Dr. Usalan, 2005-2006 yıllarında Türkiye genelinde yaklaşık 21 bin verem hastası varken, 2012’de bu sayının 14 bin 691’e düştüğünü bildirerek, "Ülkemizde hastalık hızı yüz binde 28 olup, bu oran DSÖ sınıflamasına göre düşük hıza yakındır. Ancak, hastalığın halen genç yaş grubunda görülmesi, toplum içinde bulaşmanın yaygın olduğunu, ölüm nedenleri arasında ilk 10’da yer alması veremin öncelikli sağlık sorunumuz olduğunun göstergesi. Bu tespit verem teşhis ve tedavisinde halen aksamalar olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
Verem hastalığı ile mücadele için öncelikle hastalara erken tanı konulması ve tedaviye hızlıca başlanmasının önemli olduğunu söyleyen Dr. Usalan, şöyle devam etti:
"Tüberküloz hastalığı genetik olmayıp, çoğunlukla insandan insana hasta kişinin hapşırma, öksürme sırasında etrafa saçtığı basille (mikroplarla) geçen bulaşıcı bir hastalıktır. Tüberkülozla savaşımız, bulaşımın önlenmesine karşı her türlü tedbirin alınması, hastaların tedavisi ve takipleri ile çocukları veremden korumak için doğumdan iki ay sonra BCG aşısı yaptırılmasıdır. İki-üç haftadan fazla süren öksürük, balgam, öksürükle balgamda kan görülmesi, nefes almada zorlanma, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, yan ağrıları, gece terlemesi verem hastalığının habercileridir. Bu belirtilerden bir ya da birkaçı kişide var ise mutlaka en yakın sağlık kurumuna gidip muayene olmalıdır. Veremin teşhisi kolay ve kesindir."
(İHA)