Bilim insanları yaşları 50 ve 104 arasında değişen 13.611 Amerikalı yetişkine geçmiş 16 yıl boyunca 1992 ve 2008 yılları arasındaki yaşamları hakkında sorular sordu. Ardından ölüm kayıtlarından ve yakınlarından 2008 ve 2014 yılları arasında ölen insanlara dair veri toplayan bilim insanları elde ettikleri sonuçları karşılaştırdı.
Katılımcılar işsizlik geçmişi, yiyecek erişimi, yaşam tatmini farklı sosyoekonomik faktörleri içeren 57 soruluk bir anketi cevapladı. Ayrıca katılımcıların tıbbi ve biyolojik ölçümleri de bu araştırmaya dahil edildi.
Yapılan çalışma sonucu, birinci sırada yer alan erken ölüm nedeni sigara içmek oldu. Boşanmak ise alkol sorunu, finansal zorluklar, işsizlik, hiç evlenmemiş olmak gibi nedenleri geride bırakarak ikinci sıraya yerleşti. Geçmiş çalışmalar boşanmış insanlarda alkol ve para problemi gibi sorunların yaşanma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermişti.
Çalışma, son yıllarda ortalama yaşam süresindeki artışın nedenlerine ışık tutma amacıyla gerçekleşti ve Proceedings of the National Academy of Sciences’ta yayınlandı.
İngiltere’de bu süre kadınlarda 2019’da dört ay artarak 83.6 yıla çıkarken, erkeklerde üç aylık bir artışla 79.9’a çıktı. Amerika’da ise ortalama yaşam süresi otuz yıldır değişim göstermedi.
Ayrıca çalışmada ölüm oranlarının cinsiyete, beyaz veya beyaz olmayan popülasyona, yüksek eğitim alıp almamaya bağlı olarak değişkenlik gösterdiğine dair küçük kanıtlar bulunuyor.
British Columbia Üniversitesi’nde profesör olan ve aynı zamanda çalışmayı yürütenlerden Eli Puterman, sonuçların yaşam ömrü yaklaşımının sağlık ve ölümlülüğü anlamak için gerekli olduğunu gösterdiğini söyledi.
Puterman, insanlara doğrudan işsiz olup olmadıklarını sormak yerine geçmiş 16 yıldaki işsizlik geçmişlerini incelediklerini, böylece insan hayatına tek boyutlu bakmayarak, bazı şeyleri gözden kaçırma olasılığını azalttıklarını söyledi.
Puterman “Sigara içmek, 40 yıldır en önemli ölüm nedenlerinden biri olarak anlaşılıyordu ama artık öyle değil. Ancak negatif etkiler gibi anahtar faktörleri belirleyerek bunlarla müdahalelerde hedefleme yapmamız gerektiğini görebiliyoruz. Bunları değiştirerek, ölüm oranlarını etkileyebilir miyiz? Benzer şekilde işsizlik ve bunların getirdiği finansal zorluklara müdahale ederek ölüm riskini düşürebilir miyiz?” dedi.
Geçmiş araştırmalar büyük oranlarda alkol tüketen insanlarda boşanma riskinin daha yüksek olduğunu göstermişti.
Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü’nden Fartein Torvik 2013’te alkolizmle ilgili yaptığı çalışmada “Ortalama olarak boşanmış insanlar, evli insanlardan daha fazla içki içiyor” sonucunun çıktığını söyledi.
Sonuçların bir dereceye kadar boşanma sonrası içki tüketimindeki artışa bağlı olduğunu söyleyen Torvik, “Ancak çok fazla içki içen insanlarda boşanma riski daha yüksek. Bu nedenle alkol sorunu, evliliğin kalitesini büyük oranda etkiliyor” dedi.
2018’de yapılan başka bir anket ise boşanmalardaki en büyük nedenin parasal kaygılar olduğunu gösterdi. İki bin İngiliz yetişkinden oluşan ankette üç evlilikten birindeki sorunların en büyük nedenin para olduğu ortaya çıktı. Her beş kişiden biri de tartışmalarının çoğunlukla parayla ilgili olduğunu belirtti ve partnerlerini fazla para harcamakla ya da bütçeyi düzgün yönetmemekle suçladı.