Farklı lezzetiyle soğuk ve uzun kış gecelerini ısıtan boza, vitamin deposu özelliği de taşıyor.
Genel olarak kış döneminde tüketilen boza, darı irmiği, şeker ve sudan yapılır. Mayalı ve gıda bakterilerinin yaşadığı bir içecek olduğundan dolayı muhafaza koşulları önemlidir. Şişelenmesi esnasında fermantasyonu süren bozanın çok hızlı olarak tüketilmesi gerekir.
Mayalanma anı esas tadın ortaya çıktığı andır. Ülkemizde genel olarak darıdan yapılan boza arpa, mısır, buğday kullanılarak da yapılmaktadır.
İlk olarak Orta Asya Türkleri tarafından 900 yıllarında yapılmaya başlanmış. Değişik yerlerde farklı lezzet ve kıvamlarda tanınan bu içecek, ülkemizde ise 1870'lerde Hacı Sadık Bey'in farklı formülüyle bugünkü lezzetine kavuşmuş.
O yıllarda İstanbul'da 200 civarındaki Ermeni boza ustası varken, Hacı Sadık Bey'in saray ve çevresindeki sokaklarda sattığı özgün bozası her akşam beklenir olmuş. İlgi bu kadar fazla olunca da Hacı Sadık Bey, 1876 yılında İstanbul'un Vefa semtinde "Vefa Bozacısı"nı kurmuş. Boza denilince ilk akla gelen adres hala burası.
Boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleriyle Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya, Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin’e; İran ve Afganistan’a, Kafkaslar’dan kuzeye, Volga havzasına doğru geniş bir coğrafyaya yayılır.
- Bünyesinde A ve B vitaminlerinin dört türü ile C ve E vitaminleri de bulunuyor.
- Mayalanması sırasında ürettiği laktik asit ise ender gıda maddelerinde bulunuyor ve bu değerli asit türünün hazmı kolaylaştırıcı etkisi var.
- Süt yapıcı özelliği nedeniyle hamile bayanlara ve vitamin kaynağı olarak sporculara tavsiye ediliyor.
- İçinde ilk başta yüzde 20 şeker olsa da daha sonra yüzde 8'lere kadar düşüyor. İçindeki yağ oranı da sıfır.
- Bağırsak florasını düzenler.
- İçindeki aktif mayalarla probiyotik özelliği vardır.
- Zengin karbonhidrat, protein ve B vitamini içeriği nedeniyle enerji ihtiyacı fazla olan kişiler, gebeler, sporcular ve kilo almak isteyen kişilerin kullanımı için uygundur.
- Karbonhidrat ve proteinin yanı sıra birçok besin öğesini içerdiğinden besleyici özelliği nedeniyle “sıvı ekmek” olarak anılır.
- Zihin açıcı ve sinirleri dinlendirici etkisi vardır.
- Öksürük tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir.
Malzemeler:
* 3 bardak bulgur
* 2 kahve fincanı pirinç
* 3 bardak toz şeker
* 1 bardak eski boza ya da kibrit kutusu büyüklüğünde maya.
Bulgur akşamdan bol su ile ıslatılır. Ertesi gün bulgur ve pirinç iyice ezilinceye kadar pişirilir. Mikserle çırpılır ve ince süzgeçten geçirilir. Bu karışım hafif ateşe konulur. İçine şeker katılır ve eriyinceye kadar karıştırılır. Sonra ateşten alınır. Bir yerde ılınmaya bırakılır. Arada bir karıştırılır.
Ilındıktan sonra içine eski boza ya da ılık suyla ezilmiş maya katılır. İyice karıştırılır. Bu karışımın ağzı kapatılarak, 20-25 derecelik bir yerde, ara sıra karıştırılarak 2-3 gün bekletilir. İçinde göz göz hale gelmiş kabarcıklar görülürse olmuş demektir. Serin bir yere alınır. Soğuk servis yapılır. İsteğe bağlı olarak üzerine sarı leblebi ve tarçın ilave edilir.
- Bozanın bir müddet bekledikten sonra üzerinde kabarcıklar oluşmaya başlaması ekşimiş olduğu manasına gelir.
- Uygun koşullarda muhafaza edilirse bozanın içilebilecek kıvamını koruduğu süre 6 veya 7 gündür.