Her Ramazan ayında akıllarda oruç hakkında bir sürü oluşuyor. Oruç tutması çok ciddi sonuçlar doğuracak kişilerin oruç tutmaması öneriliyor. Uzmanlar sağlıklı oruç tutmak, gün içerisinde güçsüz düşmemek için iftarda ve sahurdan düzenli yemek yenilmesini ve bolca su içilmesini belirtiyorlar. Ramazan boyunca şerbetli tatlılardan ve ağır yemeklerden de uzak durmak gerekiyor. Medicana Çamlıca Hastanesi doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aylin Akıncı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Safiye Arık, Gastroenteroloji Uzmanı Uzm. Dr. Ayşegül Öziş, İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Engin Yurt, Nefroloji Uzmanı Uzm. Dr. Hasan Çakır, sağlıklı oruç tutmak için önerilerde bulundu.
Bol su tüketmesi gereken hamilelerin ve emziren annelerin oruç tutmasının sakıncalı olabileceğini aktaran Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aylin Akıncı, “Eğer oruç tutulacaksa, doktorunuza danışarak, ihtimal riskler hakkında bilgi alarak ve kontrollü şekilde oruç tutmalısınız” şeklinde konuştu. Hamilelik döneminde anne adaylarına; uzun süre aç kalmadan, sık sık ve azar azar yemek yemeleri önerdiklerini belirten Op. Dr. Aylin Akıncı, diyabet, erken doğum riski, kanama, çoğul gebelik, gelişme geriliği gibi riskli gebelik durumu olan anne adaylarının oruç tutmalarının sakıncalı olabileceğinin altını çizdi.
Op. Dr. Akıncı, sözlerine şöyle devam etti: “Anne adayında düşük riski var ise özellikle bol sıvı tüketmesi önerilir. Oruç nedeniyle az sıvı alınması durumunda rahim kasılmaları olabilir ve erken doğum riski ortaya çıkabilir. Su, gebeliğin devamında, idrar yolu enfeksiyonlarından korunmada ve tedavisinde önemlidir. Gebelikte idrar yolu enfeksiyonları sık görülür. Bol sıvı alımı ise idrar çıkışını artırır. Hamilelerin oruç sebebiyle gün içinde yeterince sıvı almaması tansiyon düşmeleri ve bayılmalara neden olabilir. Gün içinde sıvı alınamaması annenin kan hacmini azaltacağı için bebeğin idrar çıkışı ve kesesinin suyunu azaltabilir. Hamileliğe bağlı gelişen yüksel tansiyon da oruç için riskli durumlar arasındadır.”
Diğer yandan bebeklerin biyolojik ve psikolojik gelişiminde emzirmenin büyük bir önem taşıdığını aktaran Op. Dr. Akıncı, “Bebeğin sağlıklı gelişimi için emziren annenin de sağlığına dikkat etmesi gerekir. Anne sütünün bileşenlerini etkileyen pek çok faktör vardır. Bu nedenle emziren annelere, özel beslenme programları ve diyet listeleri verilebilir. Çünkü emziren annelerin tükettiği besinler, bebeklerin gelişimini doğrudan etkiler. Emziren annelerin ise özellikle ilk aylarda beslenmelerine dikkat etmeleri ve bol sıvı almaları önemlidir. Oruç, sıvı alımının azalmasına bağlı olarak sütün azalmasına neden olur. Bu nedenle emzirme döneminde de oruç tutulması önerilmez. Bu dönemde annelerin özellikle bol sıvı tüketimine ve öğün atlamamaya dikkat etmesi önemlidir. Dolayısı ile emziren annelerin en azından doğumdan sonraki ilk aylar oruç tutmaması önerilir. Oruç tutarken verilen diyet listesine ve beslenme programına uymakta zorluk yaşanabilir” dedi.
Tiroid hastalarının hekimlerine danışarak ve düzenli kullanacakları ilaçlarının saatlerini iftar ile sahur arasına alacak şekilde yine hekim kontrolü ile oruç tutabileceklerini bildiren Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Safiye Arık, “ Oruç tutmak isteyen tiroit ilacı kullanan hastaların, tedavilerinde özel bir değişikliğe ihtiyaçları olmayacaktır. Tiroit hastaları herhangi bir tehlike altında kalmadan oruç tutabilirler. Bu süreçte hipotiroit hastaları ve tiroit hormonu için ilaç kullanan hastalar, ilaçlarını açken almalıdırlar. Bu nedenle sahurda yemek yemden yarım saat önce ilaçlarını alıp ardından yemek yiyebilirler. Şiddetli semptomlar gösteren hipertiroidi hastaları, oruç tutmayı bırakmalı ve doktora görünmelidir. Hastalığı ileri seviyede olan hastaların oruç tutmaya başlamadan önce doktorlarından onay alması önemlidir” diye konuştu.
Türkiye’de çok yaygın görülen mide hastalıklardan birinin de bir reflü olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzmanı Uzm. Dr. Ayşegül Öziş, "Mide içeriğinin bir zorlama olmaksızın yemek borusuna geri gelmesi şeklinde tarif edilen bu hastalık, yaşam kalitesini kötü etkiliyor ve maalesef tekrarlıyor. Oruç tutarken, tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi reflüye karşı da bazı kurallara dikkat ederseniz, Ramazan ayını kolaylıkla geçirebilirsiniz" ifadelerini kullandı.
Uzm. Dr. Öziş, iftar yemeğinin kısa molalarla yenmesinin büyük fayda sağlayacağını belirtti. Uzm. Dr. Öziş, sözlerine şöyle devam etti: “Sahur yemeğinde yağlı yiyeceklerden ve kızartmalardan, domatesli yiyeceklerden, baharatlardan, kafeinli içeceklerden, çikolata ve benzeri gıdalardan uzak durmalısınız. Eğer mideniz yanmadan rahat bir gün geçirmek istiyorsanız, sahurda et ve yumurta gibi proteinli gıdaları tercih etmelisiniz. İlerlemiş safhadaki reflünüz ve varsa mide fıtığınız oruç tutmanız nedeniyle şiddetini artırabilir. Bu durumdaysanız oruç tutarken mutlaka doktorunuza danışmalısınız.”
Diyabet, böbrek, karaciğer, migren, kalp, tansiyon vb. gibi kronik hastalıkları olanların oruç tutarken çok daha dikkatli ve hekimlerine danışarak hareket etmelerinin çok önemli olduğunun altını çizen İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Engin Yurt, “Özelikle insülin kullanan diyabet hastaların ve yine tansiyonu çok stabil olmayan tansiyon hastaların, kalp ve böbrek yetmezliği hastaların oruç tutmalarını önermiyoruz. Kalp damar hastalığı olan, kalp damar tıkanıklığı olan, stent takılmış, yeni kalp krizi geçirmiş hastalarımızın kesinlikle oruç tutmamalarını öneriyoruz. Burada özellikle böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği bulunan hastaların sıvı tüketmedikleri takdirde yeni bir yetmezliğe neden olacağı için bu konuda çok dikkatli olmaları ve oruç tutmamaları gerekiyor. Diğer yandan zor veya ağır bir tedavi sürecinde olan, yakında dönemde bir ameliyat geçirmiş ve mutlaka düzenli beslenme gerektiren hastalıkları (tüm kanserli ve önemli ameliyat geçirmiş hastalar gibi) olanların mutlaka hekim kontrolünde oruç tutmaya karar vermelerinin önemle altını çiziyoruz” açıklamasında bulundu.
Böbrek hastalarının oruç tutmaları sakıncalı olduğunu, böbrek yetersizliği olanların oruç tutmaları halinde yetersizliğin daha da ilerleyebileceğini vurgulayan Nefroloji Uzmanı, Uzm. Dr. Hasan Çakır, “Ramazan ayında böbrek hastaları, iftar ile sahur arasındaki dönemde su açıklarını kapatamadıklarından hastalığının farkında olmayan birçok kişi, oruç tutmaya başlayınca ciddi sıkıntılar yaşayabiliyor. Diğer taraftan böbrek taşı olan hastaların da susuz kaldığı dönemlerde şikayetleri artabiliyor. Böbrek fonksiyonları sınırda seyreden bir kişinin böbrek sağlığı bu durumdan olumsuz etkilenebiliyor. Oruç tutmak isteyen ancak diyabet, hipertansiyon veya kalp-damar hastalığı olanların, böbrek taşı düşüren veya kum düşürmüş olanların veya ailelerinde bu hastalıkları geçirmiş yakınları olanların, gece sık tuvalete kalkanların Ramazan öncesi hekime danışmalarının ve gerekli kontrolleri yaptırmalarını öneriyoruz.
Peki oruç tutmak isteyen böbrek hastaları nelere dikkat etmeli dersek: Oruca başlamadan önce mutlaka hekiminize danışmalı, kontrolden geçmeli ve ilaçlarınızı hekiminiz ile birlikte planlamalısınız. Oruç tutarken, tuz tüketiminden uzak durmanız gerekiyor, iftar ve sahur arasında en az 2-3 litre su tüketilmesi gerekiyor, süt ve süt ürünlerinin çok yüksek oranda tüketmemeniz gerekiyor, aşırı ve demli çay içmemeniz gerekiyor, konserve yiyeceklerden uzak durmanız gerekiyor, sigara kullanımını bırakmanız gerekiyor, gün içerisinde mutlaka hafif egzersizler yapmanız gerekiyor, ideal kilonuzu korumanız, kilo almaktan kaçınmanız gerekiyor” açıklamasında bulundu.