hem de Türkiye için su krizinin kapıda olduğunu ortaya koyduğuna işaret edilerek, şu uyarıda bulunuldu:

Reklam
Reklam

“Bugün artık iklim değişikliğinin etkilerini ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası'nda ortalama sıcaklıkların artması, yağışların azalması ve kuraklık şeklinde yaşıyoruz. Musluğumuzdan akan ve kolayca erişilebilir gördüğümüz suyun değerini ne yazık ki barajlardaki su seviyeleri alarm verdiğinde fark ediyoruz."

WWF- Türkiye Başkanı Uğur Bayar, Dünya Ekonomik Forumu'nun 2021 yılı Küresel Risk Raporu'na göre, önümüzdeki 10 yıl boyunca dünya ekonomisini etkileyecek ilk beş riskin bulaşıcı hastalıklar, kitle imha silahları ile iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve su krizini de kapsayan doğal kaynak krizi olduğunu belirtti. Türkiye'nin su kaynaklarının da risk altında olduğunu söyleyen Bayar, “Son 50 yılda Türkiye'deki sulak alanların yarısı, su miktarı ve kalitesi bakımından, sağlıklı yapısını kaybetti. Bir başka deyişle üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alan ekolojik işlevini yitirdi" dedi.

'RİSK HEM YÜZEY HEM YER ALTINDA'

Riskin sadece yüzey sularıyla da sınırlı olmadığı, yer altı su seviyelerinin de alarm verdiğini kaydeden Bayar, “Orman alanlarımızı kaybetmemiz de kuraklığa zemin hazırlayan bir başka etken. Su kaynaklarının yönetiminde ve kentleşme, tarım, gıda, üretim, enerji gibi alanlarda doğayı gözardı eden yaklaşımlar, hidrolojik müdahaleler ve sürdürülebilir olmayan uygulamalar karşısında susuzluk riskini daha ciddi ve sistemli ele almak zorundayız" diye konuştu.

Reklam
Reklam

TÜRKİYE'DEN 10 KENT KÜRESEL YÜKSEK RİSK LİSTESİNDE

Akarsular ve göllerin sadece barındırdıkları canlılar için değil, insan için de yaşam kaynağı olduğunu belirten WWF Küresel Tatlısu Programı Başkanı Stuart Orr, WWF'in gerçekleştirdiği Su Riski Filtresi çalışmasına göre küresel ölçekte su riski yüksek şehirlerin arasında Türkiye'den 10 şehrin yer aldığını vurguladı. Orr, bu şehirleri İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Diyarbakır, Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya olarak açıkladı.

Türkiye'de susuzluğun bireyler, iş dünyası ve karar vericiler için ortak bir risk olduğunu söyleyen WWF- Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Şimdi suyumuz için seferberlik zamanı. Doğada suyun doğduğu ve geçtiği doğal alanları koruyarak, tarımda sulama yöntemlerimizi iyileştirerek, acilen damla sulamaya geçmemiz gerekiyor. Sanayide suyu kirletmeden, verimli kullanarak, temiz üretim yatırımları teşvik edilmeli. Jeotermal enerji üretiminde açığa çıkan yüksek kimyasal ve ağır metal içeren atık suların geri basılması yerine yüzeysel su kaynaklarına bırakılmasının önüne geçilmeli. Denetimlerde sıfır tolerans yaklaşımı benimsenmeli. Kentlerimizde dağıtım kayıplarını ve kaçakları önlenmeli ve evlerimizde her damla tasarruf edilmeli. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek suyumuzu korumayı birlikte başarabiliriz" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

WWF- Türkiye, Ege Bölgesi'ne hayat veren Büyük Menderes Nehri'nde kritik seviyeye ulaşan kirliliğin önüne geçmek için su sorununu doğa koruma açısından ele alan bir dönüşüm hareketi yürütüyor. Bugün incirin yüzde 61'i, zeytinin yüzde 28'i ve pamuğun yüzde 14'ü, Büyük Menderes Nehri'nin suladığı Aydın ilinden geliyor. Ancak yıllık 1,7 milyar metreküplük su potansiyeli ile Büyük Menderes, 'su riski taşıyan havza' kategorisinde. Yüzyılın sonuna doğru havza sularının yüzde 50 oranında azalması öngörülüyor. Bunun yanı sıra hızla kirlenen suyun kalitesi de düşüyor. Büyük Menderes örneğinden hareketle Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu su risklerine dikkat çekilen toplantıda, nehrin zorlu yolculuğu üzerinden su kaynaklarının durumuna ayna tutuldu.

Büyük Menderes Havzası'nda su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi için yürütülen çalışmalara değinen WWF- Türkiye Tatlı Su ve Sulak Alan Programı Kıdemli Uzmanı Eren Atak ise hedeflerinin havzada doğayı korurken suyun daha verimli kullanıldığı yöntemlere geçişi sağlamak olduğunu söyledi. Atak, “Yağmur suyu hasadından tarımda verimli sulama yöntemlerine, sanayide temiz üretim uygulamalarından, doğa koruma çalışmalarına kadar iş birliği ortaklarımızla birlikte attığımız adımlarla Türkiye'nin diğer akarsu havzalarına ilham verecek bir çabanın içindeyiz" dedi.

Reklam
Reklam

Kaynak: DHA