Bir malı, parayı veya eşyayı geri vermek ya da ödemek için alınan her şey borç olarak anılır. Alınan şeyin sahibi durumdan haberdardır. İki taraf arasında yapılan sözlü ya da yazılı anlaşma dahilinde borçlanma gerçekleşir.
Eş anlamlıları birden fazladır. Kredi, zimet, ödev, deyn, vecibe gibi kelimeler cümle içindeki anlamları doğrultusunda borç kelimesi yerine kullanılabilir. Birçok atasözü ve deyimde de yer alır. Alacak kelimesi bu kelimenin zıt anlamlısıdır.
Türk Dil Kurumu isim olan borç kelimesinin iki tanımını yapar. Biri direkt ve ilk anlamıdır. Diğeri ise mecaz anlamının tanımıdır.
İlk tanım şudur: "Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka herhangi bir şey."
İkinci tanım ise mecaz anlamının karşılığıdır: "Birine karşı bir şeyi yetine getirme yükümlülüğü, vecibe."
Vecibe; borç kelimesinin para veya mal dışındaki borçları karşılar. Daha çok maddi olmayan, bir kişiye karşı gönül borcunu yerine getirme olarak kullanılır. Manevi ödeme gerekliliklerini karşılar. Genelde dini yükümlülükleri ifade edebilmek için söylenir.
Verecek, takanak, vecibe, zimet, ödev, deyn, kredi kelimeleri borç kelimesi yerine kullanılabilir. Ancak kullanımları, ödeme yükümlülüğü olan şeye göre değişiklik gösterir. Bunu belirlemek için de cümledeki kullanımına bakılmalıdır.
Borç kelimesinin eş anlamı olan kelimelerin hangi anlamda ve ne amaçla kullanıldığını anlamak için cümle içindeki durumuna bakılmalıdır. Bazı örnek cümleler, atasözleri ve deyimler şunlardır: