FED stresi yükseliyor, Dolar 2,73 seviyesini gördü, seçimler yaklaşıyor, cari açıkta kısmi bozulma var, gr altın rekor kırıyor, brent petrol 63 $'a yükseldi, güney doğuda provakasyonlar yaşanıyor, kur artışı nedeniyle Milli Piyango özelleştirmesinde ilk alıcı ödemeyi yapamadı çekildi, Avrupa Parlamentosu soy kırım yapıldı dedi, % 8'ler civarındaki tahvil faizleri % 9,22 seviyesinde.
Bu kadar olumsuz gelişme varken BIST 81.357 seviyesinde. Dolar Mart'ın başında 2,60'lı seviyeleri gördüğünde BIST 76.600 seviyesine kadar düşmüştü. Şimdi ise arada saydığım bu kadar ilave olumsuz gelişmeye, bir de 2,73'ü göre Dolar kurunu ilave etmemize rağmen BIST 81.300 düzeyinde duruyor. Zaten olumsuz senaryoları yazanların, BIST'in seçimlere kadar ciddi bir düşüş yaşayacağını iddia edenlerin dayanakları da bence bu durum. Yani Mart başında 2,60 Dolar kuru görülünce 76.600'e düşen BIST'in bu gelişmeler nedeniyle çok daha fazla düşmesini bekliyorlar.
Benim tarzımı biliyorsunuz. Ben olumsuzları yazarken bardağın dolu tarafını da göstermeyi tercih ederim.
Cari açıkta bozulma var. 3.2 Milyar Dolar cari açık rakamı açıklandı. Doğru ama bu bozulmadan daha fazlası 4 Milyar Dolar üzerinde net hata noksan kaleminde Türkiye'ye giriş yapmış.
Dolar Kuru 2,73 seviyesini gördü. Evet bu durum bankaların önceden aldıkları sendikasyon kredisi karşılıklarının onlar aleyhine eksi yaratması açısından sorun. Ama eğer seçimler sonrasında kur karşılıklarında 2,40'lı seviyelere doğru iniş olursa ki; ben bu ihtimali bekliyorum. O zaman 2,60 üzerinden de alacakları sendikasyonların karşılıklarında düşen Dolar nedeniyle artı yazacaklar. Bu ihtimal artan kurun önceki sendikasyonlar nedeniyle yarattığı eksiyi kısmen de olsa nötürleyecektir. Bankalar için asıl önemli konu; faiz artışı olmamasıdır. Eğer faiz artışı yaşanırsa, işte o zaman ellerindeki devlet tahvilleri nedeniyle ciddi zararlar yazarlar. Ama sonuçta bu durum da bir dönem sürer, sonra yeniden bankalar lehine döner. Türk bankalarının sermaye riskleri olduğunu düşünmüyorum. Kendi kendimize bankalarımızı olduğundan daha kötü göstermeye gerek yok. Hatta şu anki bilançolarına göre halkb, ısctr ve vakbn'nin borsa fiyatlarını olması gerekenden daha düşük değerlerde diye düşünüyorum.
AP Ermeni konusunda soy kırımı tanıyın demiş. AP sadece tavsiye niteliğinde kararlar alır. Bağlayıcılığı yoktur. Bazen çok az sayıdaki katılımcılarla bile bu kararlar alınabilir. Tabii olmasa iyi ama, komisyon kararı değil. Biz bu konuda arşivlerimizi tarayıp, gerçekleri tarihi belgelerle paylaşmalıyız. Ancak bu gerçekler düşündüğümüz gibi değilse, o zaman da bunu kabullenmeyi bilmeliyiz. Ben hiç bir şekilde bir soy kırıma inanmıyorum. Bu yapılsa tüm sınırlar içerisinde yapılırdı. Bu söylemleri artık bırakmalıyız. Ermeni vatandaşlarımız, arkadaşlarımızla gereksiz huzursuzluklar yarattığına eminim. Toplumsal huzur hepimiz için önemli.
Milli Piyango Özelleştirmesi Gerçekleşmedi!
2,12 Dolar kuru olduğu günlerde 3.2 Milyar Dolar ile ihaleyi alan grup, ödemeyi yapamadı ve geri çekildi. İkinci sıradaki aday ile görüşmeler sürüyor. Onun da geri çekilmesini ve kur artışı nedeniyle bu özelleştirmenin tekrarlanma ihtimalini güçlü buluyorum. Ben özelleştirmelerde bir hata yapıldığını ve Özelleştirme İdaresinin yöntem değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum! İhale tamamlandığında, imza, devir ve ödeme için aradaki süre mümkün olduğunca kısaltılmalı. Bürokratik işlemler ve onaylar hızlı yapılmalı. Bu süre tamamlanana kadar da, ihale karşılığı yabancılar için döviz, yerli yatırımcılar için de Türk Lirası karşılığı olarak sabitlenmelidir. Sonuçta yabancının parası zaten dövizdir. Ama yerli yatırımcının parası TL'dir. Yabancıların da teklif vermesi nedeniyle döviz cinsi ihale olabilir ama, sonrasında alan taraf yerli yatırımcı ise, ihale bedeli TL olarak sabitlenmelidir. Aynı durum 2008-2009 mortgage krizi esnasındaki İzmir limanı ve Ankara doğal gaz ihalelerinde de aynı şekilde iptallere neden oldu. Sonrasında İzmir limanı özelleştirmesi halen yapılamadı.
İşsizlik Rekor Kırdı!
Dün açıklanan işsizlik verilerine göre işizlik % 11.3'e yükselmiş. 2014 Ocak ayında bu rakam % 10.3 idi. Maalesef bu önemli bir bozulma. Ama sınırlarımızda yaşanan savaşlar nedeniyle, 2,5 Milyon'a yakın civar ülke vatandaşları Türkiye'ye sığınmış durumda. Sizce geçen yılın Ocak verilerinden sonra, bu kişilerden kayıt dışında iş gücüne katılım olmamış mıdır? Kesinlikle işsizlikte yaşanan bu artışın önemli bir kısmının yabancı kayıt dışı işçilerin iş gücüne katılması nedeniyle açıkta kalan kendi işçilerimizin artması nedeniyle olduğunu düşünüyorum. Hükümetin bu konuyu kontrol altına alması lazım. Çünkü bazı patronlar çok daha ucuz maliyetli iş gücü fırsatını kullanmak isteyeceklerdir. Bu durumun iş gücü maliyetlerini düşürmesi ekonomi için bir katkı gibi görülse de, işsiz sayımızı arttırma riski vardır. Ki, bunu rakamlarda görmeye başladık. Ama tabii ekonomide düşen büyümenin yarattığı bir işsizlik artışı da mevcuttur. Zaten cari açığı kontrol etmek için, büyümeye fren getiren kararları aldıkları zaman, bunun işsizlik ve büyümede sorun yaratacağını zamanında bu nedenle yazmıştık? O zaman bu önlemlerin yararlı olmayacağını, büyümenin düşmesinin daha büyük sorunlar yaratacağına dikkat çekiyordum. Şimdi o tarihteki uyarılarımın haklı olduğunu görüyoruz.
Dolar kurunda hızlı yükselişler yaşanıyor. Evet bu da doğru ama, sadece Türkiye'de ve TL'de bu durum yaşanmıyor! Parite 1,39 iken 1,05'e indi. Dünya genelindeki Dolar endeksinde de benzer artışlar var. Mevcut risklerimizi de düşünürsek, bu kur artışının yaşanması çok da anormal değil. Seçimler bittiğinde bu durumun düzelmesini bekliyorum. Ancak, eğer seçimlerden sonra iktidar değişimi olur, mevcut iktidardaki parti yeni hükümette yer alamayacak olursa, o zaman bu yaşadığımız olumsuzluklar bir süre için daha da artar. Ama sonrasında Türkiye yeniden durulur. Türkiye büyümesini sürdürecek olan çok potansiyel bir ülkedir. 2001 öncesinde olduğu gibi bankacılık riski de yoktur. 2001'de bir çok bankası batan Türkiye bile kısa sürede ayağa kalktığına göre, mevcut Türkiye'nin ekonomik yapısı 2001'den kötü olmadığı, kamu borcu % 36'lar civarına indiği, bankaların sermaye rasyoları gelişmiş ülkelerin bankalarından bile iyi durumda olduğu için, hiç bir siyasi riskin Türkiye'yi kalıcı bir kötü sürece sokmasını beklemiyorum. Dalgalanma olur ama sonra sular yeniden durulur ve Türkiye yoluna yine devam eder.
Tüm bu sorunlar yıllardır bir türlü üretim hamlesini yapamadığımızdan, yerli ve katma değerli üretimi başaramadığımızdan, fason üreticilikten kurtulamadığımızdan, ara mal üretimini bile ülkemizde gerçekleştiremediğimiz için yaşanıyor. Bunun temel nedeni de,(Dolar kurunun 1,15'i gördüğü yıllara ait sitemdeki strateji yazılarımı okuyunuz), yıllardır uygulanan düşük kur, yüksek faiz politikasıydı. Gördüğüm kadarıyla bu politikadan nihayet çark ediyoruz. Gerçek kur ve düşük faiz politikasını sürdürmeye devam edersek, doğrudan yatırımların ve üretimin arttığını görmeye başlayacağız. Yabancı yatırımcı da, kur riski az olan ülkelerde doğrudan yatırımları tercih eder. Kur riski olan (düşük kur politikasının yarattığı kur riskinden bahsediyorum. Şu an yaşanan kur yükselişinden değil!) ülkelerde iç piyasaya yönelik doğrudan yatırımlar artmaz. Önümüzdeki dönemde iktidarda kim olursa olsun, gerçek kur-düşük faiz politikası korunursa yatırımların da artmasını bekliyorum. Ama sadece kur - faiz politikası kendi başına yeterli olmaz. Gerçek manada yapısal reformların da devreye sokulması lazımdır.
Yazıyı daha fazla uzatıp, ...,
NOT: Yazı 09:10'da 'da yayınlanmıştır!
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
Twitter: @_Stratejist_