Tayland'ın en önemli kültür şehirlerinden biri olan Chiang Mai kendi içinde bulundurduğu ilginç kabilelerle de ünlü. Ama bu kabileler arasında, Myanmar'da meydana gelen siyasi karışıklıklar sebebiyle Tayland'ın kuzeyindeki dağlık bölgeye göç eden Padaunglar ya da Karen Kadınları kabilesi en ünlü ve bilinen kabile.
Padaung, uzun boyun anlamına geliyor
Zürafa kadınlar olarak da bilinen bu kadınların enteresan bir hikayesi var. Bu kabilenin kadınlarına daha 5-6 yaşlarında küçük bir kız çocuğuyken bu boyunluklar takılmaya başlanıyor. Hayatları boyunca da takmaya devam ediyorlar.
Artan halkalar, vücudu geriye bastırıyor
Boyna geçirilmeden önce merhemle yumuşatılıyor. Yaş arttıkça halkalar değişiyor ve onlar da artıyor. Omuzları aşağı çekerek vücudun şeklini bozan halkalar boyunda da uzunlamasına bir bozukluk oluşturuyor.
Sebebi daha çirkin gözükmeleri gerekliliği
Karen kadınlarının bu halkaları boyunlarına takmasının sebeplerinden birisi köle ticareti yapılırken çirkin görünmeleri. Diğeri ise yaşadıkları yerdeki kaplanların ısırıklarından korunmak. Fakat bunların yanında farklı rivayetler de var.
Dişi ejderhaya benzemek için 23 halka
Bir diğer söylenti de Padaung kadınlarının atalarına benzeme geleneği. Dişi bir ejderha olan atalarına benzemek için boyunlarını uzatmaları gerekiyor. Bu halkalar, savaşçı ve özgür ruhlu Karen kavminin gurur simgesi haline gelmişler. Ve daha korkunç kısmı, sadece boyunlarına değil, kol, bacak ve hatta kulak memesinde dahi kullanılması.
Bir Padaung kadını hayatı boyuna ortalama 23 halka takıyor. Toplam 10-12 kilo oldukları için vücutlarından ayırmak da oldukça zor.
Dünyanın en uzun boynu 40 cm
Bu geleneğin en kötü yanı, bu halkaların çıkarıldığında kadınların ölümüne sebep olması. Dünyanın en uzun boynu yaklaşık 40 cm, bu ağırlık bir süre sonra kadınlara acı vermemeye başlıyor. Bedenleriyle birleşen bu halkalar çıkarıldığında ömürlerini kısaltcak birer pranga gibi oluyor.
Sanki bir eşyaymışcasına sergileniyorlar
Günümüze geldiğimizde ise Padaung kadınlarının turist akınına uğrayan bir duruma geldiği görülüyor. Ne kadar acı çektikleri konuşulmuyor. Ya da neden sadece kadınların bu halkaları taktığı. Sağlık, eğitim, yol, su, barınma, yiyecek sorunu yaşadıkları köylerinde kimse onların yaşamını nasıl idame ettirdiğini merak etmiyor.
Onları görmek için ücret ödeniyor
Uzun boyunlu kadınlar görmek için kurulan köyler var. Turistler bu köylere ücret karşılığında girip, kadınların yaptığı hediyelik eşyalardan satın alıyorlar. Günlük kazançları Türk lirasıyla 9 liraya denk düşüyor. En kötü kısmı da, bu kadınların köyden dışarı dahi çıkamadıkları gerçeği.
Onlar için hayat bir hapishane
Turizmciler, bu gelenekleri satın alınacak bir eşya haline getiriyorlar. Bu güzel kadınların yaşadıkları hayat bir hayvanat bahçesi veya bir hapishaneye benziyor. Onları ziyaret etmek, onlara para kazandırsa da kimse ne şartlarda yaşadıklarını sorgulamıyor.
Gelenekler, her zaman kadınların boynunda bir yular gibi, onları birer eşyaymış gibi yaşatıyor.