'Bu cümleyi git sıkıysa Rize'de söyle'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, "Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık" şeklindeki sözlerini eleştirerek, "Bu cümleyi git sıkıysa Rize’de söyle bakalım" dedi.
İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
Edirne’de partililerimiz kaza geçirdi. Herhangi bir can kaybı yok. Başta yaralanan arkadaşlarımız hepsine geçmiş olsun diyorum.
O İstiklal Marşı’nı biliyoruz. Bu ülke adına verilen canları veriyoruz. Onlara sahip çıkmak her milliyetçinin görevidir. Bunu da herkesin bilmesi lazım. Bizim gazilerimiz sadece Ankara’dan gelmedi. Niğde’den Hakkari’den Şanlıurfa’dan Edirne’den Anadolu’nun her yerinden geldi.
Tekirdağ’dan gelen arkadaşlarımız kaza yapmışlar. Can kaybı yok. İnşallah kazasız belasız atlatırlar diye düşünüyorum.
Bir ülkeye boşuna vatan denmez. Bedel ödemişiz o topraklar için. Ödeyeceğimiz çok borcumuz var daha. Biz vatan sağ olsun diye çocuklarımızı toprağa verdik.
31 Ağustos 2012’de Kanaltürk televizyonunda bir programa çıkıyor: Gazilik de şehitlikte sektörize oldu diyor. Hangi akıl mantıkla bunu söylersin. İnsanları incittiğinin farkında değil misin sen? Bu laf senin nasıl ağzından çıkar? Sen kalkıp diyorsun ki, şehitlik ve gazilik sektör oldu. Bir gazimizin bununla ilgili düşüncelerini okumak isterim:
“Bu nasıl sektördür ey başbakan. Ülke için kolunu bacağını vereceksin, sonra da bu ülkenin başbakanı bu olaya ticari sektör olarak bakacak. Madem bu güzel iş, karlı iş, o zaman oğluna gemicik alacağına, oğlunu askere gönderseydin ya. Bu sektöre neden girmedin? Madem bu iş karlı, AKP milletvekilleri de bu işe girsin.”
Sektör olarak bakıyorsun, eğer bir insan hayatında en değer verdiği şeyi para olarak, mal olarak görüyorsa, onun zaten ülkeyle ilgili düşüncesi yok demektir.
Gazilik ve şehitlik farklı bir şey. Bütün dünyada toplumların el üstünde tuttuğu alanlardır bunlar. Bunu söylüyor. Gazilerimizden şehit yakınlarından da tepki geliyor. Şimdi geçtiğimiz günlerde gazilerimize ve şehit ailelerine bir müjde verdi. Yarayı pansuman etmeye çalışıyoruz. Müjde şu. Toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma imkanı verdim diyor.
Yalan olur ama bu kuyruklu yalanın da ötesinde bir şey. Bir insan zaman zaman belli olayları abartabilir. Ama bir insan yalan söylerse bu olmaz. Hele hele Başbakanlık koltuğunda oturan birinin halkına yalan söylememesi gerekir. Ne söyleyeyim? “Recep Tayyip Erdoğan diline biber süreceğim” mi diyeyim?
Bu açıklamayı gazeteler televizyon müjde diyerek verdiler. Arkadaşlarım araştırdılar. Gaziler şehitler ailelerine toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma hakkı 1983 yılında verilmiş. Verilmiş zaten bu hak. Hak ve vazife malulleri var, bunlar da bu hak 1994 yılında verilmiş. Ayrıca şehit ailelerinin trenden ücretsiz yararlanmalarına da 1932 yılında karar verilmiş. Düşünebiliyor musunuz, başbakanın yeni veriyoruz dediği 1932 yılında.
Bunlar böyle. Herkes bunu çok iyi bilsin. Engelli öğretmen, öğretmenlik yapamaz diye, bakanları çıktı açıklama yaptı. Toplumdan tepki geldi. Onun vücuduyla niye ilgileniyorsunuz siz. Recep Tayyip Erdoğan bir müjde daha veriyor. Engelli öğretmenler de öğretmenlik yapabilecek diye. İki yüzlülüğe bakın arkadaşlar. Kaldıran da sensin, getiren de sensin.
AKP bunları yapıyor söyleyen var mı? Tık yok. Ama biz söyleyeceğiz. Söylemeye de devam edeceğiz.
Gazi kardeşimiz devam ediyor mektubunda:
“Bu memlekette şehitler gaziler, tüm toplu ulaşım hizmetlerinden ücretsiz yararlanıyorlardı. Hem de en öndeki dört koltukta. Şehit ve gaziler için ayırılmıştır yazardı. “Beyler gazilerimize yer verin” diye uyarırlardı. Tabi siz bunları bilemezsiniz. Artık yeter şehit ailelerinin ve gazilerin haklarını gasp etmekten vazgeçin. Siz önce kendi belediyelerinize yazı gönderin de, şehit ailelerini gazileri “beleşçi” diye otobüsten indirmesinler."
Bir ülkenin başbakanını düşünün. Televizyona çıkmış. Gazeteciler soruyor o da yanıtlıyor. 450 bin lira tazminat. Hiç alan duymadım ben. 6 bin lira aylık bunu da hiç duymadım. Peki bir başbakan gerçekleri neden saklar? Gaziler burada. Bütün vatandaşlara söylüyorum. Sorun şehit ailelerine ne kadar aylık alıyorsun. E atılır ama pes vallahi bu kadar da atılmaz.
Bir şey daha söylüyordu. Bedelli askerlik dolayısıyla alacağımız paraları, gazilere şehit ve dul yetimlere vereceğiz diye. Aldınız mı? 22 Kasım 2011. Sayın Başbakan grup toplantısında şu konuşmayı yapıyor.
“Bedelli askerlik uygulamasından elde edilecek gelir, şehit yakınlarına, gazilere, dul ve yetimlere, TSK’ya, vazife malullerine yönelik sosyal hizmete aktarıyoruz”
Emin olun bu paranın nereye gittiğini kimse bilmiyor. Bedelli askerlik biliyorsunuz bizim projemizdi. Parası olmayanların da bu haktan yararlansın istemiştik. 2B bizim projemizdi. Üniversite öğrencilerinin harç ödememesi bizim projemizdi.
Şehit ve gazilerin bize borcu yok. Bizim onlardan tek isteyeceğimiz bir şey var. Ey gazim hakkını helal et, ey şehidim hakkını helal et. Kazan dairesinde görevli bir askerimizin vücudunun yüzde 70’i yanıyor. Saç protezinin parasını bile devlet vermiyor.
Bir başka önemli olay daha. 5 Eylül 2012. Afyon patlamasıdır bu. 25 askerimiz şehit oldu. Niye patladı bilen var mı? Açıklayan var mı? Savcılar el koydu, açıklayacaktı. Kaza diyorlardı, ne kazası? El bombası yere düşmüş patlamış. Çocuk mı kandırıyorsunuz siz? Sonra doğal afet şehidi saydılar onları. Aradan geçmiş 4,5 ay arkadaşlar. Hiçbir aileye üç kuruş ödenmiş değil. Yardımı yapan sadece Mehmetçik Vakfı.
Bütün milliyetçilikleri ayaklar altına aldık diyor. Peki bu yetkiyi sana kim verdi? Bunun için ne demişlerdi. “Bu adamı kullanın deliğe süpürmeyin” kullanılan adamdan milliyetçi olur mu? Bu cümleyi git sıkıysa Rize’de söyle bakalım. Bütün gazi yakınları, şehit yakınları. Şeref verdiniz, onur verdiniz.