Mark Rogowski, nam-ı diğer Gator; 1980'lerin en ünlü kaykaycılarından biriydi... O kadar ünlüydü ki, Tom Petty'nin efsane şarkısı Free Fallin'in klibinde bile oynamıştı.
1990 yılı Mark Rogowski için değişimlerin başlangıcı oldu. Önce ona sponsor olan şirket battı, sonra kendisini çok katı kurallara sahip Evangelist Kilisesi'nin çatısı altında buldu. Ne yazık ki Evangelist Kilisesi'ne katılması, kaykaycının çok aşık olduğu sevgilisi Brandi McClain ile ayrılmalarına yol yaptı... Bu da, -belli ki, kaykaycının ruh sağlığında yıkım yarattı.
1991'de eski sevgilisi McClain'in en yakın arkadaşı Jessica Bergsten ile buluştu kaykaycı. Şehri gezdirdi, evine davet etti. Evinde Bergsten'e tecavüze kalkışan kaykaycı, direnen kadını beyzbol sopası ve direksiyon kilidi ile döverek öldürdü. Öldürdükten sonra da tecavüz etti.
Jessica Bergsten'in vücudu aramaların 2. haftasında Shell Canyon Çölü'nde, Mark Rogowski'ye ait bir kaykay çantasının içinde bulundu.
90'ların başında Dünya Ortasiklet KickBox Şampiyonu, Avustralyalı Boksör Evangelos Goussis'ten başkası değildi. Ancak kendisinin zaten hapishane ile bir mazisi vardı, 2004 yılında maziyi hatırladı...
1989'da uyuşturucu kaçakçılığı ve cinayete teşebbüs suçlamaları ile hapse atılan Goussis, suçlamaların düşmesi ile özgürlüğüne kavuşmuş ve dünya şampiyonluğuna kadar uzanmıştı. Ancak Avustralya mafyasıyla olan ilişkisi başarılı spor kariyerine rağmen sonlanmadı.
90'ların en büyük kriket oyuncusuydu Warrington Phillip. Saint Kitts ve Nevis takımları için sopa sallamış, defalarca 'Dünyada Yılın En İyi Kriket Oyuncusu' seçilmişti.
Ama evlilik nelere kadir...
Listemize sinirleri çok bozuk bir boksör daha konuk oluyor: James Butler...
2001 yılına kadar 20 galibiyet ve yalnızca 4 yenilgilik kariyeri ile defalarca dünya şampiyonu olan James Butler, o yıl Richard Grant ile maça çıktı. Grant'in galibiyeti ile sonuçlanan müsabaka sonrası Butler sinirlerine hakim olamadı ve eldivensiz şekilde Richard Grant'e yumruk attı. Richard Grant beyin travması geçirdi, dişleri döküldü; sağlığına kavuşması 9 ay sürdü. James Butler ise spordan men edilmekle kalmadı, cinayete teşebbüsten 4 aylığına hapse girdi.
Butler'ın asıl büyük suçu ise spordan men edilmiş olduğu 2004 yılında gerçekleşti. Sevgilisinden ayrılmıştı, evsizdi ve ESPN Televizyonu'nda boks yorumculuğu yapan Sam Kellerman'ın evinde misafir kalıyordu. Sam Kellerman bir gün Butler'a artık kendisine bir ev bulmasını söyledi, tartışma büyüdü. Butler Sam Kellerman'i öldürdü, bir de üstüne evi yaktı.
70'li yılların en göz önünde NBA oyuncularından biriydi Tom Payne. Kentucky Üniversitesi'nde başlayan basketbol kariyeri, 1971-72 sezonunda Atlanta Hawks tarafından seçilmesiyle ilerlemişti. Göz önündeki oyunculardan biri olmasının sebebiyse kariyeri değil, kariyerini nasıl bitirdiği oldu.
Tom Payne Atlanta Hawks'ta bir sezon geçirdikten sonra, yaz kampında tutuklandı. Beş kişiye tecavüz etmekle suçlanıyordu. Suçlamalar kesinleştikten sonra 5 yıl boyunca hapishanede yattı. Hapishaneden çıkışı ile yeniden girişi arasında da çok zaman geçmedi; üniversite yıllarında tecavüz ettiği kadınlar peşini bırakmamıştı basketbolcunun. 5 yıl daha yattı.
Basketbolu bıraktı, boksa başladı. 1986 yılında yeniden hapse girdi.
Nedenini tahmin etmişsinizdir...
Rae Carruth, elini kirletmeyen canilerden...
Colorado Üniversitesi'ndeki başarılı Amerikan Futbolu performansının hemen ardından ilk turda Carolina Panthers tarafından seçildi. 1997'de başlaması gereken profesyonel futbol kariyeri, sezon başı hazırlık kampında geçirdiği şanssız sakatlık yüzünden bir yıl geç başladı. 1999 ise Rae Carruth için harika bir yıldı; kötü bitti.
Rae Carruth'un sevgilisi Cherica Adams hamile kalmıştı. Carruth kürtaj istiyordu, Adams ise yanaşmıyordu. Bu anlaşmazlığı bir kiralik katil tutmakla çözmeye çalıştı genç futbolcu. Sevgilisini arabayla boş bir araziye götürdü, tuttuğu kiralik katil Van Brett Watkins orada bekliyordu. Watkins, Adams'ı futbolcunun gözleri önünde vurarak öldürdü.
1988-1997 yılları arasında tüm dünyanın Amerikan Futbolu'nu takip ettiği NFL'in en başarılı takımlarında; New England Patriots ve Indianapolis Colts'ta forma giydi Eric Napolski... Oldukça başarılı bir defans oyuncusuydu, oldukça sağlam para kazanıyordu. 'Oldukça sağlam para kazanmak' kısmını aklınızda bulundurun, çünkü hikayenin gerisi tamamen parasal...
90'ların başlarında Eric Napolski, işadamı Bill McLaughlin'in sevgilisi Nanette Johnston ile flörtleşmeye başladı. **Bill McLaughlin 1994 yılında öldürüldü
*, cinayet öyle profesyonelce işlenmişti ki, polis 3 yıl boyunca katili yakalayamadı.*
1997 yılında ilk şüpheli tutuklandı: Eric Napolski! 12 yıl süren dava şöyle sonuçlandı; Eric Napolski, flörtü Nanette Johnston Bill McLaughlin'in oldukça yüklü sigorta tazminatına konabilsin diye işadamını öldürmüştü.
Mike Tyson. New York'lu kötü adam, velhasıl dünyanın en iyi boksörlerinden biri.
Mike Tyson'ın kadın düşmanlığı ve dengesizliği, ilk olarak 1988 yılında bir televizyon programında ortaya çıktı. O dönemki eşi, aktris Robin Givens Tyson'ın bazen onu dövdüğünü, bazen de sözlü şiddete başvurduğunu itiraf etti.
1991 yılında Mike Tyson'ın en büyük vukuatı yaşandı. Desiree Washington, Indiana eyaletinde o yılın güzellik kraliçesiydi. Mike Tyson, 18 yaşındaki Desiree Washington'a tecavüz etti! Tutuklandı, 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İyi halden 1994'te salıverildi.
Eric Napolski'nin bu akılları kimden aldığı belli oluyor: Indianapolis Colts'ın 12 sezon boyunca kaptanlığını yapan, 12 yılda yalnızca 18 maç kaçıran ve performansı ile gençlere örnek gösterilen Marvin Harrison...
Marvin Harrison, çok başarılı Amerikan Futbolu kariyerinin yanı sıra Philadelphia eyaletinde kendine resmen bir suç örgütü kurdu, özetle Kingpin gibi takıldı. Bar sahibiydi, uyuşturucu kaçırmayla da adı anılıyordu.
Şu ana kadar çok sayıda mafyatik insan, Marvin Harrison adına kayıtlı silahlarla öldürüldü. Marvin Harrison nasıl oluyorsa her defasında suçlamalardan beraat etti.
Hiç hapse girmedi!