Bitlis’teki Stk’lar Barış Sürecinden Ümitli

Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında okunan Abdullah Öcalan'ın mektubunda, "Silahları bırakın" çağrısı yapılması, Bitlis'teki sivil toplum kuruluşları...

Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında okunan Abdullah Öcalan'ın mektubunda, "Silahları bırakın" çağrısı yapılması, Bitlis'teki sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından olumlu karşılandı.

Barış sürecinin sonuna kadar devam etmesi ve sekteye uğramaması için tüm kesimleri sağduyuya davet eden STK temsilcileri, süreçten ümitli olduklarını belirtti. Çözüm süreciyle birlikte Kürt-Türk ayrımı yapılmaksızın eskiden olduğu gibi bundan sonr ada kardeşçe yaşanması gerektiğine vurgu yapan STK temsilcileri, çözüm sürecinde barışı istemeyen kesimlerin komplolarına karşı da duyarlı olunması gerektiğine dikkat çekti.

Reklam
Reklam

Bu milletin bin yıldır bu topraklarda Kürt-Türk ayrımı yapılmaksızın kardeşçe yaşadığını belirten Bitlis Genç İş Adamları Derneği (BİGİAD) Başkanı Cengiz Şahin, çözüm süreciyle birlikte 30 yıldır bu topraklarda akan kardeş kanının duracağını ümit ettiklerinin söyledi. Nevruz’un Türkiye’de ilk defa bu kadar sağduyuyla kutlandığı için mutlu olduklarını ifade eden Cengiz Şahin, “Bitlisli STK’lar olarak bizler de Türkiye’deki bu barış sürecinin mutluluğunu yaşıyoruz. İnşallah bu yıl kutlanan Nevruz, ileride kutlanacak olan Nevruz’lar için milat olur. Bin yıldır bu topraklarda yaşayan bu milletin ayrı gayrısı yoktur ancak nifak güçlerinin sürekli çatışma ortamı oluşturmaya çalışması sonucu 30 yıldır bu topraklarda kardeş kanı akmasına neden oldu. İnşallah başlatılan süreçle birlikte bu kan sona erecektir. Biz STK’lar süreci canı gönülden destekliyoruz. Çözüm süreci büyük bir süreçtir, önemli bir süreçtir. Bu yüzden herkesin destek vermesi, elini taşın altına koyması gerekiyor çünkü bu süreç ülke tarihinde yaşanan en önemli milatlardan biridir. Tüm kesimler buna destek vermelidir. Küçük nifaklar bir kenara bırakılmalıdır. Bundan sonra büyük Türkiye için hep birlikte el ele verelim. Uzun zamandır içimizde eşitlik, özgürlük ve kardeşlik ekseninde büyük Türkiye umudumuzu besliyoruz. Biz Bitlisli STK’lar olarak barışı Bitlis’ten haykırıyoruz. Allah’ın izniyle de barış günleri yakın olacaktır” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Barış sürecinin Nevruz’da açıklanmasının kendilerini çok heyecanlandırdığını belirten Tatvan Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı Nevzat Turgut ise, sürece tam destek verdiklerini belirterek tüm kesimlere Türkçe ve Kürtçe “Edi bese”, “Artık yeter” diye seslendi. Turgut, “Bizler Tatvan esnafı olarak canımızla, malımızla, her şeyimizle süreci sonuna kadar destekliyoruz. Artık kardeş kanı akmasın, acılar yaşanmasın, analar ağlamasın istiyoruz. Bu yüzden hep birlikte sürece destek olduk, olmaya devam edeceğiz. Yeter artık, akan kanlar dursun. Ülkemizde artık savaş, çatışma değil barış konuşulsun, barış şarkıları söylensin. Bu konuda gereken duyarlılığı hep birlikte göstereceğiz. Gün kavga, çatışma günü değil birleşme günüdür. Birlikte kardeşçe yaşama günüdür. Kardeşçe iç içe, gönül gönüle yaşama günüdür. O günde bu gündür. İnşallah süreç hayırlara vesile olur ve özlenen barış ortamı sağlanır” dedi.

“BARIŞ SÜRECİNİN HER NE ŞARTLA OLURSA OLSUN FARZ OLDUĞUNA İNANIYORUZ”

Özgür Eğitim-Sen Bitlis Temsilcisi Sinan Kıranşal ise, bu ülke insanının son 30 yıldır çok büyük acılar yaşadığına dikkat çekerek, “Diyarbakır’da okunan mektup, barışa olan inancımızı daha da güçlendirdi. Barış sürecinin her ne şartla olursa olsun farz olduğuna inanıyoruz çünkü silahların konuşulduğu bir ülkede ya da dünyada insanların konuşarak anlaşması mümkün değildir. Ancak 21 Mart’la birlikte ülkemize barışın gelmesi büyük bir umuttur. Bu umut inşallah Türkiye’deki tüm halklar için hayırlara vesile olacaktır. Süreçten oldukça umutluyuz. Güzel günlerin bizleri beklediğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Eski milli maratonculardan Beşminare Düşünce Akademisi Başkanı Serdar Durer de Kürt sorununun sosyal, siyasal ve tarihsel boyutları olan, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti‘ne devredilen bir sorun olduğuna işaret etti. Durer, “Geçmişte çeşitli güç odakları, Kürtlerin demokratik taleplerini şiddet politikaları ile bastırmış, sorunun çözümünde askeri yöntemlere dayalı, militarist anlayışı tümüyle hakim kılmışlardır. Acıdır ki süreç devam ederken bölgede her taraf yakılıp yıkılmış, tarihi, sosyal ve kültürel birtakım değerler yok edilmiştir. Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar ve gözaltında kayıplar bölgede yoğun olarak yaşanmış, sorunlara ilişkin düşüncelerini açıklayan başta milletvekilleri olmak üzere gazeteciler, bilim insanları, aydınlar ile binlerce insanımız cezaevlerinde çürütülmüştür. Yaşanılan savaş bahane edilerek insanlar siyasal, sosyal ve kültürel haklarından mahrum edilmişlerdir. Bölgenin doğal kaynakları yıllarca bölge dışına taşınmış olup, bu kaynaklardan oluşan katma değerden bölge halkı yararlanamamıştır. Bu sorun emperyalist devletlerin çıkarları ve kirli emelleri doğrultusunda değil, başta Kürt halkının iradesi olmak üzere bölge halklarının demokrasi ve özgürlük taleplerine uygun, demokratik, adil, eşitlik temelinde barışçıl yöntemlerle ancak gelir. Kürt halkı tarihin şafağında doğmuş kadim bir halktır. Kürt halkı bazı iç ya da dış güç odaklarının iğrenç emellerine alet olmayacak kadar asil bir halktır” dedi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: