Aman yaman Mustafa Bey etme eyleme bu nasıl bir başlıktır böyle milletin günahına girersin vallahi, herkes kriz var diyor sen endekse 200 bin hedef çiziyorsun ve paramın son kuruşuna kadar hisse senedi alırım diyorsun bu nasıl bir iştir böyle?
Bir Mozambikli atasözü der ki rakamlar yalan söylemez!
Pekâlâ, rakamlar endekse 200 bin mi diyorlar?
Evet, 200 bin diyorlar hadi gelin birlikte bakalım: (Korkmayın gelin gelin gerçekle yüzleşmekten kaçmayın, Shortçu’lar siz de gelin, krizin ne demek olduğunu bilmediği için geldiği halde krizi bekleyenler siz de gelin herkes gelsin)
Her neyse rakamlar şöyle:
Yıl 1990 Borsa İstanbul 20 milyar dolar
Yıl 1999 Borsa İstanbul 120 milyar dolar
Yıl 2010 Borsa İstanbul 310 milyar dolar
Yıl 2017 Borsa İstanbul 160 milyar dolar(Dolar 3.80-Borsa 80 bin gibi bir rakamla yuvarlama ile hesaplanmıştır/değerler Borsa İstanbul sitesinden alınmıştır)
Olur mu? Tarih yazar mı?
Olmuş işte tarih 1999 yılında 120 milyar dolar yazarken 2017 yılında 160 milyar dolar bir akıbet biçmiş Borsa İstanbul’a…
Biz buna bakmayız bir sonraki zirve ne zaman ona bakarız, bir sonraki zirve ile Borsa İstanbul’un hedef değeri nerede belirlenecek ona bakarız a bu arada bir de Borsa İstanbul her periyodik zirvesinde GSYH’nın yüzde kaçına ulaşmış buna bakarız.
Borsa İstanbul şahsi arşivlerimde bulunan rakamlara göre her zirvesine ulaştığında Türkiye GSYH’nın %40 ‘ı ila %50’ si arasında bir dolar bazlı değere ulaşmış gözükmektedir. Yine arşivlerimde bulunan kayıtlar zirveyi her test edişimizde Dünya Borsalar Federasyonuna kayıtlı borsalar içerisinde payımızı 0.05 e çıkardığımızı göstermektedir. (İlgilenenler İnternet üzerinden birkaç gün araştırma yaparak ve dahi kafa patlatarak benzer sonuçlara ulaşabilirler)
Bugün Türkiye Ekonomisi 700 ila 800 milyar dolar arasında bir hasılaya sahiptir. Mevcut rakamın bir önceki yazımızda bahsettiğimiz Türkiye ekonomisinin yeni hikayesi senaryosu altında ve hükümetin açıkladığı OVP de belirlenen hedefler doğrultusunda 2020’ye kadar 1 Trilyon dolara yaklaşacağını söyleyebiliriz. Mevcut rakamlarla 2020 ye kadar zirve denemesi yapmasını beklediğimiz Borsa İstanbul’un 400 ila 500 milyar dolar arasında bir piyasa değerine ulaşması tarihsel bir döngüden ibarettir. (1985 ten bu yana çalışan bir hesaplamadan bahsediyorum)
Bundan sonrası Oran-orantı hesaplaması yani lise öğrencilerinin dahi kolaylıkla yapabileceği bir hesaplama.
Soru Endeks 80 bin seviyesinde iken 160 milyar dolar ise ve endeksin tarihsel döngüleriyle gelecek üç yılda 500 milyar dolar değere ulaşması bekleniyorsa endeks seviyesi ne olur?
Çarp böl siz de benim gibi kerat cetvelini kullanıyorsanız 1/3 orandan 80 bin çarpı 3 gördünüz mü 240 bin! Her zaman söylemişimdir mütevazıyım çok…
Evet biz 240 bin demedik 200 bin dedik neden bunu yaptık ekonometrideki küçük c faktörünü (c faktörü= insan davranışlarının önceden öngörülemezliği faktörü) dikkate aldık, denklemimize onu da dahil ettik ve burada yazmadık ki okuyucular rakamlara boğulmasınlar. Öyle ya Google size basitlik sunuyor ancak geri planda binlerce algoritma çalışıyor, görünense bir sayfadan ibaret. Onun için kafaları fazla karıştırmadan ne diyoruz heyecanla bağırıyoruz: “HEDEF 200 BİN” diyoruz!
Hocam güzel hoş söylüyorsun da borç çok borç, borçlar varken olmaz hocam.
Şu yukarıdaki lafı kim etti? Kim diyor borç çok?
Ben ettim Hocam Herkes diyor, özel sektör borçluymuş, borç var diyorlar.
Siz bırakın onların ne söylediğini rakamlara bakalım Türkiye hakikaten abartıldığı gibi bir borca mı sahip?
Genel Devlet Borcu
Kaynak: Maliye Bakanlığı
Evet, yukarıdaki tabloya şöyle bir göz ucuyla baktığımızda gördüğümüz şey Türkiye’nin akranlarına göre çok daha az borçlu olduğu gerçeğidir. OECD ortalaması bizden üç kat Avrupa ise bizden iki kat daha fazla borçludur. Türkiye ekonomisi çooook borçlu diyenler ya bir illüzyon içerisindedirler ya da hesap kitap yapmaktan bi haber durumdadırlar.
Müdahale: Hocam bu devlet borcu biz şirketlerin borcundan bahsediyoruz.
El cevap: Devletten daha büyük bir şirket mi varmış?
Sonuç: Okuyucu ikna olmadı.
O zaman getirelim firma kredilerini açalım soframızı:
Aşağıdaki grafiğe bakın lütfen
Yukarıdaki grafik bize seçilmiş ülkelerdeki firmaların borçlarının ülkelerinin GSYH’sına oranını göstermektedir. Listenin başında %160 ile Çin bulunurken onu %110 ile Gelişen Piyasalar ortalaması izlemektedir. G20 ortalaması %100 e yakın bir seviyede iken Türkiye firmalarının borç bölü GSYH oranlaması %60 seviyesindedir. Elbette bu rakam çok düşük değildir ancak finansal yönetim uzmanları da bilirler ki çok düşük borç kullanımı düşük kaldıraç kullanımı etkisi ile düşük karlılığa yol açabilir. Bu nedenle firmaların bilançoları içerisinde bir miktar borç istenir, hele hele bu borç uygun bir faiz oranıyla elde edilmişse firmalar için kaymaklı kadayıf mahiyetindedir. Özetle Türkiye firmaları borçludur ancak ortalamanın altında ve akranlarının gerisinde borçludur. Türkiye devleti ise akranlarından çok daha az borca sahiptir.
Özetlemek gerekirse:
Tarihsel döngüler bize endekste 200 bin hedefini müjdelemektedir. Bu hedef 2020 ye kadar ulaşılabilecek bir hedef görünümündedir. Hedefin gerçekleşmesi durumunda gelecek 3 yılda borsada %100 ün üzerinde bir getiri söz konusudur. Avrupa’da getirilerin yıllık %2,5 olduğu Amerika’da %3-5 arasında gezindiği mevduatın %10 gibi bir getiri sağladığı göz önüne alınırsa üç yılda %100 lük bir getiri hiç fena bir getiri değildir diyebiliriz.
Son söz: Sözlere değil bilgiye… Korkuya değil cesarete…