Bombalı saldırı davası sona erdi

İSTANBUL (İHA) - İstanbul'da iki sinagog, HSBC Bank Genel Müdürlüğü binası ve İngiliz Başkonsolosluğu'na yönelik düzenlenen, 61 kişinin ölümüne ve 500'den fazla kişinin de yaralanmasına sebep olan bombalı saldırılarla ilgili olarak 69 sanığın yargılanmasına bugün Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. 3. duruşmanın 5. ve son oturumunda, aralarında İmamlar Birliği Türkiye Sorumlusu Ali Üzüm'ün de bulunduğu 10 sanık katıldı.

Sanıklardan İsmail Adıgüzel, İngiliz Konsolosluğu'ndaki patlamada 2 ağabeyi, amcası ve amcasının oğlunun o sırada orada tadilat işi yaptığını ve ağır yaralandıklarını söyleyerek, kendisinin bu duruşmanın sanığı değil, mağduru olabileceğini belirtti. Duruşmada, sanık Hüseyin Suat Öz'ün avukatı Necati Ceyhan ile Mahkeme Başkanı arasında gerginlik yaşandı. Ceyhan'ın, "Müvekkilim yargılanıyorsa örgüt üyeliğinden yargılansın, El-Kaide ile ilişkilendirilemez. Bu polisin bir düzmecesidir, mahkeme de buna alet oluyor" şeklindeki sözlerine tepki gösteren Mahkeme Başkanı, "Savunma yaparken lütfen düzgün kelimeler seçelim. Alet oluyor ne demek, biz işimizi yapıyoruz" diyerek uyarıda bulundu. Sanıkların tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmanın tek celsede yapılmasına ve tutuksuz sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek duruşmayı erteledi.

Reklam
Reklam

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 5. ve son oturumuna, aralarında İmamlar Birliği Türkiye Sorumlusu Ali Üzüm'ün de bulunduğu 10 sanık katıldı.

Daha önce ifade vermeyen tutuksuz sanıklar İsmail Adıgüzel, İsmet Alçık, Hakkı Özgün ve İrfan Kavak ilk savunmayı yaptı. Suçlamaları kabul etmediğini belirten İsmail Adıgüzel, 2002 yılında Suriye'nin Şam kentine Arapça öğrenmeye gittiğini, Yusuf Polat'ın parasızlık nedeni ile kitap sattığını, kendisinin de bu vesile ile iki üç sefer kitap aldığını söyledi. Adıgüzel, "İngiliz Konsolosluğu'na düzenlenen saldırıda iki ağabeyim, amcam ve amcamın oğlu o sırada orada tadilat işleri yapıyordu. Patlama nedeni ile ağır yaralandı. Benim böyle bir saldırıyı kabul etmem mümkün değil. Bu saldırıyı hiçbir şekilde tasvip etmiyorum. Bu duruşmada sanık olarak değil, mağdur olarak bulunmam gerekiyor" dedi.

Suçlamaları kabul etmeyen Ali Üzüm de, Afganistan'a gittiğini, Kabil'de yardım teşkilatında kaldığını, burada dışarıdan gelen yardımları organize etmekte görevli

Reklam
Reklam

olduğunu söyledi. Ayrıca Habib Aktaş'ı "Habib" adı ile Afganistan'da üniversite öğrencisi olarak tanıdığını belirtti.

El-Kaide ile bir ilgilerinin olmadığını söyleyen diğer sanıklar da, haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.

Duruşmada, sanık Hüseyin Suat Öz'ün avukatı Necati Ceyhan ile Mahkeme Başkanı arasında gerginlik yaşandı. Ceyhan'ın, "Müvekkilim yargılanıyorsa örgüt üyeliğinden yargılansın, El-Kaide ile ilişkilendirilemez. Bu polisin bir düzmecesidir, mahkeme de buna alet oluyor" şeklindeki sözlerine tepki gösteren Mahkeme Başkanı, "Savunma yaparken lütfen düzgün kelimeler seçelim. Alet oluyor ne demek, biz işimizi yapıyoruz" diyerek uyarıda bulundu.

Duruşmada, diğer sanık avukatları da, tutuksuz sanıkların bir dahaki duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.

Sanıkların beraat taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmanın tek celsede yapılmasına ve tutuksuz sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek duruşmayı erteledi.