Boşnaklar arasındaki bölünmeyi Türkiye çözdü

Son yıllarda dini kurumlar arasında yaşanan ve topluma da yansıyan ''bölünme'', Türkiye'nin geçen hafta Ankara'da tarafları bir araya getirmesiyle sona erdi.

Osmanlı'nın 1878 Berlin Kongresi'yle Bosna-Hersek'i Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na bırakmak zorunda kaldığı dönemde, elinde tutmayı başardığı, ancak Balkan Savaşı ile Sırbistan ve Karadağ'a bırakılan Müslüman Boşnak nüfusun yoğun yaşadığı Sancak bölgesinde, son yıllarda dini kurumlar arasında yaşanan ve toplumu derinden etkileyen sorun, AA tarafından 8 Ağustos'ta ''Osmanlı emaneti Sancak'ta tehlikeli bölünme'' başlığıyla kapsamlı bir haber olarak verildi.

Sancak'ta özellikle ''dini kurumlar'' arasında yaşanan ve aileleri dahi parçalama sürecine götüren bu soruna Türkiye el attı. Alınan bilgiye göre, geçen hafta Sırbistan'ın Boşnak asıllı Devlet Bakanı Süleyman Uglyanin, Çalışma ve Sosyal Politika Bakanı Rasim Lyayiç ile Bosna-Hersek Reis-ül Uleması Dr. Mustafa Ceriç ve Sancak Müftüsü Muamer Zukorliç, Türkiye'ye giderek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'le görüşmeler yaptı.

Reklam
Reklam

Bu görüşmelere Sancak'tan katılan yetkililer, Türkiye'nin önerilerini dikkate aldıklarını, yaşanan bölünmeye Ankara'daki toplantıların ardından ''son noktanın'' konulduğunu ifade ettiler.

-Görüşmelere katılan liderlerin açıklamaları-

Sırbistan'ın Boşnak asıllı Devlet Bakanı ve Sırbistan'daki Boşnakları temsil eden Demokrat Hareket Partisi (SDA) lideri Süleyman Uglyanin, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen hafta Ankara'da yapılan toplantıya kendisinin de katıldığını ve o toplantının Sancak'taki Boşnaklar için çok önemli olduğunu vurguladı.

Bu toplantının sonucu olarak Sancak'taki Müslümanlar arasında ''dini bölünme'' sorununun Türkiye'nin çabalarıyla çözüldüğünü ifade eden Uglyanin, ''Yine bu toplantı sayesinde Sırbistan'da yaşayan Boşnaklar birlik elde etti'' dedi.

Uglyanin, toplantıya Sancak'tan katılan tarafların Sırbistan'ın ''egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı göstereceklerini beyan ettiklerine'' işaret ederek, sorunun çözümü konusunda büyük çaba harcayan Türkiye'nin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e özellikle teşekkür ettiğini açıkladı.

Reklam
Reklam

Sancak'taki tarafların uzlaşmasının, dini kurumların bir araya getirilmesinin yanı sıra Boşnaklar arasında genel birlik kurmak için de bir başlangıç ​​olduğunu belirten Uglyanin, ''Toplantıda kazanan veya kaybeden olmadı. Aslında tüm Boşnaklar zafer kazandı'' dedi.

Uglyanin, Sancak'ta ''dini kurumlar arasında yaşanan sorunun çözümüne'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yanı sıra Bosna-Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç ile Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç'in de destek verdiğini sözlerine ekledi.

Sırbistan Sosyal Politika ve Çalışma Bakanı Rasim Lyayiç de yaptığı açıklamada, katıldığı Ankara'daki toplantıdan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, varılan uzlaşmanın öğretici ve yararlı olduğunu söyledi.

Ankara'daki anlaşmayla artık ''din ve siyasetin'' birbirinden ayrılacağını, tek bir İslam Birliği (Diyanet İşleri Başkanlığı) olacağını vurgulayan Lyayiç, ''Bundan böyle Sancak'ın gerçek sorunu olan ekonomi gündeme gelecek. Böylece Sancak'ın ekonomik kalkınması sağlanacak'' diye konuştu.

Reklam
Reklam

-Sancak Müftüsü Zukorliç'in görüşleri-

Sırbistan'taki bölünmenin bir tarafı olan, Sırbistan'a karşı sık sık ''Sancak'ın özerkliği''ni isteyen açıklamalarıyla gündeme gelen, Sancak ve Bosna-Hersek'te özellikle genç nüfusun büyük sempati duyduğu Sancak Müftüsü Muamer Zukorliç de Ankara'daki toplantıdan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Zukorliç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın merhum annesi Tenzile Erdoğan'ın cenaze törenine katıldığını, daha sonra da Başbakan Erdoğan'la Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi'nde ve evinde bir araya geldiğini kaydetti.

Cenaze töreninde Başbakan Erdoğan'la halk arasında kurulan ''gönül bağından'' çok etkilendiğini vurgulayan Zukorliç, böyle bir lidere kendisini ''teslim ettiğini'' ve onun önerilerini yerine getirmeye karar verdiğini söyledi.

Zukorliç, İstanbul'da Başbakan Erdoğan'ın annesinin vefatına rağmen Sancak sorunuyla yakından ilgilendiğine tanık olduğunu ifade ederek, ''Başbakan Erdoğan, annesini son yolculuğuna uğurladıktan sadece 2 gün sonra Sancak konusuyla ilgilendi. Annesinden ne kadar zor ayrıldığını gördüm ve hala taziye mesajlarını alırken bir taraftan da Sancak meselesiyle ilgilenmesi bende çok duygusal bir etki oluşturdu. Bu durum beni Sancak sorununun çözülmesine bir şekilde bağladı ve bende bir yükümlülük oluşturdu'' dedi.

Reklam
Reklam

Bu etki altında Sancak sorununun çözümü için gittiği Ankara'da, diğer tarafların da katıldığı toplantıda hazır bulunduğunu anlatan Zukorliç, şöyle konuştu:

''Türk hükümetinin ve Diyanet İşleri Başkanlığının uluslararası alanda önemli bir faktör olduğunu zaten biliyordum. Sancak meselesine de yakından ilgi gösterilmesinden büyük bir memnuniyet duydum. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, Sancak'taki sorunun çözülmesi konusundaki çabalarına da hayran kaldığımı söylemek istiyorum.''

Sırbistan'daki durumun hassasiyetinin farkında olduğunun altını çizen Zukorliç, ''Toplantıda, güvenimi tamamen Türk yetkililerine teslim ederek, Türkiye'nin ve Bosna-Hersek Reis-ül Uleması'nın anlaştığı her sonucu kabul edeceğimi söyledim. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye için bir nimettir. Onlar aslında sadece Türkiye için değil, Kazakistan'dan Slovenya'ya kadar yaşayan tüm Müslümanlar için bir nimettir'' dedi.

Muamer Zukorliç, Sancak'taki sorunların farkında olduğuna, ancak İslam Birliği'nin sorununun, tüm problemlerin ''anası'' olduğuna işaret ederek, bu problemin çözülmesiyle diğer sorunların da kendiliğinden sona ereceğine inandığını vurguladı.

Reklam
Reklam

Toplantıda alınan kararların yürürlüğe girmesi için çaba harcayacaklarını ifade eden Zukorliç, ''Uygulayamayacağımız konuları toplantıda kabul etmekten kaçınırdık. Ancak kabul ettiğimiz konuları da itirazsız bir şekilde uygulamaya sokacağız'' dedi.

Toplantıda alınan kararların yazıldığı belgenin son halini alarak imzalanacağını ve Belgrad'daki hükümete sunulacağını belirten Zukorliç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu anlaşma Ankara'nın tarihi bir girişimdir. Ankara'nın kültürel ve tarihi bağlarının olduğu Balkanlar'a ilgisi beni mutlu ediyor. Bu anlaşma, Türkiye, Bosna-Hersek ve Sancak'taki Müslümanların temsilcilerinin birlikteliğinin göstergesidir. Bu anlaşmadan beklentilerim çok.''

-Sancak'taki sorun-

Eski Yugoslavya'nın kuzeydoğusunda, bir bölümü Sırbistan'da, diğer bölümü Karadağ'da yer alan Sancak bölgesinin nüfusunun çoğunluğu Müslüman Boşnaklardan oluşuyor. Yaklaşık 8687 kilometrekare alana sahip 350 bin nüfuslu bölgede, Müslüman nüfus yüzde 70 gibi bir çoğunluğu temsil ediyor. Karadağ'ın 2007 yılında bağımsızlığını ilan etmesiyle Sancak'ın toprakları bölündü. Yeni Pazar (Novi Pazar), Tutin, Priyepolye, Nova Varoş ve Priboy kentleri Sırbistan'ın sınırları içinde, Akova (Bijelo Polje), Berane, Plav, Gusinye ve Taşlıca (Pljevlja) kentleri ise Karadağ'ın sınırları içinde kaldı. Sancak'ın en büyük kenti, Osmanlı döneminden bu yana bölgenin merkezi konumundaki "Yeni Pazar" olarak biliniyor.

Reklam
Reklam

Eski Yugoslavya döneminde, özellikle yatırımlardan mahrum bırakılan ve bu ülkenin en geri kalmış bölgesi konumuna sokulan Sancak'ın Sırbistan'da kalan bölgeleri, hala geri kalmışlık ve işsizlik gibi sorunların pençesi altında ayakta kalma mücadelesi veriyor.

-Dini liderler arasında bölünme-

Osmanlı'nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Sancak'taki Müslümanlar, dini otorite olarak İstanbul'u tanıyordu. Türkiye ile yaşanan uzun ayrılıklar, bu bölgede yaşayan Müslümanları da bir bakıma yalnız bıraktı. Eski Yugoslavya döneminde ise Belgrad'da da müftülük olmasına rağmen, Sancak'taki Müslümanlar dini merkez olarak Saraybosna'yı kabul etti.

Belgrad'daki müftülük, Sırbistan'da Sancak bölgesi dışında yaşayan Roman, Arnavut ve Boşnaklara yönelik hizmet veriyordu. Eski Yugoslavya'nın dağılmasıyla birlikte Sırbistan ve Karadağ'da kalan Sancak'taki Müslümanlar, adeta kendilerini bir boşlukta hissetti; bunun üzerine Sancak'taki din alimleri Tutin Başimamı Adem Zilkiç önderliğinde 1993 yılında bir araya gelerek "Sancak İslam Birliği Meşihatı"nı kurdu. Zilkiç'in önerisi üzerine Cezayir'de İlahiyat Fakültesi'nden mezun olan 23 yaşındaki Muamer Zukorliç, Sancak Meşihat Başkanı ve Sancak Müftüsü olarak seçildi.

Reklam
Reklam

Meşihat'ın oluşmasının ardından Sancak'ta dini hayat yeniden canlanmaya başladı, bu da Sırp yönetiminin tepkisiyle karşılaştı. Belgrad tarafından tanınmayan Sancak Meşihatı, İkinci Dünya Savaşı sırasında kapatılan Gazi İsabey Medresesi'ni yeniden açtı, çeşitli sağlık ve dini eğitim kurumlarını hayata geçirdi.

Sancak'ta 1996 yılında yapılan yerel seçimlerde bazı dini görevlilerin çeşitli partilerden aday olarak gösterilmesiyle anlaşmazlıklar baş göstermeye başladı ve 2007 yılında bu anlaşmazlıklar bölünmeyle sonuçlandı.

Sancak'ta 27 Mart 2007 tarihinde "Sırbistan İslam Cemaati" (IZUS) adıyla yeni bir oluşuma gidildi. Bu oluşuma öncülük eden Muamer Zukorliç'e tepki gösteren din adamları ise 3 Ekim 2007'de "Sırbistan İslam Birliği" (IZS) altında birleşti. Sırbistan İslam Birliği'nin başına Adem Zilkiç atanırken, Sancak Müftülüğüne ise Hasib Sulyeviç seçildi.

Bu tarihe kadar Tutin kentinde başimam olarak görev yapan Adem Zilkiç, İslam Birliği'nin anayasasına göre Başmüftülük görevini Belgrad'dan devraldı. Zilkiç ve taraftarları, Muamer Zukorliç'e de görevini bırakma çağrısında bulundu. Zukorliç'in Sırbistan İslam Birliği'nin kendisine yönelik "istifa" talebini reddetmesiyle birlikte Sancak'taki İslam kurumları arasında "derin bölünme" ve "silahlı çatışmaya" varan kavgalar yaşanmaya başladı. Zukorliç, aynı zamanda akrabası olan Adem Zilkiç'i ve Demokratik Eylem Partisi (SDA) Başkanı Süleyman Uglyanin'i "İslam Cemaati'ni bölmek" ile itham etmeye başladı. Zilkiç taraftarları ise Zukorliç'i "aşırılık" ve "bölgedeki Boşnak halkın geleceğini tehlikeye atmak" ile suçladı.

Reklam
Reklam

Sancak'taki Müslümanlar arasında bu bölünme derinleşirken, Sırbistan devleti iki cemaatin de resmiyetini kabul ettiğini ve sorunun Müslümanların kendi iç meselesi olduğunu açıkladı.

Sancak'taki dini kurumlar arasında bölünmenin ardından, camilerde kontrolü ele geçirmek amacıyla kıyasıya mücadele başladı. Bu mücadele silahlı çatışmaya, toplum arasında bölünmeye yol açtı.

Sancak'ta Müslüman Boşnaklar arasında yaşanan bu sıkıntı, camileri, ardından mahalleleri, sokakları, en son olarak da aileleri bile bölmeye yetti. Dini ve siyasi liderler arasında yaşanan sorunlardan dolayı, bölgeye gelecek yatırımlar sürekli gecikti. Aileler arasında başlayan ''Zukorliç'' ve ''Zilkiç'' taraftarlığı sevinçte ve hüzünde bile bölünmeye yol açtı. Çünkü düğünler ve cenazelerde bile bu bölünmüşlük gün yüzüne çıkıyordu. Bazen cenazeler, ''hangi müftünün imamının namazı kıldıracağı'' yönünde aileler arasındaki tartışmadan dolayı ortada kalıyordu.

Bölge halkı ise bu sorunun artık çözülmesi gerektiğini ve yaşanan gerginliklerden, kavgalardan büyük zarar gördüklerini ifade ederek, her iki tarafın da Türkiye'yi ''ağabeyi'' olarak gördüğünü, bu nedenle bu sorunu sadece Türkiye'nin çözebileceğini dile getiriyordu.

AA