"Bu kriz değil, deprem"

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan, şu andaki küresel krizin bir depreme benzetilebileceğini belirterek, "Deprem oluyor, binalar sarsılıyor ve herkes kendi canının derdine düşmüş durumda" dedi.

Turhan, Helezon İşadamları Derneğinin Conrad Otelde verdiği iftar yemeği sonrasında yaptığı konuşmada, merkez bankalarının aslında dünyanın hiçbir yerinde sevilen kurumlar olmadığını ifade ederek, ramazan ayında insanların kendi nefsine hakim olması gibi merkez bankalarının da iktisadi birimlerin nefislerine hakim olmasını temin etmeye çalıştığını söyledi.

Reklam
Reklam

Dünyada şu anda yaşanan küresel krizin bazı iktisatçılar tarafından "1929 büyük buhranına" benzetildiğine dikkati çeken Turhan, Türkiye ekonomisinin geçmiş yıllarda yaşanan çalkantılara göre bugün daha sağlıklı, istikrarlı ve nispeten daha olumlu görüntü sergilediğini vurguladı.

2001'de Türkiye'de yaşanan krizin, "tamahkar banka sahiplerinin yozlaşmış siyasetçiler ve liyakatsız bürokratlarla işbirliği yaparak kendi bankalarının içini boşaltmasıyla" meydana geldiğini ifade eden Turhan, ABD'den dünyaya yayılan krizde de benzer durumun söz konusu olduğu görüşünü aktardı.

ABD'de bankaların ve finans kuruluşlarının kazandıklarıyla yetinmediklerini ve daha fazla para kazanma düşüncesiyle aslında kredi verilecek durumda olmayan ve borcunu ödeyemeyecek durumdaki insanlara gayrimenkul kredisi verdiğini, ilerleyen zamanlarda da bunun adeta "saadet zinciri" haline geldiğini belirten Turhan, bu kredileri de dünyanın başka yerlerinde sattıklarını söyledi.

Turhan, şöyle devam etti: "Türkiye, özellikle geldiği noktada yaşanan çalkantıdan rahatlıkla sıyrılabilecek durumda. Bizim en büyük avantajımız, zorluklarla başa çıkma ve güçlükler içinden kolaylıklar çıkarma konusunda antrenmanlı oluşumuz. Türkiye, önümüzdeki dönemde zorluklardan yüzünün akıyla çıkabilecek potansiyele sahip."

Reklam
Reklam

Kalıcı ve sürdürülebilir büyüme için yatırım ve inovasyon yapmak gerektiğinin altını çizen Turhan, "Bir malın değeri hergün değişiyorsa, cebindeki paranın satın alma gücü hergün aşınıyorsa hiçbir ticaret erbabı yapmak istediği yatırımları yapamaz, ilerleyemez. Merkez Bankası'nın görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Dolayısıyla merkez bankaları, cebinizdeki paraların namusunu emanet ettiğiniz kurumlardır" diye konuştu.