Böbreklerimiz doğuştan iki tanedir. En önemli görevi kanı zehirli maddelerden arındırmaktır. Kalp bir pompada kanın %25’ini böbreklere gönderir. Bizim için yararlı olan maddeleri böbrekler alır. Zararlı atık maddelerden ise idrar oluşur.
İkinci önemli görevi kemik iliğini uyaran bir hormon salgılar. Böylece kan yapımı sağlıklı bir şekilde yapılır.
Üçüncüsü de aktif “D” vitamininin yapıldığı yerdir. Buda kalsiyum fosfor metabolizması, kemik sağlığının iyi olmasında önemlidir.
Böbreklerimizin sağlığını korumak çok önemlidir. Çünkü, çok çalışkan organlar ve son aşamaya kadar bize çok belli bir bulgu vermeyebilirler. Bu yüzden aslında bozulmalarını engellemek gerekiyor. Sağlıklı genç bir insanda bir hastalık öyküsü yoksa bile bu kişinin, sağlıklı beslenmesi, yeterli su tüketmesi, tuz ve yağa dikkat ederek beslenmesi, yeterli egzersizleri yapması, sigara içmemesi gibi sağlık için ne gerekliyse yani damar sağlığını korursa böbrekleri de korumuş olacaktır. Çünkü böbrekler bir sürü kılcal damardan oluşan organlardır.
Burada önemli olan, kişinin bir sağlık problemi varsa böbrekler ile alakalı bir hastalık söz konusuysa daha da dikkatli olmak zorunda.
Böbreklerde geri dönüşsüz olarak işlevsel bozuklukların geliştiğini gösteren bir tanımlama. Bu çok değişik evrelerde olabilir. Böbrekte hafif bir süzme yeterliğinden, çok ağır hiç çalışmama durumuna kadar ilerleyebilir. Kalitesiz idrar gözükebilir.
İdrarda olmaması gereken protein bulunabilir. Bu durumlar 3 aydan fazla bir sürede görüldüğü taktirde buna kronik böbrek hastalığı denir.
Son yıllarda dünya sağlık örgütünün çabalarıyla da her yıl dünya böbrek günü kutlanıyor. 2006 yılından beri her Mart ayının ikinci Perşembesi dünya böbrek günü olarak kutlanmakta.
Buradaki ama, böbrek hastalıklarının farkındalığını arttırmak. Ülkemizde de Türk Nefroloji derneği her yıl belli dönemlerde halkı bilinçlendirici çalışmalar yapıyor.
Son dönem böbrek yetmezliği, kronik böbrek hastalığının en son evresidir. Yani böbrek süzme kapasitesinin, 15 ml/dk’nin altına düşmesiyle karakterizedir. Buradaki olay, kılcal damar sistemi bu kadar yoğun olan organlarda damar yapısı ciddi bir hasar gördüğü için süzme işlevi yapılamamaktadır.
Bunun için en önemli risk faktörü şeker hastalığıdır. Diğer bir risk faktörü ise yüksek tansiyondur. Taş, kum, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, genetik böbrek hastalıkları bir diğer risk grubu olarak söylenebilir.
Son dönem böbrek yetmezliği gelişmesi demek, böbreklerin kanı zehirden hiçbir şekilde arındıramaması demektir. Bu evrede kişiler çok hafif idrar yapsalar bile, bu onların yaşamlarını sürdürmeleri için yetmez. Çünkü, zehir birikmeye devam etmektedir. Bu durumda böbrek yerine koyma tedavisi denilen tedavi seçeneğini gündeme getirmekteyiz.
Böbrek yerine koyma tedavisinde iki farklı yöntem vardır. Bir tanesi diyaliz. Yani, bir makine eşliğinde veya karın zarı kullanılarak kişinin kanındaki zehirli maddelerin temizlenmesi ve yerine sağlıklı sıvıların yerleştirilmesidir. Diğeri ise böbrek naklidir. Bu hastalıktaki en iyi tedavi yöntemidir. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organ bağışlarıyla bu naklin gerçekleşmesi daha çok tercih edilebilir.
Böbrekler vücudumuzdaki en çalışkan organların başında gelir. Dolayısıyla bir şikayet geliştiyse geç kalınmış olabilir. Bu yüzden böbrek sağlıklı aşamadayken yada bazı hastalıkların başlangıç aşamasında yakalamak için kan ve idrar tahlilleri ile böbreklerimizi kontrol ettirebiliriz.
Kişi, 40 yaşın altındaysa yılda en az bir, 40 yaşın üstündeyse 6 ayda bir, kronik bir rahatsızlığı var ise 3 ayda bir defa kan ve idrar tahlili yaptırmalıdır. Genetik rahatsızlığı bulunan çocuklar da nefroloji uzmanlarına giderek düzenli olarak kontrol altında olmaları gerekir.