Gabon Parlamentosu'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarihin, milletler ve ülkeler için son derece önemli bir birikim olduğunu, tarihi olan milletlerin tarihinden alacakları güçle istikbalini en güçlü şekilde inşa edebileceklerini, Gabon'un ve Afrika'nın da köklü ve eski bir tarihi olduğunu ve yeryüzünde tarih gibi istikbalin de şekillendirilmesinde katkı sağlayacak bir kıta olduğunu vurguladı.
Erdoğan, ''Köklü bir tarihi olan Türkiye, insanlık tarihi kadar köklü olan Afrika'yı her zaman anlamış, Afrika'nın hissiyatını en doğru şekilde paylaşmış, Afrika ile yüreği her zaman ortak atmıştır'' dedi.
Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
''Burada çok çok anlamlı bir Afrika atasözünü sizlerle paylaşmak istiyorum, 'Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları yer'. Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin zira kimin kimi yiyeceği suyun akışına bağlıdır.
Tarih, nice milletlerin, kavimlerin, ülkelerin doğuşuna, yükselişine, büyük birer güç oluşuna ama aynı zamanda batışına çokça şahit olmuştur. Tarih zamanı geldiğinde zalimlerden de hesap sormuştur. Zamanı geldiğinde tarih, Afrika'nın elmaslarını, altınlarını, yer altı zenginliklerini hatta doymayıp insanlarını alan, geride kalanları yoksulluğa terk edenlere hesabını mutlaka ama mutlaka soracaktır.
İnsanoğlunun doğduğu ama açgözlüler tarafından insanlığın katledildiği bu kadim kıta Afrika, er ya da geç tarihinden aldığı güçle bir kez daha ayağa kalkacak, insanlığa yol gösterecektir.''
Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo Ondimba'ya, İstanbul'da, Gabon'a geleceğine dair söz verdiğini ve bu sözü tuttuğunu anlatan Erdoğan, Nijer ve Senegal'i de ziyaret edeceğini bildirdi.
Tarih ve medeniyet sahibi bir millet olarak her zaman kardeşlik ve hayranlık hissettikleri Afrika'nın hüzünle batan güneşlerden artık kurtulacağı günlere kalpten inandıklarını vurgulayan Erdoğan, Afrika'daki uyanışı ve dirilişi çok yakından takip ettiklerini belirtti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye, Gabon'a ve Afrika kıtasına uzak bir ülke asla değildir. Türkiye buraya fiziken uzak olmadığı gibi kültürel olarak da Afrika'nın yabancısı bir ülke değildir. Şunu burada hatırlatmak isterim ki Türkiye, Osmanlı Devleti'nin bakiyesi üzerine inşa edilmiş bir ülkedir. Osmanlı Devleti, Afrika'da yüzyıllar boyunca dostça, kardeşçe birbirine saygı içerisinde yaşamanın sembolü olmuştur. Asla ve asla emperyal duygularla hareket etmeyen Osmanlı Devleti, sömürünün en güçlü şekilde karşısında durmuştur. Osmanlı Devleti hiçbir ülkenin ve halkın diline, inancına, kültürüne, yaşam tarzına müdahale etmemiş, hiç bir ülke ve halkın sahip olduğu zenginliği kurutasıya tüketenlere benzememiştir.
Şu hususun da özellikle altını çiziyorum; Türkiyeli büyük mütefekkir, Afrika aşığı Fethi Gemuhluoğlu'nun da ifade ettiği gibi dinleri, dilleri ve ırkları ne olursa olsun yeryüzünde her milletin istiklal ve hürriyetine kavuşması bizleri istiklalin kara sevdalı aşığı bir millet olarak ancak mesut eder.''
'BİZ ELMAS İÇİN GELMEDİK'
''Türkiye ile Afrika ezeli ve ebedi bir tarih havzasından geçmiştir. Şimdi artık tarihimizden gelen dostluğu, kardeşliği yeniden diriltmek, Afrika ile Gabon ile safları yeniden sıklaştırmak arzusundayız'' görüşünü dile getiren Erdoğan, şunları da söyledi:
''Tarih boyunca olduğu gibi bugün de Afrika'ya baktığımızda diğerlerinin tersine elmasları, altınları, madenleri, yer altı zenginliklerini görenlerden değiliz. Biz Afrika'ya baktığımızda ortak tarihimizi görüyoruz, sadece ve sadece dost ve kardeşlerimizi görüyoruz. Artık kardeşler arasındaki hasreti, ilgisizliği, uzaklığı ebediyen dindirmeye niyetlendik ve bunun için mücadele veriyoruz.
Şu anda tarihinden ve medeniyetinden güç alarak doğrulan, ayağa kalkan Afrika'yı her alanda destekliyor, insani yardım noktasında tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz.''