Bu da muhalefetin mozaiği

Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti 3. Genel Kongresi’nde demokratik açılımı savunurken farklı görüşlerden 14 kişinin adını andı ve bir ‘Türkiye Mozaiği’ portresi çizdi. Tayyip Erdoğan’ın listesine alternatif bir liste ise CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Her iki liste de farklı görüşlerden isimleri içeriyor. CHP'nin listesinde yer alan isimler, AK Parti'nin listesine kıyasla son dönemde yaşamış kişileri kapsıyor.


Kürt kökenli bir devlet adamı olan İdris-i Bitlisi, önceleri babası gibi Akkoyunlu Devleti'ne hizmet etti. Uzun Hasan'ın ölümünden sonra II. Bayezid tarafından İstanbul'a davet edildi. Özellikle I. Selim döneminde Osmanlı siyasetinde aktif bir rol oynamdı. Çaldıran Muharebesi'nden sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerinin savaşsız olarak Osmanlı yönetimine geçmesi için görevlendirildi ve bunda başarılı oldu.

Reklam
Reklam

Osmanlı mimarisinin başyapıtlarına imza atan Mimar Sinan 40 yıl boyunca baş mimar olarak üç kıtada eserler verdi. Katıldığı askeri seferler sırasına incelediği mimari örneklerden yola çıkarak kendisinden sonra da izlenecek olan üslubunu geliştirdi. Bugün bilinen eserlerinin sayısı 364’ü buluyor.


Coşkulu deyişleriyle tanınan bir Alevi-Bektaşi ozanıdır. Pir Sultan ile beraber hareket ettiği, inancından dolayı çileli bir hayat geçirdiği, zindanlarda yattığı söylenir. Hızır Paşa’nın Pir Sultan Abdal’ı Sivas’tan sürdükten sonra bağlı köyleri bastığı ve Kul Himmet’i ise öldürttüğü düşünülüyor. Sevgi, barış, dostluk temli nefesler söyledi.


Türk milliyetçiliğinin ideologlarından Ziya Gökalp 1876’da Diyarbakır Çermik'te dünyaya geldi. Gençlik yıllarında geldiği istanbul’da İttihat ve Terakki Partisi’ne katıldı. I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar hem İttihat ve Terakki içinde görev aldı hem de çeşitli gazetelerde yazdı


Savaş sonunda Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili işgal mahkemesi tarafından yargılandı ve Malta Adası’na sürgüne gönderildi. İki yıllıksürgünden sonra döndüğü Türkiye’de İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Atatürk tarafından Diyarbakır mebusu olarak seçildi. 1924'te kısa süren bir hastalığın ardından İstanbul'da hayatını kabetti.

Reklam
Reklam

Türkiye Komünist Partisi’nin ilk başkanı olan Mustafa Suphi, siyasal yaşamına ilk olarak İttihat ve Terakki Partisi’nde başladı. II. Meşrutiyet sonrasında Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gazetelerine yazılar yazdı. 1912’da ise Parti’den ayrıldı, muhalefet yapmaya başladı ve Sinop’a sürüldü. Bu dönemde sosyalist düşünce ile tanıştı ve özellikle 1914-15 yılları arasında devrimci çalışmalar yürüttü. Rusya’daki Ekim Devrimi’nden sonra Mosova’ya gitti. Burada Sultan Galiyev’in sekreteri oldu ve Kırım’daki Türkler arasında çalışmalar yürüttü.


Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'nde bulunan Türk askerlerden bir Bolşevik Tabur oluşturuldu ve Anadolu'daki Kuvayı Milliye hareketi komutanlığının emrine verildi ancak bu birlik daha sonra dağıtıldı. 1921 yılının 28 Ocağı'nı 29'a bağlayan gecesi 14 arkadaşı ile birlikte Trabzon'dan Sovyetler'e geri gönderilmek için bindirildikleri teknede Kayıkçılar Kahyası Yahya Kahya'nın adamları tarafından öldürüldü. Öldürme emrinin kim tarafından verildiği hala çeşitli tartışmalara konu olmaktadır.

Reklam
Reklam

Ermeni asıllı Agop Dilaçar, en önemli Türk dili uzmanlarından biridir. Türk Dil Kurumu'nun ilk genel sekreteri de olan Agop Dilaçar’a soyadı Türkçe ile ilgili çalışmalarına verdiği katkılardan dolayı Atatürk tarafından verildi. Latin alfabesinin oluşturulmasında önemli katkıları oldu. Türk dili üzerine yaptığı çalışmaları 1979’daki ölümüne dek sürdürdü.


Şiirlerinin yanı sıra politik yazılarıyla da büyük kitleleri etkileyen Necip Fazıl Kısakürek şiirle çok küçük yaşlarda tanıştı ve ilk şiir kitabını 17 yaşında çıkardı. Bursla gitti Paris’te Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okudu ve dönüşünde bohem bir hayat yaşadı. 1934 yılında ise felsefi olarak büyük bir değişim geçirdi. Bu yıllardan sonraki edebiyet yapıtlarında siyasal ve dini içerik ağırlık kazanırken bir taraftan da siyasal dergiler çıkarmaya ve makaleler yayınlamaya başaladı. Sık sık kapatılan ve toplatılan ‘Büyük Doğu’ dergisinde yayınlalanan yazıları nedeniyle çok sayıda davada yüzlerce yıl hapis cezası istendi ve bu nedenle bir kaç yıl hapiste yattı. Necip Fazıl Kısakürek,1983 yılının doğduğu gün olan 25 Mayıs'ında hayatını kaybetti

Reklam
Reklam

Yazdıkları nedeniyle yaşamı boyunca sıkıntı çeken Sabahattin Ali ilk cezasını bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla aldı ve bir yıl Konya ve Sinop cezaevinde yattı. Hapisten çıkıca gazeteciliğe başladı, 1946-47 yılları arasında da Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la birlikte ünlü Marko Paşa mizah dergisini çıkardı.
Marko Paşa ve diğer dergilerde yer alan yazları nedeniyle sık sık dava edilen Sabahattin Ali yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar verdi fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde öldürüldü.


Türkiye’nin en tanınmış romancılarından biri olan Yaşar Kemal Adana’da dünyaya geldi. Çocukluk ve gençlik döneminde tanıklık ettiği yaşamlar yapıtlarına temel oluşturdu. 17 yaşındayken politik nedenlerle tutuklandı. 1963’e kadar edebiyat dışında gazetecilik de yaptı. 1967 yılında çıkardığı ‘Ant’ dergisinin bir eki yüzünden 12 ay, 1995 yılında Der Spiegel’de çıkan yazısı dolayısıyla da 20 ay ceza aldı ancak bu cezalar ertelendi. Romanları 40’tan fazla dile çevrilen Yaşar Kemal, Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmişti

Reklam
Reklam

Öykülerinde mizah ve toplumsal taşlamayı birleştirerek en çok okunan ve tartışma yaratan yazarlardan bir olan Aziz Nesin, yazarlık hayatına gazetecilikle başladı. 1946'da Sabahattin Ali’yle birlikte çıkardıklaro Marko Paşa mizah gazetesi bu konuda hem öncü hem de bir marka haline geldi. Ancak Marko Paşa defalarc kapatıldı, farklı adlarala yayınına devam etmek zorund kaldı. Aziz Nesin, yazıları dolayısıyla defalarca dava edildi ve bir kaç kez mahkum oldu.

Onu dava edenler arasında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi ve Mısır Kralı Faruk da bulunuyordu. 2 Temmuz 1993'de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. 35 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ kurtuldu. İki yıl sonra ise hayatını kaybetti. Bedeni vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde, 1972 yılında kurduğub Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü.


Türk düşün hayatına önemli katkılarda bulunan Cemil Meriç, yazılarında dil konuları üzerinde durduğu gibi aydınların içinde bulunduğu açmazları da gözler önüne sürdü. Aynı zamanda önemli bir edebiyat eleştirmeni de olan Cemil Meriç, Doğu’nun siyaset, sosyoloji, tarih ve toplum konularına çok geniş bir perspektiften bakarak kaleme aldığı düşünceleri ile tanınıyor. Meriç 1955’te görme yeteneği kaybetmesine rağmen ölümüne dek çalışmalarını sürdürdü

Reklam
Reklam

Sinemanın her alanında ürün veren Yılmaz Güney’in aynı zamanda öykü yazarı olarak da ürünler verdi. 1961 yılında yayınladığı bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle bir buçuk yıl hapse mahkum edildi. Hapisten çıktıktan sonra çeşitli filmlerde oyuncu olarak yer aldıktan sonra ilk kez 1967 yılında yönetmen koltuğuna oturdu ve başarıları ülke sınırlarını aşan filmlere imza attı. 1970’li yıllardan itibaren hem yaşamında, hem filmlerinde hem de yazdığı öykü ve şiirlerinde politik konulara geniş yer verdi.

1972 yılında ‘devrimcilere yardım ve yataklık yaptığı’gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkum edildi. İki yıl sonra bir yargıcı öldürmek suçundan 19 yıla mahkum oldu. Hapishanedeyken çıkardığı Güney dergisi 1980 darbesi sonrasında kapatıldı. 1981'de Isparta yarı açık cezaevinden izinli olarak ayrıldı ve yurt dışına kaçtı. Cezaevinden firar ettikten sonra Yol'un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali'nde ödül aldı. Yurt dışına kaçtıktan sonra Duvar filmini Fransa'da çekti. 1984'te mide kanserinden ölen Yılmaz Güney, son yıllarını Paris'te geçirdi.

Reklam
Reklam

400’e yakın plak, 50 den fazla kaset ve 9 adet yayınlanmış kitabı bulunan Aşık Mahsuni Şerif, ozan geleneğinin son temsilcilerinden biriydi. Türkülerinde politik ve sosyal konularla, yetiştiği Alevi kültürüne yer verdi. 1971 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşalarının idamı sonrasında yazdığı türkü nedeniyle dört ay ceza aldı.

1962-88 yılları aasında defalarca saldırıya uğradı, evi yakıldı, tutuklandı ve hapse atıldı. 2001 yılında ''Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa oda dedemdedir! " dediği için,DGM tarafından hakkında dava açıldı.



Türkler’in ve Anadolu’nun İslamşlaşması’nda önemli bir rol oynadı. Ölümünden yüzyıllar sonra derlenen Divan-ı Hikmet’te İslam inancını, Türk gelenek ve inançlarıyla sentezledi. Yaşadığı dönemde İslamiyet’e değiştirmiş olan Türk topluluklarına dinin özünü ve felsefi yönünü tanıttı.
Yesevi, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilmesine rağmen eserlerini Türkçe’de verdi. Kendisi hiç Anadolu’ya gelmese de takipçileri onun öğretilerini yaydılar. Yesevi’nin öğretileri a, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Anadolu düşünürlerini etkiledi.

Reklam
Reklam

İslam ve tasavvuf dünyasının en tanınmış düşünürlerinden ola Mevlana Celaleddin-i Rumi, 1207’de Afganistan'daki Belh şehrinde doğdu. Hocalık yapan babası Bahaddin Veled ile birlikte 1228 yılında Konya’ya geldi. Babasının ölümü üzerine onun yerine geçerek dersler vermeye başladı. Yaşamı ve öğretisinde 1244 yılında tanıştığı Tebriz-i Şems’in önemli etkisi oldu.
Mevlana düşüncelerini, tüm yaşamı boyunca ürettiği ‘Mesnevi’ adlı eserinde topladı. 25 bin 700 beyitten oluşan Mesnevi’de tasavvuf öğretisini şiir ve öyküler aracılığıyla anlattı ve bu olayları yorumlarken tasavvuf ilkelerini açıkladı. 17 Aralık 1273’te hayatını kaybetti. Ölümü Tanrı’ya kavuşma olarak düşündüğü için ölüm yıldönümü Şeb-i Arus (Düğün Gecesi) olarak adlandırılır ve Mevlevi geleneği içinde kutlanır.


Bektaş-ı Veli, Anadolu’nun din ve kültür yapısında önemli bir rol oynadı ve Alevilik’in temel taşlarını attı. Ahmet Yesevi’nin öğretilerinin yaygın kabul gördüğü bir dönemde, Horasan’da doğan Hacı Bektaş-ı Veli ilk eğitimini bu ortamda Lokman Parende’den aldı.
Anadolu’ya geldikten sonra, kendisinin de bağlı olduğu ‘Ahilik’ teşkilatı aracılığıyla Osmanlı’nın Kuruluş döneminde Anadolu’nun sosyal yapısının oluşumunda önemli etkileri oldu. Bu nedenle Hacı Bektaş Veli ve öğrencileri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi. Onun derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara Bektaşi denildi. Yeniçeriler, Bektaşi tarikatına mensuptu.


Hayatı ve kimliği hakkında fazla bir şey bilinmese de Türkçe şiirin en önemli ve öncü ismi olduğu hakkında görüş birliği vardır. Tasavvuf sorunlarını yalın bir dille aktardı ve yüz yıllar boyunca okundu. Anadolu kentlerini dolaştığı, Azerbaycan ve Şam'a gittiği, Mevlana ile görüştüğü düşünülür.
Şiirlerinin toplandığı “Divan”, ölümünden sonra düzenlendi. Başka şairlerin yapıtlarıyla karışan şiirlerinin bir bölümü dil incelemeleri sonunda ayıklandı. 357 şiirin onun olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır.


Tüm yaşamını Anadolu’da geçiren, eserlerini Türkçe yazan Hacı Bayram Veli, Anadolu Türk birliğinin yeniden sağlanmasında en az politik ve askeri güçler kadar etkili oynadı. Kurduğu tekkede, tasavvuf ve bilim konularında dersler verdi ve öğrenciler yetiştirdi. Bu öğrencilerden bir de Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin oldu.
Hacı Bayram Veli'nin geliştirdiği inanca göre temel varlık Tanrı'dır. Tanrı bütün evreni kaplamıştır, tektir, önsüz-sonsuzdur, yaratıcıdır. Kurduğu Bayramilik'ten doğan Şemsiye ve Melâmiye tarikatları Anadolu’da düşünce dünyasında önemli etkiler yarattı.


Yazılı kaynaklarda hakkında fazla bilgi olmasa da şiirleri, tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp bugüne kadar halk kitlelerine ulaştı. Şiirlerinden yola çıkılarak ulaşılan bilgilere göre asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ın yaşamının büyük bölümü Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde geçti. Alevi gelenekleriyle dergâh ortamında yetişti.
Şiirlerinde işlediği ana konular, Hak sevgisi, ehl-i beyt sevgisi, ilahi aşk, tasavvuf konularıydı ve sosyal uyarı niteliği taşıyordu. Diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı'ndan hiç etkilenmedi. Yaşadığı dönemde Osmanlı-İran çekişmesi sırasnda, Sivas halkını Osmanlı’ya karşı ayaklandırdığı gerekçesiyle Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından asılarak idam edildiği söylenir.


Kürt edebiyatının önde gelen temsilcilerinden olan şair ahmet Hani, 17. yüzyılda yaşadı. Dini eğitim gören Hani; Kürtçe, Arapça, Farsça ve Türkçe biliyor, eserlerini Kürtçe olarak yazıyordu. 14 yaşında yazmaya başlayan Ahmedi Hani, eğitimini bitirdikten sonra öğretmen olarak hayatını sürdürdü. Doğubeyazıt'da bir okul açarak dersler verdi. Yaşadığı yörede zaman zaman şeyh olarak kabul edilmiş, Hani Baba adıyla da anılmıştır.


Ermeni asıllı olan Tatyos Enkserciyan 1858’de İstanbul Ortaköy’de doğdu. Türk müziğine önemli katkılar veren Tatyos Efendi’nin 8 peşrev, 6 saz semaisi, bir beste denemesi, çeşitli makam ve usullerden bestelediği 47 şarkısı bulunuyor. Son yıllarını yoksulluk içinde geçirdi. 16 Mart 1913'te öldü.


İstiklal Marşı'nı yazarı, ‘Vatan Şairi’ ya da ‘Milli Şair’ unvanlarıyla anılan Mehnet Akif Ersoy’un ilk şiirleri Servet-i Fünun Dergisi’nde yayınlandı. II. Meşrutiyet'tin ilanından itibaren ‘Sırat-ı Müstakim’ dergisinin başyazarlığını yapan Mehmet Akif, Kurtuluş Savaşı sırasında milli mücadeleye destek verdi ve milletvekili olarak ilk mecliste yer aldı.
Millet Meclisi’nin ulusal marş seçimi için açtığı yarışmaya, para ödülünü almama şartıyla katıldı ve yazdığı İstiklal Marşı, milli marş olarak seçildi. Yaşamının son yıllarını Mısır’da Kur-an’ın Türkçe’ye çevrilmesi uğraşı içinde geçirdi ancak 6-7 yıl üzerinde çalıştıktan sonra bu uğraşını yarım bıraktı. Yaşamının son döneminde ‘softa’ ithamlarına maruz kalan Ersoy 1936’da Türkiye’ye döndü ve aynı yıl hayatını kaybetti.


Nur hareketinin kurucusu olan Said-i Nursi 12 Mart 1878’de Bitlis’te doğdu. 1908’de II.Meşrutiyet’in ilanından hemen önce İstanbul’a geldi. İstanbul'da Derviş Vahdeti'nin Volkan Gazetesi'nde yazdı. İslamcı bir siyasal parti olan İttihad-ı Muhammedi Fırkası'nın kuruculuları arasında yer aldı. Kurtuluş Savaşı sırasında milli mücadeleyi destekledi.
9 Kasım 1922 tarihinde Milli Meclis'te 2’nci oturuma dinleyici olarak katıldı. Cumhuriyet döneminde, 1925 yılında patlak veren Şeyh Said İsyanı’nı desteklediği gerekçesiyle Burdur'a sürgün edildi. 1934'te Eskişehir'de tutuklandı, 11 ay hapis ve Kastamonu'da mecburi ikamet cezası aldı. 1948'de siyasi amaçlı dernek kurma suçundan 20 ay hapis cezası aldı. Cumhuriyete karşı olduğu, siyasi amaçlı dernek kurduğu iddialarıyla sürüldü. 1960'ta Şanlıurfa'da öldü. 1960 darbe yönetimince mezarı yıktırılarak naaşı bilinmeyen bir yere taşındı. Din, siyaset ve toplumla ilgili görüşleri ‘Risale-i Nur’ adıyla 14 ciltte toplandı.


Türk şiirinin en önemli ve tanınmış isimlerinden olan Nazım Hikmet 1901 yılında Selanik’te doğdu. İlk şiiri 1913 yılında yayınlandı. Rus Devrimi ve sosyalizme yakınlık duyan şair 1921 yılında gittiği Moskova’da hem üniversite eğitimi aldı hem de burada ilk kitabını yayınladı. 1925’te Türkiye’ye döndü. Şiir ve yazıları nedeniyle 1925'ten itibaren birçok kez yargılandı.
1938'de orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. 12 yılı aşkın süre cezaevinde yattı. 1950'de afla salıverildi. 48 yaşındayken, öldürülmekten korktu ve Sovyetler Birliği'ne kaçtı. 25 Temmuz 1951'de vatandaşlıktan çıkarıldı. 1963'te ölünce Moskova'da toprağa verildi. 10 Ocak 2009'da Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşı oldu.


Anadolu Rock ve Anadolu Pop'un kurucularından olan Cem Karaca, 1970’li yıllarda yaptığı şarkılarda sosyal ve politik konulara yer verdi. 1977'de daha sonraları enternasyonel bir devrim marşı niteliği kazanacak olan “1 Mayıs” adlı plağı yaptı. Plağın çıkmasından bir kaç hafta sonra dava açıldı ve plak toplatıldı.
12 Eylül 1980 darbesi sırasında yurtdışındaydı. Almanya'da 1 Mayıs törenindeki sözleri nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. 1987'de dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın girişimleriyle yurda döndü. Ülkeye döndükten sonra 70’li yıllardaki politik tutumunun dışında kalan eserler ve demeçler vermeye başlad. Cem Karaca 8 Şubat 2004 günü hayatını kaybetti.


‘Protest’ ya da ‘özgün müzik’ türünün yaratıcılarından olan Ahmet Kaya şarkılarındaki muhalif ve politik tavrıyla yaşamı boyunca çok konuşuldu. 16 yaşında yasak afiş basmaktan hapse atıldı, müzik hayatında pek çok albümü toplatıldı.
1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin verdiği yılın en iyi sanatçısı ödülü töreninde yaptığı Kürtçe şarkı ve klip çekeceğini açıklaması, davetlilerin büyük tepkisine neden oldu. Bu olaydan kısa süre sonra ,1993'te Berlin'de bir konserinde çekilen fotoğrafın gazetede yayımlanması üzerine ‘PKK'ya yardım ve yataklıktan’ 3 yıl 9 ay hapise mahkûm edildi. Ahmet Kaya, albüm çalışmaları için gittiği Paris’te 2000 yılında öldü.


İlk plağını 13 yaşında doldurdu. Bugüne dek 15 albüm hazırlayan Akkiraz, Musa Eroğlu, Arif Sağ, Yavuz Top, Zafer Gündoğdu, Erdal Erzincan ve Erol Parlak'la çalıştı.
Grand Union Orchestra ile “Echoes From Anatolia-Anadolu'dan Yansımalar”ı hazırlayan Akkiraz, 1999'da “Queen Elizabeth Hall'de “Women of Tradition” projesinde Türkiye'yi temsil etti. Theatre de la Ville bünyesinde program yapan ilk Türk sanatçı oldu. Halen sevilerek dinleniyor.