Gökdelen ve alışveriş merkezi inşaatlarının yükseldiği İstanbul’un birçok bölgesi şantiyeyi andırıyor. Bu alanların en dikkat çeken unsurlarından biri ise vinçler. Binaların boylarıyla yarışan, tonlarca yükü bir çırpıda onlarca metreye çıkarıp onlarca işçinin günler boyu yapacağı işi dakikalar içinde bitiren bu demir pençeler İstanbul silüetinin bir parçası haline geldi. Beton yığınları ile birlikte yükselen, aynı zamanda her biri farklı bir hikâyeyi de barındıran bu makinelerin görünmeyen yüzleri de operatörleri... Cihan Haber Ajansı (Cihan) ekibi, kedi gibi tırmandıkları, joystick kolu gibi kullandıkları vinçleri evleri sayan operatörlerin “bol havalı” dünyalarını görüntüledi.
İnşaat sahalarının geniş bir yer kapladığı İstanbul’un hemen her köşesinde kule vinç olarak adlandırılan makineler çalışıyor. Bir bakıyorsunuz birkaç metrede yük kaldıran sarı demir kule, bir bakmışsınız yüz metrenin üzerindeki binanın tepesine malzeme taşıyor. O kadar seri çalışıyorlar ki, tonlarca yükü saniyeler içinde aktarıveriyorlar.
Son yıllarda sayıları hızlı şekilde artan bu vinçlerin iş yükünü bedenen çalışan işçilerden aldığı kesin. Bunun yanında inşaatın bitirilme hızını büyük ölçüde etkilediği de ortada. Ancak bu devasa boyutlu kulelerin nasıl kullanıldığı, kimlerin kullanabildiği ya da nasıl bir yetkinlik gerektirdiği çok bilinir değil.
Büyük inşaatlarda olanları yaklaşık 3 haftada kuruluyor. Ancak daha küçük olanları için 6 gün yetiyor. Modüler olarak taşınan küçük parçalar başka bir vinç yardımıyla üst üste biriktirilerek vinç yükseliyor. Yüksek mesafelere çıkıldığında "teleskop" olarak bilinen ara eleman devreye giriyor. Her bir parça bu ara eleman sayesinde birleştiriliyor. 2-3 metrelik parçalar bu ara doldurucu eleman sayesinde birleştirilerek vincin boyu uzuyor.
Kurulum sırasında mühendislerin korkulu rüyası rüzgar. Hele 45 kilometrenin üzerinde esen rüzgar bütün işin aksamasına neden olabiliyor. Bu durumda ne kurulum kalıyor, ne kurulan vinçle çalışma imkanı. Rüzgarın 35 kilometrenin altında düşmesini bekliyorlar. İnşaat niteliğine göre ya şase ya da ayaklı olarak iki ayrı şekilde kuruluyor. Kule vinçlerden İstanbul'da yaklaşık 300, Türkiye'de ise 700 tanesi şu anda faal durumdu.
GÖKYÜZÜ DE OLSA KAVGA EKMEK İÇİN
Vinç operatörlerinin hemen hepsi farklı bir hikayeye sahip. Ama hepsinin ortak paydası verdikleri ekmek kavgası. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden İstanbul’a gelen, kimisi merakından, kimisi mecburiyetinden vinç operatörü olan bu insanlar kalabalıklar içinde yalnız yaşamaya mecbur kalmışlar. Kulenin kabininde kimseyle konuşmadan saatler geçirmek zorunda kalsalar da şikayet etmeyi bilmiyorlar.
Mehmet Emin İşeri de bu yalnızlardan biri. 8 yıldır İstanbul’da olan İşeri’nin tabir yerinde ise ayak basmadığı inşaat kalmamış. Son üç yıldır da operatörlük yapıyor. İlginç bir dünyası var İşeri’nin. Vincin, kendi ifadesiyle “kaptan koltuğunda” geçirdiği zamanının her saniyesinde dikkat var. En küçük dikkatsizliğin nelere mal olacağını çok iyi biliyor. Soyadı gibi işinin eri. Üç ayda bir görebildiği eşi ve çocuklarını, kira parası vermemek için ailesini memleketine gönderip inşaatta yatıp kalktığını, üç 3 çocuğunun geleceği için para biriktirmek zorunda olduğunu aklına getirmiyor bile.
08.00’de başlayan mesaisiyle birlikte kedi gibi tırmandığı vinç, onun hem eşi hem çocuğu olmuş. “Kişisel merakım” dediği operatörlük için önce sertifika peşinde koşmuş. Bir süre sonra donanımını tamamlayarak ehliyetini almış. 3 yıldan bu yana da o vinç senin bu vinç benim çalışıyor. Çalışma koşulları pek bilinmeyen bu meslekle ilgili ilginç cevapları var İşeri’nin. Mesela yerine göre yüz metrenin ya da daha fazla mesafenin üzerine çıkan vinçlere tırmanarak çıkıyor. Asansör yok. Günde 3 kere bu merasim tekrarlanıyor. Fizyolojik ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorsun? sorusuna cevabı “ön hazırlık yapıyorum” oluyor. Yani kuleye çıkmadan ihtiyaçlar karşılanıyor. Aksi halde problem oluyor. Ama kabin içinde acil durumlar için bir pet şişe bulunduruyor.
4 metrekarelik bir kabin içinde çalışıyor. Saatler boyunca bütün dünyası bu 4 metrekare. Joystick kolunu andıran malzemelere parmaklarını dokundurarak tonlarca yükü taşıyor. Hevesle başladığı iş için “azim ve kararlılık şart” diyor. Eski zor günleri geride bıraktığını belirten İşeri, buna rağmen “Her makinenin işleyişi farklı. İnsan yoruluyor” diyor. 2 bin 500 TL aylık maaşla çalışıyor. Bu rakamın üzerine fazla mesai de ekleniyor.
KORKARSAN YAPAMAZSIN
İşinin zor olduğunu kabul ediyor İşeri. En çok da iş güvenliğinin sağlanması konusunu önemsiyor. “Şoförlük gibi değil. Bir anlık dalgınlıkla bir insanın ya da bir çok kişinin canına kast etmiş olabilirsiniz.” diyen İşeri, iş korkuya gelince cesaret gösteriyor: “Korkun olursa zaten o makineyi çalıştıramazsın.”
Yemek yemek için metrelerce yüksekten inmek zorunda kalan, mesai için metrelerce yükseğe tırmanmak zorunda olan İşeri, kabindeki dünyasını sadece iş olarak tanımlıyor: “Ordayken sadece iş düşünmek zorundasınız. Bir anlık dalgınlık iş güvenliğini riske sokuyor. Yük kaldırıp sağa sola taşıyorsunuz. Aynı anda birçok şeyle meşgul olmak zorunda kalıyorsunuz. Aileniz aklınıza gelse dahi görmezden geliyorsunuz. Çünkü o an iş daha önemli bizim için.”
İşini yaparken pilot gibi hissettiğiniz oluyor mu? sorusuna İşeri’nin cevabı “Sürekli yukarda olmak farklı bir duygu atmosferine sokuyor ama uçak pilotu ile bizim kullandığımız araç arasında dünya kadar fark var. Biz sabit durup etrafımızda dönüyoruz sadece.” diyor.
DÜŞERSEN SONUN OLUR
Şu ana kadar önemli bir kaza yaşamadığını, ancak bunun yanında küçük de olsa bir tedirginlik hissettiğini belirten İşeri, bu duygusunu anlatmak için “Her insanın kendisine göre bir korkusu vardır. Ama alışıyorsun. Zaten sürekli deprem oluyormuş gibi sarsıntı halindesin. Korkun olursa zaten o makineyi çalıştıramazsın. Tedirginlik duyuyorsun. Her an ölümle burun burunasın. Bazen yüz ya da yüz yirmi metrede çalışıyorsun. Oradan düşüşün senin sonun demek olur.” ifadesini kullanıyor.
İşeri’nin çalıştığı inşaatın iş güvenliği uzmanı Harun Sezen de vinç operatörlerini nasıl çalıştırdıklarını ve nelere dikkat ettiklerini anlattı. Sezen, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kurslardan alınan belgelere sahip operatörleri çalıştırdıklarını söyledi. Sezen, “onay verilen yerlerden belgesini alan adaylar bize başvuruyorlar. Operatörlerin ve vinçlerin denetimleri ilgili makine mühendisleri tarafından yapılıyor. Vinçlere yük bağlanması için özel bir donanıma sahip kişiler bulunduruluyor. Yerde bu işi yapan işçiler “Sapancı eğitimi” (rigger) almış kişiler olmalı. Ancak bu kişiler vince yük koyabiliyorlar. Onların hem giysileri hem baretleri farklı renkte oluyor. Onlar dışında kimse vince malzeme bağlayamıyor.” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz