Adnan Oktar'ın müridleri ve kedicikleriyle birlikte gözaltına alınması ve 'askeri ve siyasi casusluk', 'çocuk istismarı', 'kara para' gibi birbirinden ağır 30 ayrı suçlama yapılmasına rağmen tutuklanamayacağı iddia ediliyor. Çünkü Adnan Oktar'ın GATA dahil 6 değişik hastaneden ‘‘paranoid şizofreni’’ hastası olduğu ve "cezai ehliyetinin bulunmadığı" iddia ediliyor. Adnan Oktar'a ilk 'şizofren' raporunu Şişli Etfal Hastanesi vermiş. 1984 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 'paranoid şizofreni' raporu vermiş... Adnan Oktar yıllar sonra hakkındaki şizofreni raporlarının o dönem düzmece şekilde verildiğini belirtip, "İftira sebebiyle akıl hastanesinde tutuldum, o günler benim şerefimdir" demişti.
Adnan Oktar'ın, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden aldığı "Askerlik yapmaya elverişli değildir" raporunda en ağır akıl hastalıklarından biri olarak gösterilen "paranoid şizofreni’’ hastalığı teşhisi konulduğu ortaya çıktı. GATA tarafından 4 Mart 1988 tarihinde verilen ‘Askerlik yapmaya elverişli değildir’ raporunda, Adnan Oktar'ın on yılı aşkın süredir, en ağır akıl hastalıklarından biri olan ‘paranoid şizofreni’ olduğu ve bu hastalığın ‘psikotik reaksiyon (ayırt edilmeyen tip) müzmin ve devamlı nitelik kazanmış’ şeklinde olduğu tespiti yapıldı.
Adli Tıp Kurumu tarafından Adnan Oktar'ın tutuklu olarak yargılandığı dönemde verilen 2 Şubat 1997 tarihli raporda da "Oktar'ın TCK'nın 46. maddesindeki, ‘Akıl hastalarına ceza verilemeyeceği hükmünden yararlandırılması' istenmiş.
GATA tarafından verilen raporda, Adnan Oktar'ın ruhi durumu şöyle anlatıldı: ‘‘Ayakta, yaşında, ciddi ve kendine bakımlı görünümde, giyiniş ve tuvaletine özeni çok iyi. Çevresine ilgisi, olup bitenlerden haberdar olma isteği tarzında artmış. Mizacı şüpheci, sosyabilitesi son derece kibar, alıngan, konuşma ve ses tonu normal. Mimik ve jestleri düşünce içeriğindeki patolojilere uygun mağrur ve kendine güven ifade eder tarzda.’’
Adnan Oktar, askerlikten muaf tutulmasına neden olan GATA ve Adli Tıp Kurumu raporlarındaki ‘‘paranoid şizofreni’’teşhisine yıllar sonra karşı çıkmıştı. Oktar kendi televizyonunda yaptığı açıklamada o raporların içeriğinin sahte olduğunu belirterek " İftira sebebiyle akıl hastanesinde tutuldum, o günler benim şerefimdir" demişti.
Paranoid şizofreni, toplumda yaygın olarak görülen şizofreni türüdür. Bu hastaların dengeli görünen kişiliklerinin altında yatan sorunlarının anlaşılması oldukça güçtür. Dışarıya belirti vermeden tüm sorunlarını içlerinde yaşarlar. Bu kişiler incelendiklerinde yanılgılara sahip, paranoya sahibi, çoğunlukla halüsinasyon gören bireyler oldukları tespit edilmiştir. Görülen halüsinasyonlar görüntülü ya da sesli olabilir. Rahatsızlık kişilerde uzun süreli devam edebileceği gibi, aralıklarla yaşanabilir.
Paranoid şizofreni hastalarında görülen belirtiler nelerdir?
Kişilerde takip edildiğine dair düşünceler olması.
Bu dünyaya özel olarak gönderildiğine, özel bir görevinin olduğuna, kendisinin doğa üstü olduğuna dair inancın olması.
Kıskançlık duygusunun belirgin olması.
Kişilerin tehdit edici ya da emir verici sesler duyması.
Gerçekte olmayan kokuların ve tatların hissedilmesi.
Bir inanca saplantı derecesinde bağlanma ve düşünsel bozuklukların yaşanması.
Gerçekte olmayan sanrılı düşünceleri, inançları başka kişilere söyleyerek, lider olma arzusu içinde olmak.
Görüşlerine ve kendisine karşı çıkan kişilere karşı öfke duymak, saldırgan hareketlerde bulunmak.
Kişilik bölünmeleri yaşamak, kendi kendine konuşmak.
Paranoid şizofreni hastalarının durumunu olumsuz olarak etkileyen durumlar nelerdir?
Kişilerin olgunlaşmamış, duygu ve düşünce yapısının gelişmemiş olması.
Aile içinde iletişim kopukluğu olması ve ilişkilerin bozulması.
Kalıtımsal olarak hastalığa yatkın olmak.
Kişinin aşırı derecede içe dönük mizaca sahip olması.
Rahatsızlığın sinsi ve yavaş ilerlemesi.
Hastalığın teşhisinin geç fark edilmesi, bu sebeple tedavinin gecikmesi.
Paranoid şizofreni teşhisi nasıl yapılır?
Rahatsızlık aralıklarla ya da uzun sürelerle görüldüğünden, hastaların tedavilerinin ihmal edilmemesi gerekir. Tedavi edilmediğinde hastalar psikoza girerek, yaşamla bağlarını koparabilirler. Rahatsızlık kişilerde iki farklı şekilde yaşanabilir. İlk durumda kişinin kendi içine kapanmasıyla, depresif bir ruh halini yaşanır. Bu kişilerin tipik depresyon haliyle karıştırılmaması için, teşhisin doğru konulası gerekir. Rahatsızlığın gelip giden özelliği ile gereksiz yere manik depresif teşhisi ile karıştırılma ihtimali bulunmaktadır. Bunun yanında yanılgılar, halüsinasyonlar ve diğer belirtilerin olması teşhisi kolaylaştıracaktır. İkinci grup hastalarda, kendini üstün görme, lider olma, kendini öne çıkarma, özel görevi olduğuna inanma davranışları vardır. Bunlar sürekli hayal dünyasında yaşamakta, etrafına özel olduklarını kabul ettirme, kendini ispatlamaya çalışmaktadır. Bu kişilerde yüksek ego durumu görülebilir. Hastaların belirgin semptomları incelenerek, paranoid şizofreni teşhisi koymak mümkündür.
Paranoid şizofreni tedavisi nasıl yapılır?
Rahatsızlık her hastada farklı etkilerle yaşandığından, oldukça tehlikeli olabilecek bir durum söz konusudur. Rahatsızlık ömür boyu tedavi altına alınmalıdır. Hastalar çoğunlukla akıl hastanelerinde tedavi edilmektedir. Uygulanacak tedavi içinde ilaç kullanımı ve psikoterapi uygulaması vardır. Uzun dönem sürecek tedavi süresince, hastaların, ailelerin ve doktorun sabırlı olması önemlidir. Hastalar son dönemler kullanılan psikotrop ilaçlar, tedavide olumlu sonuçlar alınmasına yardımcı olmuştur. Gereksinim duyulduğunda elektroşok tedavisi de uygulanmaktadır. Tedavide amaçlanan hastaların yeniden topluma kazandırılmasıdır.