"Bu bütçe, teslimiyet bütçesi"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ekonominin her an kırılma yaşayabileceğini söyleyerek, hükümetin bütün bu olumsuz görüşlere rağmen ekonominin iyi yolda gittiğini söylediğini ifade etti. Hükümetin IMF'ye giderek, "Lütfen bizi bırakmayın, bize destek verin. Sizinle 3 yıl daha beraber olmaya hazırız.

Bunun için gönüllüyüz" dediğini kaydeden Baykal, "Faizlerde düşme var; ama reel faizde düşme yok. Büyümedeki artış oturmuş değil, güven vermiyor. Türkiye bugün 160 milyar dolar dış borçla dünyada en çok borçlu ilk 10 ülkeden birisidir. Toplam net kamu borcu GSMH'nin yüzde 80'nine dayanmıştır" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

TBMM Genel Kurulu'nda 2005 yılı bütçe müzakerelerinin son görüşmeleri yapılıyor. Bütçenin geneli üzerinde söz alan CHP lideri Baykal, hükümeti eleştirdi. Hükümetin IMF'ye giderek, "Lütfen bizi bırakmayın, bize destek verin. Sizinle 3 yıl daha beraber olmaya hazırız. Bunun için gönüllüyüz" dediğini kaydeden CHP lideri, "Niye demiştir? Ekonomi iyi olsa vur kelepçeyi elime der miydi? Piyasalar 'aman sakın IMF'den kopma' demiştir. AKP 3 yıllık bir IMF programına girmiştir. Bu başarıyı mı gösteriyor? Makroekonomik dengelerin oturduğunu mu gösteriyor? İşin gerçeğini görelim. İşin gerçeğinde Türkiye kendi ayakları üzerinde durabilecek döneme gelmemiştir. 6,5'luk faiz dışı fazlaya devam diyoruz, 5 yıl boyunca 6,5 faiz dışı fazla veren dünyada bir ülke yok. Enflasyon yüzde 8 olacak diyoruz. Ankara Belediyesi üçte bir fiyatları arttırdı. Dolar düşüyor, belediye fiyatları artırdı. Ankara Belediyesi'nin top dağıtımının gösterişli açılış toplantılarının bedelini Ankara'nın memuru esnafı öğrencisi mi ödeyecek? Seçim öncesi dağıtılan nohut fasulye beledllerini Ankaralı mı karşılayacak? Niye o zaman bunu söylemiyordunuz? Şimdi ek bir haksızlık yapılıyor" dedi.

Reklam
Reklam

"TESLİMİYET BÜTÇESİ" "Bütçeye ilgiyle, merakla bakmak için fazla neden kalmadı, bir otomatik uygulama metni haline gelmiştir. Bütçeye yönelik tartışmalar önemini kaybetti. Bu noktada bütçenin bir yeni anlayışla değerlendirilmesi gerekir. Çünkü Türkiye'de her şey otomatiğe bağlanmış. Bütçeyi bir durum değerlendirilmesi için bir fırsat olarak görmek ve kullanmak ihtiyacı var. Türkiye'nin ekonomik durumu ile ilgili bir genel değerlendirmenin bu vesileyle yapılmasında yarar görüyoruz" diyen Baykal, "Önümüze getirilen rakamlar bir teslimiyet duygusu içinde değerlendiriliyor. Bir rutin işlem, sıradan bir bürokratik faaliyet halinde bu yürüyor. Türkiye'de ekonominin gidişatı neyi ortaya koyuyor? Türkiye 1999 yılından beri bir IMF programını yürütmeye çalışıyor. AK Parti Hükümeti 3. bütçesini Meclise sunuyor. Bu bütçenin gerisinde iki bütçe vardır, ikisi de IMF ilişkileri çerçevesinde şekillenmiş bütçelerdir. Dünyada IMF ile 20 anlaşma yapmış bir ülkeyi bilmiyorum. Türkiye şimdi IMF ile 20. anlaşmayı yapmaya hazırlanıyor. Ekonomiyi ölçerken kullanacağımız kriterleri doğru saptamamız gerekiyor. Türkiye'de sevinmemize yol açacak gelişmeler var. Enflasyon iniyor, buna bağlı olarak faizler de iniyor" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

"EKONOMİ, ENFLASYONUN DÜŞÜŞÜYLE ÖLÇÜLMEZ" "AK Parti iktidarı görevi devralmadan önce 2002'de enflasyon yüzde 86'dan yüzde 36'ya düşmüştü. Bu trend devam ediyor" ifadelerine yer veren Baykal, 2003 ve 2004'te enflasyonda düşmenin öngörüldüğü hatırlatarak, "Ama bir ekonomiyi sadece bununla ölçmek kadar yanlış bir şey olamaz. Faizlerdeki düşme de enflasyondaki inişin doğal sonucudur. Büyüme ile ilgili olarak kendisini gösteren gelişme, 3 yıldır büyüme oranları artıyor. Bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Buna karşın bir gaz, bir fren. İstikrarlı bir büyüme tablosunu ekonomimiz yakalayamadı. Yüksek büyüme hızları, birden düşen rakamlar. Bu güven vermiyor. Faizlerde düşme var; ama reel faizde düşme yok. Büyümedeki artış oturmuş değil, güven vermiyor. Türkiye'de ekonominin bakılacak pek çok yönü var. Borç tablosu nedir, önce bunun aydınlatılması gerekiyor" dedi. "Dış ticaret nasıl gelişiyor?" diye soran Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'de dış ödemeler dengesi ile ilgili cari işlemler açığı manzarası ne? Tarihi olarak daima Türkiye'de bir döviz problemi yaşandı. İçinde bulunduğumuz dönemde bu konuda kaygı yok deniyor. Yatırımlar ne durumda. Türkiye yatırım yapılıyor mu? İşsizlik tablosu nedir? Vergiler artıyor mu azalıyor mu? Türkiye bugün 160 milyar dolar dış borçla dünyada en çok borçlu ilk 10 ülkeden birisidir. Toplam net kamu borcu GSMH'nin yüzde 80'nine dayanmıştır. Kasım 2002'de kamu kesiminin toplam iç borcu 144 katrilyon lira idi, şimdi 235 katrilyon liradır. Geride bıraktığımız AK Parti iktidarı döneminde 91 katrilyon lira ekleme yapılmıştır. 3. yılın sonunda gelmiş geçmiş bütün başbakanların yaptığı toplam iç borç kadar bir iç borcun ortaya çıkması söz konusu olacaktır. 83 yılda yapılan iç borcu Türkiye 3 yılda yapma konumuna gelmiştir. Bu iktidar döneminde 2 yılda her Türk vatandaşına siz bin 250 dolar ek borç yaptınız; ama kişi başına düşen milli geliri bin 250 dolar artırmadınız. Bu borçların vadeleri kısa, faizleri yüksek ve kura bağımlı bir durumda. İç borçlar yüzde 20'si ile dövize endeksli. Kurdaki oynamalar buraya yansır. Bazen yansımalar olumlu olur. Ama bir süre sonra kur politikasının şartları sizi gerçekçi bir kur uygulamaya iterse görürsünüz ki borçlarınız çok daha yüksek düzeydedir. Tablo birden bire ters yüz olabilir."

Reklam
Reklam

"DIŞ TİCARET KIRMIZI ALARM VERİYOR"
Piyasalardaki kullanılabilir fonların bu borçları ödeme arayışı içinde büyük bölümünün mali sistemin dışına çekildiğinin görüldüğünü, Kasım 2002'de Türkiye'nin 14.1 milyar dolar dış ticaret açığı olduğunu, gelinen noktada dış ticaret açığının 32.5 milyar dolar olduğunu belirten Baykal, "Bunlar sevindirici manzaralar değil. GSMH'nin yüzde 11-12'si düzeyinde dış ticaret açığı veren bir ülke konumuna düşmüş durumdayız. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73'tü 2003'te, bu yıl yüzde 64'e düşmüştür. Yüzde 60'lar alarm verir. O ülkenin dış ticareti çok ciddi bir kırmızı alarm veriyor demektir. Aldığınız cari işlemler açığı 1.5 milyar dolardı, şimdi 14.4 milyar dolara gelmiştir. Cari açık GSMH'nin yüzde 5'ini bulduğu zaman yine kırmızı alarm verir. Açık 15 milyar dolara gelindiğinde yine kırmızı alarm verir. Türkiye'de faiz dışı fazla konusunda son yıllarda sergilenen olağanüstü çaba duruyor bunun altında. Yüzde 6.5 faiz dışı fazla verme çabası sürüyor. Faiz dışı fazla borçların azaltılması için uygulanıyor; ama borçlar azalmıyor. Bunun bir bedeli yatırımları kesmek, kalkınmayı sıkıntıya sokmaktır. Kamu hizmetlerinin çok ciddi bir sıkıntıya düşmesi demektir. Önümüzdeki yıl yüzde 8 enflasyon hedefine sahibiz" dedi.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin bu yüksek faiz dışı fazla politikasının sonucu olarak kamu yatırımlarından vazgeçmiş görüntüsü sergilediğini ifade eden CHP lideri, kamu yatırımlarında Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesinin yaşandığının altını çizdi. Baykal, "Cumhuriyet tarihinin en düşük düzeyini 2004'te yaşadık. Yüzde 47'ye düştü kamu yatırımları. 1970'lerde bunun iki katıyla şimdi yüzde 4 oldu. Nüfus artmış kentler büyümüş altyapı ihtiyacı artmış, eğitim sosyal güvenlik ihtiyacı artmış. Ama yatırım yapamayan bir ülke. 2003 fiyatları ile yani sabit fiyatlarla 1990'ların ikinci yarısında yapılan alt yapı yatırımları 18-19'du, şimdi 10 katrilyonun üzerinde olmuştur. Alt yapıda gerilemeyi yaşamak durumunda kalmışız. Kamu yatırımlarının azalması Türkiye'nin geçmiş yıllardan beri yöneldiği ciddi yatırımları tamamlamayı da sıkıntıya sokuyor. DSİ'nin yatırımlarını tamamlaması 15 yıldı, şimdi 30 yıla çıkıyor. Ne oluyor, devlet sularını hizmete sokamıyor" diye konuştu.

"İŞSİZLİK TEHLİKELİ" Türkiye'deki işsizliğin tehlikeli bir boyutta olduğuna dikkat çeken Baykal, "Bir işsizlik felaketi kendisini gösteriyor" ifadelerini kullandı. Ekonominin her an kırılma yaşayabileceğini söyleyen Baykal, hükümetin bütün bu olumsuz görüşlere rağmen ekonominin iyi yolda gittiğini söyledi. Hükümetin IMF'ye giderek 'Lütfen bizi bırakmayın, bize destek verin. Sizinle 3 yıl daha beraber olmaya hazırız. Bunun için gönüllüyüz' dediğini kaydeden CHP lideri "Niye demiştir? Ekonomi tokalanmamıştır, ekonomi iyi olsa vur kelepçeyi elime der miydi? Piyasalar demiştir ki 'aman sakın IMF'den kopma'. AKP 3 yıllık bir IMF programına girmiştir. Bu başarıyı mı gösteriyor? Makroekonomik dengelerin oturduğunu mu gösteriyor? İşin gerçeğini görelim. İşin gerçeğinde Türkiye kendi ayakları üzerinde durabilecek döneme gelmemiştir. 6,5'luk faiz dışı fazlaya devam diyoruz. 5 yıl boyunca 6,5 faiz dışı fazla veren dünyada bir ülke yok. Enflasyon yüzde 8 olacak diyoruz. Ankara Belediyesi üçte bir fiyatları arttırdı. Dolar düşüyor, belediye fiyatları artırdı. Ankara Belediyesi'nin top dağıtımının gösterişli açılış toplantılarının bedelini Ankara'nın memuru, esnafı öğrencisi mi ödeyecek? Seçim öncesi dağıtılan nohut fasulye bedellerini Ankaralı mı karşılayacak? Niye o zaman bunu söylemiyordunuz? Şimdi ek bir haksızlık yapılıyor." ifadelerini kulandı.

Reklam
Reklam

Kamuda bürokrasi adacıkları oluşturulduğunu, kadrolaşma yaşandığını, özellikle Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı'nda bu kıyım ve çalışanlarına zulüm uygulandığını ifade eden Baykal, "Partizanlık ve kadrolaşma ve devlet olanaklarını ele geçirme çabası çığırından çıkmıştır. Kızılay'a kadar uzanmıştır. Kızılay teşkilatı Türkiye'nin en eski köklü bir kuruluşu olmasına rağmen kadrolaşmanın savaş alanı haline getirilmiştir. TÜBİTAK aynı şekilde, Anadolu Ajansı aynı şekildi. Sayın başbakan da bürokratik oligarşiden şikayet ediyor. Sayın başbakan oligarşi mi kaldı? Bir tane genel müdürü yerinde bırakmadınız. Şimdi kendi tayin ettiklerinizden kendiniz 'bürokratik oligarşi var' diye şikayet ediyorsunuz.

AB VE 17 ARALIK ELEŞTİRİSİ Baykal, Genel Kurulda 2005 yılı bütçesi üzerindeki konuşmasında AB ve 17 Aralık konusuna da değindi. 17 Aralık'ın içyüzünün son bir haftada ortaya çıkmaya başladığını kaydeden CHP lideri, 17 Aralık'ın bir zafer olmadığını, bunun böyle gösterilemeyeceğini belirtti. "17 Aralık'ta alınan kararı, Türkiye'nin Çankaya zirvesinde aldığı kararla değerlendirdiğiniz zaman kabul edilemez olduğunu görürsünüz. Bu karar AB Zirvesi'nde 1999 yılında alınmış olan kararla mukayese edildiği zaman onun gerisinde olduğudur. Orada adaylara eşit muamele yapılacağı söylenmişti. Burada ayrıcalıklı davranılmıştır. Türkiye, Hırvatistan'ın gerisinde kalmıştır" diyen Baykal, Türkiye'nin AB üyeliğini hiç desteklemeyen Alman sosyal demokratların büyük mutluluk duyduğunu söyledi. "Zirve kararının tam üyelik yerine özel statünün yolunu açtığını belirtiyorlar. Bütün bunlar umut ediyorum gerçeği daha doğru değerlendirme fırsatı vermiştir" diye konuştu. Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dışişleri Bakanlığımızın kalıcı kısıtlamalarının kaldırılması için bir nota vermeye hazırlandığı ortaya çıkmıştır. Bu nota AB'ye verilmemiştir. Bu nokta kalıcı kısıtlamalar olmadığını düşünen Türk hükümetine verilmiştir. Bu manzara karşısında 17 Aralık kararının zaafları ortadadır. Bu zaafları biliyoruz. O zaaflar oraya tesadüfen de girmiş değildir. Birileri kullanmak için girmiştir."

Reklam
Reklam

Baykal Kıbrıs konusunda ise Baykal, "Kendimizi aldatmayalım. Türkiye'nin gözünde Kıbrıs Rum kesimi gayri meşrudur. Londra ve Zürih anlaşmalarının çiğnenerek ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Rum yönetimini Türkiye kabul ettiği zaman Kıbrıs Türklerine çok zarar verir. Kıbrıs'ı gözden çıkarmaya kimsenin hakkı yoktur, buna kimse izin vermez, biz de izin vermeyiz. Millet sizi gözden çıkarır, Kıbrıs'ı gözden çıkarmaz. Kıbrıslı Türklere ve şehitlere namus sözümüz vardır." diye konuştu.