Birincil hukuk konusu riskli

ANKARA (İHA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında yaptığı konuşmada Kıbrıs müzakerelerine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Bu yola çıkarken 'çözümsüzlük çözüm değildir, siyaset sorun üretmez, sorun çözer' dediklerini hatırlatan Erdoğan, hükümet olarak Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir barışın tesisinden yana olduklarını ve çözüm için yapıcı gayret içinde olacaklarını her vesileyle ifade ettiklerine işaret etti. Burgenstock'ta gerçekleştirilen müzakerelerde atılması gereken adımları layıkıyla attıklarını belirten Erdoğan, müzakere süreci boyunca izledikleri siyasetin, devletin tüm kurumlarıyla istişare içinde ortaya çıkan bir mutabakat zemininde oluşturulduğunu anlattı. Erdoğan, mutabakata varılamayan noktalar da bulunduğunu, bu noktalarda bir orta yol bulunduğunu kaydetti. "Müzakerelerin her adımında gerek Kıbrıs Türk halkının varoluş davasını, gerekse Türkiye'nin tezlerini en etkili ve güçlü biçimde savunmuş olduğumuz inancındayız" diyen Erdoğan, Türkiye'nin, Kıbrıs'ta iki ayrı halk ve iki ayrı demokrasinin varlığını her zeminde dile getirdiğini vurguladı. Vazgeçilmez gördükleri temel ilkeler çerçevesinde Annan Planı son halini almadan önce Birleşmiş Milletler'e bazı değişiklik önerileri sunduklarını hatırlatan Erdoğan, devletin tüm kurumlarıyla istişare edilerek mutabık kalınan konuların ve önem verilen hususların planda yer almasına özen gösterdiklerini söyledi. Bunlardan en önemlisinin, anlaşmanın AB birincil hukuku haline getirilmesi olduğuna işaret eden Erdoğan, bu konuda neticeyi yüzde 100 aldıklarını söyleyemeyeceklerini ifade etti. Erdoğan, "Orada bir riskimiz var" diye konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin öncelikli konularını şöyle sıraladı:

Reklam
Reklam

"İki kesimliliğin korunması, Ada'nın kuzeyindeki Kıbrıs Türk Devleti'nin siyasi eşitliğinin güvence altına alınması, Kıbrıs Türk toplumunun ulusal birliğinin korunması, Ada'da belli oranda Türk askerinin, Türkiye AB'ye tam üye olduktan sonra da kalması, güvenlik ve garantilerin güçlendirilmesi, Kıbrıs Türkünün refahı ve ekonomik gelişmesinin teminat altına alınması, Ada'da yaşayan anavatan kökenlilerin haklarının korunması".
Bugün KKTC'yi, Türkiye'den başka tanıyan ülke olmadığına işaret eden Erdoğan, artık yeni bir devlet kurulduğuna, bu devletin iki kurucu devleti bulunduğuna, iki devletin iki ayrı marşa ve bayrağa sahip olduğuna işaret etti. Üzerinde anlaşılan planda eksiklikler de bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan şöyle konuştu:
"Bu tür uluslararası müzakerelerde herşeyin yüzde 100 hallolduğunu nerede görüyoruz. Tarihe bakın, bu anlaşmanın ne kadar önemli olduğunu görürsünüz. Kıbrıs'ı çözümsüzlüğe mahkum etmek, tarihe hesabı verilemeyecek bir adım olur".
Kıbrıslı Türkler'in, hükümetin bu iyi niyetini anlayacağına inandığını kaydeden Erdoğan, referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın buna saygılı olacaklarını vurguladı. Komşularıyla kavgalı bir Türkiye istemediklerini dile getiren Erdoğan, "Yavrularımıza komşularıyla barış içinde bir Türkiye'yi bırakalım istiyoruz" şeklinde konuştu. Türkiye'nin milli siyasetinin ve milli davasının hiçbir şekilde sulandırılmasına göz yumulmadığını, bunun bahis konusu edilmesinin bile mümkün olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hükümet olarak yıllardan beri siyasi sorumluluk makamında oldukları halde siyasi irade ortaya koymaktan kaçınan ve bugün gerçekleri bilmelerine rağmen bizi eleştirmekten geri durmayanların yaptığını yapmadığımızı, bu sorumluluktan kaçma yoluna tevessül etmediğimizi, Hükümet olmanın gerektirdiği siyasi iradeye sonuna kadar basiretle, tefekkürle, dirayetle ve kararlılıkla sahip çıktığımızı göstermiş oluyoruz". Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın sağlanması için her iki tarafın aynı uzlaşma zemininde buluşmasının şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, bütün tarafların lehine olacak bir çözümün gerçekleşeceği konusunda iyimserliklerini koruduklarını dile getirdi.

Reklam
Reklam

Siyasetin, stratejinin ve diplomasının gerektirdiği çözüm arayışlarını kaba, iyi niyetten yoksun ve basiretsiz bir yaklaşımla, ver kurtul etiketiyle yaftalamaya çalışan marjinal kesimlerin kuru gürültülerine pabuç bırakmayacaklarını belirten Erdoğan, bu meselenin bir milli mesele ve milli dava olduğunu, bu bilinçten yoksun kuru gürültü sahiplerini de bu bilince davet etmeye devam edeceklerini söyledi.

Erdoğan, konuşmasında KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın açıklamalarına da tepki gösterdi. Hazırlanan belgenin 9 bin sayfa olduğu ve bu 9 bin sayfanın referanduma kadar halka anlatılamayacağı yönünde ifadeler kullanıldığını hatırlatan Erdoğan, sözü edilen 9 bin sayfanın çok büyük bir bölümünün AB'ye uyum yasaları çerçevesinde yapılması gereken tali düzenlemelere ilişkin olduğgunu ve bunlarla işin uzmanlarının ilgilenmesinin yeterli olduğunu söyledi. Erdoğan, Gemilerin Tescili, Organize Suç Hakkında Federal Yasa gibi teknik yasal düzenlemelerin sanki herkesin satır satır okuması gereken Anayasal ilkeler gibi takdim edilmesinin temelsiz bir polemikten öteye gidemeyeceğini vurguladı. Türkiye olarak bu düzenlemelerin büyük bir kısmını AB müktesebatına uyum çerçevesinde hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, müzakerelerin çok kısa zamana sıkıştırıldığı yorumlarının da yanlış olduğunu belirtti. Erdoğan, "Bu konu 1974'den bu yana olan bir süreç. 30 yıllık bir süreç. 30 yıldır nerdeydiniz. Niçin atılması gereken adımları atmadınız" dedi. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya ve kafaları bulandıracak vehim ve spekülasyonlardan kaçınmaya çağıran Erdoğan, bu konuyu basit siyasi çıkarların malzemesi yapmaya çalışanları iyi bildiklerini söyledi. Erdoğan, "Millet onlara gereken cevabı sandıkta verdi. Meydanlarda yerel yönetimleri AK Parti'den başka hiçbir parti konuşmadı. Biz bu konulara girmedik. Kıbrıs'ı konuşmadığımız için eleştirildik. Konuşulması gerektiğinde hiçbir zaman kaçınmadık. Niyetimiz samimidir, inşallah sonu da hayırlı olacaktır. Bu yolla ne Türkiye ve Kıbrıs Türk halkına kazandıracakları bir yarar vardır ne de bu basiretsizlikle milletin basiret hazinesinden çalabilecekleri bir oy" değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün bugün Meclis Genel Kurulu'nda bu konuda daha kapsamlı bilgi vereceğini söyledi.

Reklam
Reklam

Erdoğan, konuşmasının son bölümünde ekonomide yaşanan gelişmelere de değindi. 2003 yılı büyüme rakamlarının geçtiğimiz günlerde açıklandığını ve yüzde 5 olan hedefin yüzde 5.9 olarak gerçekleştiğini belirten Erdoğan, yılın ilk üç ayında enflasyon hedefinin de tutturulduğunu belirtti. Erdoğan, şeker pancarı üreticilerine de müjde verdi. Şeker pancarı üreticilerine 161 trilyon lira ayni, 287 trilyon lira nakdi olmak üzere 448 trilyon lira avans ödendiğini hatırlatan Erdoğan, kalan 417 trilyon liralık bakiyenin de 25 Nisan'dan itibaren ödenmeye başlanacağını ve 30 Nisan'a kadar ödemenin tamamlanacağını açıkladı.
Konuşmasının sonunda 10 Nisan Polis Günü dolayısıyla emniyet mensupları ve çocuklar Erdoğan'a çiçek verdi.