Az su içmek, çok tuzlu yemek, aşırı derecede protein tüketmek, gelişigüzel ilaç kullanmak, şişmanlamak, sigara içmek, egzersiz yapmamak böbreklerimizi vuruyor! Son yıllarda tüm dünyada kronik böbrek yetmezliği nedeniyle böbrek nakli ihtiyacı olan hastaların sayısı hızla artıyor. Dolayısıyla bilim insanları da organ naklini pek çok yönüyle ele alıyor, deneyimlerini birbirleriyle paylaşıyor. Acıbadem Sağlık Grubu, dünyanın önde gelen uzmanlarının da konuk olarak katıldığı ve çok sayıda uzmanın izlediği Organ Nakli Sempozyumu düzenledi. Sempozyumda iki gün boyunca organ naklini tartıştı, en yeni gelişmeleri paylaştı. Acıbadem Üniversitesi Kerem Aydınlar Kampüsü’nde gerçekleştirilen sempozyumun başkanlığını yapan Acıbadem Bursa Hastanesi Böbrek Nakli Sorumlusu, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, organ yetmezliğinin en etkili tedavisinin organ nakli olduğunu belirterek “Türkiye canlı vericiden organ naklinde hem sayısal hem de başarılı sonuçları açısından dünya ile yarışır durumda. Aynı durumu kadavradan nakilde de gerçekleştirmek istiyoruz. Ancak canlı vericiden böbrek naklinde yılda 3 bin böbrek nakli ile dünya şampiyonu olan ülkemiz, kadavradan organ naklinde ise ne yazık ki son sıralarda” diye konuştu. Ülkemizde geçen yıl yaklaşık 3 bin 500 böbrek nakli yapıldığını ama böbrek nakli bekleyen hasta sayısının bunun 10 katından fazla olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bülent Oktay, bağış yoluyla böbrek bulunamayan hastayı yaşatmak için belli bir süre diyalizde tedaviden başka çare olmadığını, ancak kalıcı tedavi için organ naklinin şart olduğunu söyledi.
İKİ FARKLI BÖBREĞİ BAŞARIYLA TEK KİŞİYE TAKABİLİYORUZ
Ülkemizde kadavradan yapılan nakil az olsa da, gerek teknolojideki ilerlemeler gerekse hekimlerin bilgi ve tecrübesi, günümüzde imkansız denileni dahi mümkün hale getiriyor. Prof. Dr. Bülent Oktay toplantıda yaptığı konuşmada, en yeni yöntemlerden biri olan Dual (ikili) böbrek nakli ile ilgili şu bilgileri verdi: “Böbrek nakli hasta sayısı çok ama kadavra bağışı ülkemizde çok az. Dolayısıyla bağışlanan böbrekler, çok kıymetli ve her birini özel olarak değerlendiriyoruz. Örneğin kadavradan bağışlanan iki normal fonksiyonlu böbreğin her birini başka bir hastaya takıyor ve iki hastayı da sağlığına kavuşturuyoruz. Ancak yaşı yüksek bazı kadavralardan elde edilen böbrekler bazen tek başına takıldığında yeterli randımanı sağlamıyor. Tek takıldığında yeteri kadar görev yapamayacağı düşünülen bu böbrekler genelde dünyanın her yerinde reddedilir. Ama biz bunları da değerlendiriyoruz; 2 böbreği, bir kişiye takıyoruz. Buna ikili yani 'Dual Böbrek' diyoruz. Diyalize bağlı kalmak zorunda kalan hastalara bu böbrekleri takarak onların yeniden sağlıklarına kavuşmasını sağlıyoruz.”
BÖBREĞİ ARTIK DOĞUM YOLUNDAN ÇIKARABİLİYORUZ
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Berber de konuşmasında, ülkemizde son yıllarda cerrahi tekniklerde de çok önemli gelişmeler yaşandığını belirtirken, artık nakil operasyonlarının büyük bir kısmının kapalı yöntemle, yani vücutta kesi olmadan üç dört minik delik aracılığıyla gerçekleştirildiğini söyledi. Bu sayede böbrek vericilerinin eskiye oranla çok daha kolay geçen operasyonlarla yakınlarının hayatını kurtarabildiğini belirten Prof. Dr. İbrahim Berber “Hatta böbreği artık karın duvarından değil, doğum yolundan dışarı çıkarabiliyoruz. Bu sayede hastanın karnında herhangi bir kesi yapmak zorunda kalmıyoruz. Böylece verici ameliyat sonrası daha çabuk ayağa kalkıyor, işine daha çabuk dönebiliyor. Daha iyi kozmetik sonuç elde ediyoruz. Ameliyat sonrası ağrı kesici ihtiyacı da daha az oluyor'' dedi. Türkiye’nin organ naklinde dünyanın en ileri ülkelerinden biri olduğunu buna karşın tek sorunun kadavradan organ bağışının yetersizliği olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İbrahim Berber, “Ülkemizde gelişmiş ülkelerin tam tersine olacak şekilde kadavradan organ bağışıyla yapılan nakiller yüzde 20 civarında, canlıdan yapılan nakiller yüzde 80 civarında. Bizim çabamız kadavradan organ bağışını artırmak” diye konuştu.
BÖBREK NAKLİ DİYALİZLE KIYAS KABUL ETMİYOR
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ülkem Çakır da konuşmasında, böbrek naklinin diyalize göre tartışmasız daha uzun ve kaliteli yaşam sunduğunu belirtirken, buna karşın ülkemizde çoğunlukla organ bağışına karşı kültürel önyargıların organ naklinin önünde en önemli engeli oluşturduğunu söyledi. Organ nakli öncesi hem alıcı hem de vericinin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Ülkem Çakır “Organ nakli cerrahları çok güzel ameliyatlar gerçekleştiriyorlar ama bu mucizenin sürmesi için hastaların takipleri çok düzenli olarak nefrologlar tarafından yapılmalı. İlaçlar kontrol edilmeli, genel sağlık durumları kontrol edilmeli. Nakil olmakla bitmiyor, çok düzenli takibinin yapılması gerekiyor” diye konuştu.