BM Genel Kurulunda yapılan oylamada, 137 ülke karar tasarısına “Evet” oyu verdi, 12 ülke “Hayır” oyu kullandı, 17 ülke ise çekimser kaldı.Oylamadan sonra üç ülkenin temsilcileri, teknik nedenlerle veremedikleri oylarını kullanmak istediklerini belirtti. Ancak bu teknik arıza bildirimi oylama sonucunu değiştirmedi, karar tasarısı büyük farkla kabul edildi.
Karar tasarısını, 193 üyeli BM Genel Kuruluna resmen sunan Mısır'ın temsilcisi, Suriye'nin kendi halkına karşı giriştiği şiddeti kınadıklarını ve bu ülkenin Arap Birliği'nin taleplerine yanıt vermediğini söyledi.Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Beşşar Caferi de kararın oylamaya sunulmasından önce söz alarak, BM üyesi ülkeleri tasarıya karşı oy kullanmaya çağırdı.
Caferi, Suriye'nin kendi ülkesinde vatandaşlarını korumaya, istikrar ve asayişi sağlamaya hakkı olduğunu belirtti. Suriye'de hükümetin, çoğulcu demokrasinin yolunu açan anayasal değişikliği 22 Şubat'ta referanduma sunacağını vurguladı.“Bu referandumdan 10 gün önce bu tür bir karar tasarısının BM Genel Kuruluna sunulması siyasi amaçlıdır” diyen Caferi, Rusya'nın yaptığı gibi tüm ülkelerin, muhalefeti silahı bırakarak ulusal diyaloğa girmeleri yönünde cesaretlendirmeleri gerektiğini, ancak bunun tam tersinin yapıldığını, hatta Arap Birliği'nin silahlı muhalefete maddi ve manevi destek verme kararı aldığını öne sürdü.Yine oylamadan önce söz alan Venezuela ve Kuzey Kore temsilcileri, karar tasarısının “Suriye'nin içişlerine karışmak” ve kabul edilmesi halinde bunun “Yabancı askeri müdaheleye davetiye çıkarmak” olduğunu iddia etti.
Karar metni
Türkiye'nin de ortak sunucuları arasında bulunduğu karar metni, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle 4 Şubat'ta kabul etmediği ve Fas tarafından hazırlanan karar tasarısına çok benziyor.
Kararın giriş bölümünde, Suriye'de kötüye giden durumdan, devam eden insan hakları ihlallerinden ve Suriyeli yetkililerin kendi halkına şiddet kullanmasından “Derin endişe” duyulduğu belirtilerek, Suriye yönetimi, ülkedeki tüm insan hakları ihlallerine ve sivillere yönelik saldırılara son vermeye, halkını korumaya, uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini tamamen yerine getirmeye çağrılıyor.
Kararın asıl paragraflarında ise Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne güçlü destek verilerek, bu ülkedeki siyasi krizin barışçıl şekilde çözülmesi gerektiği vurgulanıyor ve Suriyeli yetkililerin, “Sivillere karşı güç kullanımı, keyfi adam öldürmeler, tutuklamalar, infazlar, işkence ve kötü muamele” gibi işledikleri tüm insan hakları ihlalleri kınanıyor.
Kararda Suriye'de silahlı gruplar da dahil olmak üzere bütün taraflar, şiddet eylemlerini sona erdirmeye çağrılıyor, “Nereden gelirse gelsin” bu tür eylemler kınanıyor ve şiddet eylemleri ile insan hakları ihlallerinden sorumlu olanların mutlaka hesap vermeleri gerektiği vurgulanıyor.
Kararda, Arap Birliği'nin 2 Kasım 2011'de kabul ettiği eylem planı ve 22 Ocak 2012'de benimsediği kararlara uygun şekilde Suriye Hükümeti, gecikmeden, “Şiddete son vermeye ve halkını korumaya, son dönemdeki olaylar yüzünden keyfi tutuklananları serbest bırakmaya, tüm askerlerini kentlerden ve kasabalardan geri çekmeye, barışçıl gösteri yapma hakkını garanti etmeye, tüm Arap ve uluslararası medya mensuplarının ve Arap Birliği kurumlarının olayları izleme amacıyla Suriye'ye girebilmelerine ve engellerle karşılaşmadan görev yapabilmelerine imkan vermeye” de çağrılıyor.
Karar metninde şiddet, korku, tehdit ve aşırılıktan uzak bir ortamda, halkın meşru emellerine ve endişelerine etkin şekilde yanıt verecek, “Suriyeliler tarafından yürütülecek”, her kesimi kapsayan, ancak sonucunun ne olacağı konusunda önceden hüküm verilmemesi gereken siyasi bir sürecin başlaması çağrısında da bulunuluyor.
Metinde Suriye hükümeti ile tüm muhalif gruplar arasında, Arap Birliği himayesinde ciddi siyasi bir diyalog başlatılmasından da söz ediliyor ve Suriyeli yetkililer, insani yardımın ülke içinde engelsiz ve güvenli şekilde ihtiyacı olanlara dağıtılmasına izin vermeye çağrılıyor.Kararda, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'dan ve BM'nin ilgili kurumlarından, Suriye'deki krizin barışçıl çözümü için Arap Birliği'nin çabalarını, hem özel temsilci atayarak hem de teknik ve maddi yardımda bulunarak desteklemeleri de isteniyor.