Bireyin kontrolü

Aslında tedavi aşamasından çok bu hastalıkla karşılaşmadan önce yapmamız gerekenler, kanser hakkında bilgilenmemiz daha önemli. Tedavi aşamasında belirleyici olan doktor ve tıp organizasyonu oluyor. Ancak, hastalıktan önceki dönem tamamen bireyin kontrolünde.


Kanserojen etkenlerle bağışıklık sistemimiz sürekli bir mücadele halindedir. Hem genetik yapımızdan kaynaklanan kolaylaştırıcı etkenler hem de çevresel olarak karşılaştığımız kanserojenler bağışıklık sistemimiz tarafından sürekli olarak engellenir. Normal yapısını kaybeden hücreler bağışıklık sistemimizin önleyici mekanizmaları tarafından tespit edilip süratle ortadan kaldırılır.

Reklam
Reklam

Bu durumda bizim öncelikle yapmamız gereken bu mücadelede bağışıklık sistemimizin yanında olmaktır. Onun ihtiyaçlarına göre beslenmek ve yaşam biçimimizi organize etmek ilk görevimiz olmalı. Bağışıklık sistemimizin ihtiyaçlarını genel hatlarıyla çok iyi biliyoruz. Buna uygun sağlıklı bir diyet günlük olarak en kolay uygulayabileceğimiz kanser karşıtı önlemdir.


Beslenme ve kanser ilişkisi bugün bilimsel anlamda kesin olarak kabul görmüştür. Posalı yiyeceklerin az tüketilmesinin bağırsak kanseri riskini artırdığı bir gerçek. Bu durumda posalı yiyecekleri diyetimizde yer açmakta fayda var. Kırmızı et ve yüksek proteinli diyetler de yine bağırsak kanseri riskini artırıyor. Dikkat!


Pişirme yöntemleri önemli. Yağda kızartılarak hazırlanan besinler yerine alternatif pişirme şekillerine yönelmenizi tavsiye ediyoruz. (Haşlama, buharda veya fırında pişirme gibi.)

YAĞI AZALTIN!

Elden geldiği kadar diyetimizin yağ içeriğini azaltalım.


Dondurulmuş ve katkı maddeleri ile saklama ömrü uzatılmış gıdalar yerine mevsiminde tüketilen taze besinler bağışıklık sistemimize yardımcı olacaktır.

Reklam
Reklam

Yeşil yapraklı sebzeler ve turunçgiller her zaman beslenme alışkanlığımızın bir parçası olmalı. Balık yine mümkün olduğu kadar diyet listemizde haftada iki defanın altına düşmemeli.


Antioksidanlar bağışıklık sistemimizin ihtiyaçları arasındadır. Bunları dengeli bir beslenme ile günlük diyetimizden elde edebiliriz. A,C,E vitaminleri yeterli miktarlarda alınabilmeli.

Selenyum, çinko, karotenler, folik asit için uygun bir beslenme diyeti oluşturulabilmeli. Eğer sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oluşturamıyorsak bir multivitamin ve mineral kompleksi kullanmanızı öneriyoruz.


Günlük stresi azaltmak bağışıklık sistemimizi ayakta tutmak için gerekli. Kaldırabileceğimizden daha fazla yükle yaşamımızı sürdürmemiz zor. Kendimiz için rahatlayabileceğimiz zamanları gün içerinde yaratabilmeliyiz.

Sağlıklı beslenme ve dinginlik çok önemli. Beslenirken rahat ve stresten uzak bir ortam oluşturalım. Sürekli sıkışık ve koşuşturmayla geçen günler yavaş yavaş altımızdaki zemini zayıflatıyor.
Unutmayalım ki sağlıklı beslenme ve dinginlik sadece yaşlılığımızda ihtiyacımız olan bir emeklilik rüyası değildir. Mutlaka günlük yaşantımıza, yaşımız ne olursa olsun, bunları katabilmeliyiz.

Reklam
Reklam

Fiziksel direnç ve ideal vücut ağırlığı kanserden korunmada mutlak yere sahiptir. Bunu sağlamanın en kestirme yolu düzenli spor yapmaktır. Fiziksel egzersizler bağışıklık sistemimizin direncini artıracaktır.

Görüldüğü üzere kanserden korunmanın en başlıca yöntemleri çevresel faktörleri düzenlemekten geçiyor. Sağlıklı beslenme temel konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada kafa karıştıran diyet önerileri ile ne yapacağını şaşırmış hastalar ile sürekli karşılaşıyoruz.


Aklımızda tutmamız temel konu beslenirken doğal olan ve olmayanları ayırabilmek. Çeşitli, dengeli ve doğal olan besinlere ağırlık vermek genel tutumumuz olmalı. Doğaya ait olmayan, mevsimsiz ve çeşitli katkı maddeleri ile muhatap olmuş gıdaları diyetten ayıklamalıyız. Günlük olarak kullanacağımız bir multivitamin ve mineral kompleksi yardımcı olacaktır. Spor yapıp günlük stresimizi azaltabiliyorsak doğru yolda gidiyoruz demektir.

Unutmayalım ki hiç bir şey yapmadan bekleyerek riski artırıyoruz. Tüm sağlık kurallarına harfiyen uymak ütopik gelebilir. Ancak işe bir kısmı ile başlamak için bir engel var mı?

Reklam
Reklam

Kanser ağrısının türü ve miktarı tümörün yayılma alanına bağlıdır. Beyin kıvrımları içindeki kanserin ağrısı, büyümek ve yayılmak için daha fazla yere sahip karın bölgesindeki kanserden daha çabuk hissedilir. Bütün kanserlerde ağrı olmayabilir ve ağrısızlık kanser teşhisini zorlaştırır.

Ağrı hafif ya da kuvvetli de olsa dikkate alınmalıdır.


GÖĞÜS AĞRISI

Akciğerler, vücudun tüm işlemleri için faydası olan oksijeni bol havayı içine alır ve karbondioksiti, güçlü hücreler tarafından üretilen atık maddeleri dışarıya verir. Tüm vücut bu etkiyi hisseder.
Tümörün akciğerlerde bulunması acılı ve güç solunuma sebep olur. Nefes borularına sızarak hırıltılı solunum oluşturur. Akciğer kanseri kadın ve erkeklerde ölüme sebep olan kanser tiplerinin başlıcalarındandır. Sigara içmek riski arttırır. Ancak hiç sigara içmemiş kişilerde (özellikle
kadınlarda) akciğer kanseri oluşabilir.

Akciğer kanseri belirtileri; göğüste ağrı, kronik öksürük, öksürükte kan, nefes darlığı, nefes almada hırıltı, ses kısıklığı ve kilo kaybıdır.

Reklam
Reklam

KARIN AĞRISI Karın ağrıları pek çok hastalığın, özellikle kalın bağırsakta oluşan kolon kanserinin bir sonucu olabilir. Tümör yayılınca kolonlar büyür, genişler ve katı maddelerin dışarıya atılma kanallarını tıkar. Kolon kanseri bulunan kişilerin bağırsaklarında değişimler olur.

Kanser poliplerinin kolonoskopi ile kontrolü yapılarak temizlenmesi sonucu kansere sebep olmaları önlenebilir. Kolon kanseri belirtileri; karın ağrısı, kramplar, şişkinlik, dışkıda kan, rektumda kanama ve dışkı yapma zorluğu, dışkıda değişim ve kilo kaybıdır.


KALÇA AĞRISI

Bu bölgede; rahim, yumurtalık ve idrar kesesi gibi bazı üreme ve idrar sistemi organları bulunur. Bazı kadınlar normal adet dönemlerinde bu bölge ağrılarına, kramplarına ve kanamalarına alışıktırlar.
Ancak bu ağrılar yumurtalık kanseri işareti de olabilir. Yumurtalık kanserinde ağrılar hastalığın sonlarında ortaya çıkar. Yumurtalıklar rahmin her iki kenar üstünde büyük oyuklar içinde bulunduklarından, ancak tümörün büyümesi sonucu ağrılar hissedilmeye başlanır.

Reklam
Reklam

Araştırmalar pek çok yumurtalık kanserli kadının hastalığın semptomlarına alışık olduğunu göstermektedir. Yumurtalık kanseri belirtileri; kalça, karın ve bel ağrısı, idrar kesesi basıncı, barsak patern bozukluğu, tokluk, kilo kaybıdır.


BAŞ AĞRISI

Kronik baş ağrısı kişide halsizlik yaratsa da her zaman beyin tümörleri sonucu oluşmaz. Bunun yanı sıra bazı tür baş ağrıları endişe vericidir.

Beyin, kafatası içinde muhafaza edilmektedir. Tümör büyüdüğünde beyin için yeterli yer kalmaz. Beyin kanseri belirtileri; kronik erken saatte baş ağrısı, bu ağrının erken uyanmaya sebep olması ve yanmada mide bulantısı hissedilmesi, kusma, algı, görüş, konuşma ve dengede değişiklikler.


KEMİK AĞRISI

Ağrı hissettiğimizde genelde dikkatimizi yumuşak dokularda toplarız. Kemik de bir dokudur ve ağrı burada da oluşabilir. Kemik yoğun mineral dokusundan ve içteki ilikten oluşur. Bu ilik kök hücreleri tarafından trombositlere, beyaz ve kırmızı kan hücrelerine dönüştürülerek oluşturulur. Kanser kemik içinde ortaya çıkar veya vücudun diğer bölgelerine yayılır.

Reklam
Reklam

Kanser bu yoğun yapıya girince dayanıklı kemik yapısını zayıflatır ve daha fazla çatlama ve kırılabilme durumu oluşturur. Kemik iliği kanserinin belirtileri; kronik kemik ağrısı, sırt ağrısı, açıklanamayan çatlama ve kırılmalar, kansızlık, sık hastalanma ve yorgunluk.


1- Sık sık doktora gidip kısa aralıklarla akciğer röntgeni, mamografi ve tomografi çektirin.

2- Sigara için, günde bir paketten aşağıya inmeyin. Sigaranın kansere neden olduğunu söyleyenlere 'sigara içtiği halde kanser olmayan' ya da 'sigara içmediği halde kanser olan' insanları örnek gösterin. Sigara zararlıdır tezini çürütmenize rağmen bırakmanız için ısrar ederlerse "ben sigaraya bağımlı değilim, sigara içmekten zevk alıyorum" deyin (ne demekse?). Çok zorda kalırsanız son çare olarak "size ne hayat benim değil mi" deyin.


3- Kimyasal katkı maddeleri ve koruyucu ihtiva eden, bisküvi, gofret, salam, sosis, sucuk, konserve ve her türlü hazır gıdayı sofranızdan eksik etmeyin.

4- Alkolü artırın, ortalama günde iki bardaktan fazla için, haftada bir iki kez içiyorsanız bir oturuşta en az bir şişeyi devirin.

Reklam
Reklam

5- Sık sık açık havada mangal yapın. Eti alevlerin üzerine atın ki iyice yanıp kararsın. Havagazı ateşinde veya ocak ateşinde pişen etleri de (döner gibi) yiyebilirsiniz. Etin kendisi de önemli, kasaptan alırken özellikle hormonlusundan isteyin.


6-Ev yemeklerinde yağda kızartmayı tercih edin, tavadaki yağı değiştirmeden defalarca kullanın böylece paranız cebinizde kalır.

7- Bu çok önemli; taze sebze ve meyveden uzak durun, mümkünse hiç yemeyin.
İlla yemek zorunda kalırsanız yıkamayın ki kimyasal ilaçlar değerini kaybetmesin.

8- Sakın güneşe çıkmayın. Dışarı çıkmanız gerektiğinde hava güneşliyse iyice örtünün, güneş gözlüğü takın.

9- Cilt bakımı için değişik kimyasallar ihtiva eden krem ve losyonlar kullanın. Önemli olan vücudunuzun emdiği maddeler değil, cildinizin güzel görünmesidir.


10- Başınızı devamlı belaya sokun, borca girin, riskli ve strestli işlere balıklama atlayın.
Uykusuz kalmak için elinizden geleni yapın.

11-Hepatit B aşısı olmayın. Kendinize her yıl birkaç şişe kan nakli yaptırın.

12- Multivitamin kullanın, içinde özellikle beta karoten, A, E, C vitaminleri olmasına dikkat edin.

13- akın tek eşli bir hayat sürmeyin, çapkınlık yapın, seks hayatınızda özgür olun, kural tanımayın.

14- Çayı ve çorbayı boğazınızı yakacak şekilde sıcak için.


15- Menapoza girmeyi kabul etmeyin. Doktorunuzdan size hormon tedavisi uygulamasını isteyin.

16- Kola ve her türlü şekerli, aspartamlı gazlı içecekleri sofranızdan ve buzdolabınızdan eksik etmeyin. Günde en aşağı iki kutu için.

17- İçecekler yetmez, her gün bir şekilde şeker veya tatlı yiyin. Zararlı diyenlere 'Ne yapayım canım istiyor' veya 'ağzıma bir parça tatlı atmazsam fena oluyorum' deyin.