Bu toplumda evin reisi kadınlar!

Mosuolar: Mülkiyet ve geçim ekonomisinin sadece kadınların kontrolünde olduğu Mosuo kabilesinde soy, kadınlar üzerinden takip ediliyor.

Çin‘in güneybatısında yer alan Himalayaların eteklerindeki Lugu Gölü çevresinde yaşayan anaerkil Mosuo halkı, sosyal ve ekonomik hayatın tamamen kadınların egemenliğinde olduğu toplumsal bir yapıya sahip. Yaşadıkları Yongning idari bölgesi, Çince “sonsuz huzur” anlamına geliyor v e hayatlarını yaşadıkları yerin adına yakışır bir düzen içinde sürdürüyorlar. Erkeklerin, ailenin geçimi, çocukların bakımı gibi alanlarda hiçbir sorumluluğu bulunmuyor, çocuk için baba rolünü ailenin dayısı üstleniyor. Ev işlerinin ve aile geçindirmenin tamamen kadınların sorumluluğunda olduğu Mosuolarda, erkekler kazandıkları parayı “ailenin reisine” yani kadına teslim etmek zorunda. Gelin dünyada az rastlanan anaerkil toplumların başında gelen Mosuo halkına yakından bakalım.

Reklam
Reklam

TOPLUMUN TEMELİNDE BÜYÜKANNE VAR

Mosuo miti, Lago Gölü kıyısında geçer ve toplumun temelinde büyükanne vardır. İnanışa göre bu yaşlı kadın, kırda domuzlarını yemlerken dağlardan akan suyla her yeri sel götürdüğünü görür ve hızla hayvanların kullandığı yemliğe çıkar. Bir başka efsanede ise aynı olay bir gemide geçer. Gemide tek kurtulan bu büyükannedir. Böylece öyküyü kadının yazdığı ve ana karakter olduğu bir toplum şekillenmeye başlar.

Toplumu yöneten büyükannelerdir. Masanın en başında o oturur. Oğul ve kızları, kızların çocukları onunla yaşarlar. Bütün aile, başlarında bir kadın reis olduğu halde geniş evlerde, kolektif bir şekilde ve birçok kuşakla bir arada yaşar.

ERKEKLER ÖMÜR BOYU 'ANA EVİNDE' YAŞIYOR

Yünnan ile Sıçuan eyaletlerinin sınır noktasındaki Lugu Gölü çevresinde yaşayan Mosuo halkı dünyada çok ender rastlanan anaerkil toplumların başında geliyor. Mosuolar, büyük ve geniş evlerde sülalenin tüm fertleriyle bir arada yaşıyorlar. Evin reisinin, ailenin en büyük kadını olduğu bu toplumda, çocuklar annelerinin soy ismini alıyor. Bu nedenle soy kavramının kadın üzerinden takip edildiği Mosuolarda miras da anaerkil olarak aktarılıyor. Ailede söz sahibinin kadınlar olduğu bu kabilede, erkekler ömür boyu “ana evinde” yaşıyor.

Reklam
Reklam

PARAYI YÖNETEN DE KADINLAR

Paranın yönetimi kadınların elinde ve ticari kararları da kadınlar veriyor. Mosuolar temel olarak geçim ekonomisine sahiptirler. Her ne kadar diğer halklarla yerel olarak düzenli ürün değişimi yapılsa da yöreye turizmin gelmesiyle birlikte kısmen tüketim ekonomisini benimsemişler. Tarım işini yürüten kadın, aile mülkiyeti ve gelir kaynaklarını yani topluluk ekonomisini yönetmekten sorumlu. Mosuolar eşitlikçi bir toplum değil. Burada eşitlik kadınlardan yana bozulmuş. Parayı yöneten kadınlar olduğu için erkeğin sorumlulukları çok çok az ve erkekler bu toplumda yaşamaktan çok mutlu. Amaç zenginlik değil ailenin mutluluğu ve huzuru.

EVLİLİK İLİŞKİLERİ ÇOK FARKLI

Bu topluluğun en dikkat çeken yönlerinden biri de evlilik ilişkilerini dünyanın geri kalanından farklı kavramaları. Çocuklar büyür ve ölene kadar annelerinin evlerinde yaşarlar. Çiftler “özgür birliktelik” ya da “gezici evlilik” diye isimlendirilen bir ilişki içindedirler. Bu tür ilişki Mosuolar’da yaklaşık bin yıldır devam eden bir gelenek. İlişki, aşk varsa devam eder. Bu yüzden ayrılma, ne kanunun, ne ailenin, ne de dinin müdahale etmediği sıradan bir seçimdir. Birlikteliğin bitmesi ya da devam etmesine çiftler karar verir. Kadın ve erkek arasındaki tek bağ şefkat ve aşktır.

Reklam
Reklam

Erkekler geceleri kadınların evlerini ziyaret eder ve şafak vakti evden ayrılırlar. Çiftleri bağlayan bir sözleşme yoktur. Gezici evlilikte kadın ve erkek arasındaki tek bağ şefkat ve aşktır. Çocuk büyütmek, ekonomik ya da mülkiyet ilişkisi gibi bir bağ yoktur. “Bizim yaşadığımız ilişki ahlaki bir ilişkidir. Memnunsak birliktelik uzun sürer; değilsek ayrılırız ve bir başka ilişkiye başlarız,” diyor topluluğun erkek üyesi olan Jiba Awa.

ONLARDA KARI ve KOCA SÖZCÜKLERİ YOK

Yalnızca dostluk anlamına gelen “Axia” sözcüğünü kullanıyorlar. Toplulukta aynı anda birden fazla “özgür birliktelik” yapılmaz. Eşler ayrı evlerde yaşarlar. Çocuk yapmışlarsa çocuklar anne ve aile tarafından büyütülür. Birliktelikler gerçek aşka dayanır. Aşk yoksa çiftler, ön yargısız ve hiçbir engelle karşılaşmadan görüşmeyi keserler. Her ne kadar Çin’in büyük bir kesiminde bu kadınlara hovarda, ahlaksız gözüyle bakılsa da Mosuolu kadınlar, çapkınlıkla özgürlüğü birbirinden ayırt ediyorlar.

ERKEKLER KAZANDIKLARI PARAYI KADINLARA TESLİM ETMEK ZORUNDA

Reklam
Reklam

Erkeklerin, ailenin geçimi, çocukların bakımı gibi alanlarda hiçbir sorumluluğu bulunmuyor. Çocuk için baba rolünü ailenin dayısı üstleniyor. Ev işlerinin ve aile geçindirmenin tamamen kadınların sorumluluğunda olduğu Mosuo kabilesinde, erkekler kazandıkları parayı “ailenin reisine” teslim etmek zorunda.

'DİLİMİZDE SAVAŞ, CİNAYET ve TECAVÜZ YOK'

“Bizim dilimizde savaş, cinayet ve tecavüz sözcükleri yoktur. Diğer kültürlerde tecavüzü, erkeklerin kadınları seks yapmaya zorladığını, her türlü cinsel suç işlendiğini biliyorum. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum; çünkü biz burada yalnızca aşık olduğumuz, sevdiğimiz insanlarla birlikte oluyoruz. Çok sayıda insan bu özgür birlikteliği anlamıyor; oysa ben bu birliktelik şeklinin çok asil bir gelenek olduğunu düşünüyorum. Saygı gösterilmesi gerekir; çünkü bu içgüdüsel bir davranış değil, bu bir gelenek. Ne yazık ki kadın olarak birçoğumuz zulüm görüyor, taciz ediliyoruz…” diyor topluluk üyesi genç bir kız üzüntü içinde.

KADINLAR BİRÇOK İŞİ SIRTLIYOR

Her ne kadar Mosuolarda, kadınlar tüm gücü elinde bulundursa da bu onların çok rahat bir hayat yaşadığı anlamına gelmiyor. Yemek pişirmekten temizliğe, tarlada çalışmaktan dokumacılığa birçok işi sırtlayan kadınlar, yoğun ve yorucu bir hayat temposunda yaşıyor. Politik konularda alınacak kararlarda erkeklerle istişare edilirken, çobanlık, balıkçılık ve hayvan kesimi gibi işlerde yine erkekler çalışıyor.

Reklam
Reklam

Batı’da “Matriyarkal” olarak adlandırılan bu toplum yapısında, soyun devamını kadınların sağladığına inanıldığından ataerkil kültürün aksine ailedeki kadınlardan kız çocuk sahibi olması bekleniyor.

'BABA, GELİN, KAYNANA SÖZCÜKLERİ YOK'

Mosuo halkının kullandığı yerel dilde, baba, amca, damat, gelin, kaynana gibi kavramların sözlük karşılığı bulunmuyor. Mosuo kadını Muri Sarlaşi, “Bizim hayatımızda diğer insanların yaşadığı gelin kaynana çekişmesi, miras kavgası, boşanma krizi gibi sorunlar yok” dedi. Kadınların sorumluluğunda toplumun daha huzurlu olduğunu savunan Sarlaşi, “Anaerkil toplumda şiddet, hırsızlık, tecavüz gibi suçlar da en aza iniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Mosuo erkeği Ava Arta ise kadın egemen toplumda erkek olmak hakkındaki hislerini paylaşırken, “Kısıtlı sorumlulukla yaşamak, erkek için iyi. Anaerkil bir kültürde erkek olmayı sorun etmiyorum. Kadınlar, gücü elinde tutuyor ancak bu durum erkeklere daha çok özgürlük ve konfor sağlıyor” ifadesini kullandı.

ÇİN DEVLETİ ONLARI TANIMIYOR

Reklam
Reklam

Mosuolar, kültürel ve jeneolojik (soy bilimi) açıdan ayrı bir milliyet olmasına rağmen Çin devleti, Mosuoları ülkede resmen tanınan 56 etnik gruptan biri olarak sınıflandırmıyor. Yaklaşık 25 bin nüfusa sahip Mosuo kabilesi, bölgede nüfusu 300 bin civarında olan Nakhi milliyetinin alt kimliğine mensup sayılıyor ancak bu iki halk arasında belirgin farklar bulunuyor.

Mosuolar, anaerkil toplum yapısına sahipken, Nakhiler için durum tam tersi seyrediyor. Ayrıca Mosuolar, Tibet budizmine göre yaşarken, Nakhiler “kurbağanın kutsal olduğu” bir inanışına sahip. İki milliyetin kullandıkları yerel diller de tamamen farklılık gösteriyor.

DIŞ DÜNYADAN İZOLE

Dış dünyadan izole bir coğrafyada yaşayan Mosuolar, bu sayede ilginç kültür ve geleneklerini popüler kültürün etkilerinden koruyabiliyor ancak yaşadıkları coğrafyanın sahip olduğu doğal güzellikleri nedeniyle Çinli yetkililerin teşviki sonucu bölge giderek daha turistik bir hale geliyor.

Mosuoların yüzyıllardır yaşadığı Lugu Gölü çevresinde son yıllarda hızla çoğalan pansiyon, restoran ve kafeler, bölgede ekonominin güçlenmesine yardımcı oluyor ancak buradaki işletmelerin çoğunun ülkedeki dominant unsur olan Han Çinlileri tarafından idare edilmesi dikkati çekiyor.

Reklam
Reklam

Mosuolar, Çin devleti tarafından ayrı bir millet olarak tanınmadıkları için ülkedeki birçok etnik azınlık unsurun nüfusça yoğun olduğu bölgelerde sahip olduğu özerk yönetim yapısından faydalanamıyor.

Kenya’daki Samburu, Nepal’deki Tashi Sangmo, Kosta Rika’daki Bribis yerlileri, Endonezya’nın Sumatra adasındaki Minangkabaular ve Nijerya’daki Wodaabeler toplumları, kadın egemen kültürleri Mosuolar kadar baskın olmasa da dünyadaki diğer anaerkil halklar arasında yer alıyor.

'KADIN OLMAKTAN GURUR DUYUYORUZ'

“Herkes erkeklerin kadınlardan daha önemli olduğunu düşünür. Ancak bizim toplumumuzda yani Mosuoslar’da her şey kadınların kontrolündedir. Kasaba kadınlar krallığı diye tanınıyor. Biz göle anne göl anlamına gelen “Lugu” ismini koyduk. Erkeklerden daha önemli bir rolümüz var. Mülkiyeti kontrol ediyoruz, çocuklar annelerinin soyadını alır” diyor bu kasabada yaşayan kadınlardan biri olan E Re Chen ve ekliyor: “Burada kadın olmak diğer yerlerde erkek olmak gibidir. Çok fazla sorumlulukları vardır; ancak aynı zamanda da oldukça özgürdürler. Kimseden direktif almazlar. Bizim toplulumuzda erkek doğduğunda küçümsemezler. Hepimiz geniş evlerde bir arada yaşarız. Sanırım dünyanın diğer bölgelerinde insan ilişkileri oldukça farklı. Bizim kasabamızda insanlar uyum içinde yaşıyor. Kadınlar olarak kendimizi üstün görüyor ve kadın olmaktan gurur duyuyoruz.”

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: