Türkiye’nin en büyük adası: İmroz
Kulağınızı tırmaladı değil mi bir yerlerden tanıdık geldi. Rüzgarın aşkla sardığı, Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada’ya merhaba deyin. Kim inanır ki bu adanın bir zamanlar sürgün adası olduğuna.
Şimdilerde ise büyük şehirlerde nefes almakta güçlük çekenlerin gizli kalmış cenneti. Zamanla birlikte devirlerde gelişiyor elbet 1970 yılında İmroz artık Gökçeada olmuştu. 92 kilometrelik sahil şeridi ile eşsiz koyları olan Gökçeada’nın huzur arayanların durağı olması zaten kaçınılmaz bir durumdu. Bilen bilir elbet gündoğumu nasıl ki Nemrut dağından izlenirse batışı da en güzel İmroz’dan izlenir.
Gökçeada / İmroz ‘a nasıl gidilir?
9000 nüfusa sahip Çanakkale’ye bağlı Gökçeada’ya Kabatepe’den arabalı feribot seferleri düzenleniyor. Bu seferler ortalama 80 dakika sürüyor sefer saatleri mevsimlere göre değişiyor hatta fırtınalı havalarda iptal bile oluyorlar o sebeple yola çıkmadan ufak bir araştırma yapmanızı öneririm.
Ada bir hayli büyük olduğu için mutlaka araçla gidin. Yolcu360‘tan bir araç kiralayarak dilerseniz İstanbul’dan dilerseniz başka bir şehirden Kabatepe’ye rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Gökçeada’nın Tuz Gölü ve Sörf Okulu
Biz İmroz’da 2 gün geçirdik gitmeme vesile olan erkek kardeşimdi. Gökçeada 2011 yılında dünyada “Cittaslow” ilan edilen ilk ve tek ada; yani huzuru tescillenmiş tek ada diyebiliriz. Yazın sıcak olduğuna emin olduğumuz hava gerçekten keskin bir soğuğa sahipti tabi bunun en büyük nedeni rüzgardı.
Ah şu rüzgar demeyin; çünkü buzun üstünde kayanların nasıl bir tutkusu varsa, rüzgarla dans eden sörfçülerin öyle bir tutkuya sahip olduklarına eminim.
Yerli ve yabancı yüzlerce sörfçüye ve dalgıca ev sahipliği yapan ada bu alanlarda oldukça gözde bir yer. Yazın o güzel kıyılarda rengarenk rüzgar sörfü ve kite sörf yapan ziyaretçileri görebilirsiniz. Adanın Eşelek bölgesinde yer alan Sörf Okulu’nun hemen dibinde bir de Tuz Gölü var.
Yaz aylarında bu gölün etrafında siyaha boyanmış insanlar görürseniz şaşırmayın çünkü, göldeki tuz tabakasının altından çıkan çamurun şifalı olduğuna inanılıyor. Biraz ağır bir kükürt kokusu yayan bu çamura sıvandıktan sonra denize girip temizlenmek, İmroz ritüelleri arasında.
Gökçeada Köyleri
Ben ada da birkaç köyü ziyaret ettim elbet hoşuma giden ve bende hüzünlü bir hava bırakan Dereköy (Çamaşırhane) çok güzeldi. Öyle sistemli ve nizami bir çamaşırhane inşa etmişler ki tarihe göğüs gerip günümüze kadar gelmiş. Köyü adim adım gezdikten sonra soluğu zeytinli köyde aldık orada tabi ki şahane birer Dibek kahvesi içtik ve gezmelere devam ettik.
Her yıl 15 ağustosta Tepeköy de Meryem Ana Panayırı düzenleniyor, yaklaşık bir hafta adada bayram havası esiyor. Ada’dan ayrılırken yanıma 4 çeşit kahve, süt reçeli ve keçi sütü sabunu aldım. Yani eğer gönlünüz organik tarımdan yana ise fazlası ile memnun kalacaksınız.
İmroz’a gidince mutlaka görmeniz gereken köyler:
● Tepeköy
● Zeytinliköy
● Bademli
● Dereköy
Gökçeada / İmroz ‘da nerede ne yenir?
Akşam yemekleri için tercih edebileceğiniz mekanlar:
● To Steki Tis Angelikis
Muhteşem lezzetleriyle bir Rum tavernası olan Angelikis, Tepeköy meydanına bakan avlusuyla muhteşem bir işletme. Oğlak tandır ve ciğer en iddialı yemekleri.
● Parea
Zeytinliköy yolu üzerinde olan Parea’yı da deniz mahsülleri için tercih edebilirsiniz. Yemeğe gitmeden önce mutlaka mekanı arayıp, istediğiniz balığın siparişini vermeyi unutmayın.
Kahvaltı için tercih edebileceğiniz mekanlar:
● Mustafa’nın Kayfesi
Kaleköy’de yer alan Mustafa’nın Kayfesi feribota en yakın mekan olduğu için eğer adaya sabah gelirseniz direkt uğrayabileceğiniz bir mekan.
Öğle yemekleri için tercih edebileceğiniz mekanlar:
● Ecem Mantı Salonu
Mantı seviyorsanız bu mekanı kesinlikle bir öğle yemeğinde değerlendirin. Yine Kaleköy civarında olan Ecem Mantı Salonu aynı zamanda pek çok yemek ve kahvaltı seçenekleri sunan bir aile işletmesi.
Hadi bakalım seyahat severler İmroz sizi bekler; sizi bahşedilen hayatı ertelemek gibi bir hata yapmayın. Gezgin der ki; Doğa ile kalın, Doğada kalın…
Yolcu360’tan bir araç kiralayıp hemen şimdi yola çıkın!