Bülent Arınç'tan Bakanlar Kurulu sonrası konuştu

aşbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, basın mensuplarına açıklama yaptı.

Çözüm süreci, Suruç'taki patlama ve 2 polisin şehit edilmesi konularında açıklamalarda bulunan Arınç, "Suruç'ta her gün 3 gösteri yapılıyor ve HDP'nin yöneticileri yapıyor. Acaba bu grubun içinde neden yoklardı?" diye sordu.

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarını açıklamalarda bulundu.

Arınç, Ceylanpınar'da şehit edilen polislere başsağlığı dileyerek şunları kaydetti; 'Kıdemsiz 2 polis arkadaşımızın, birisi 1 yıllık birisi 5 yıllık, evlerinde uyuyorlarken arkadan ateş edilmek suretiyle şehit edildiklerini biliyoruz. Hem Suruç'ta hayatını kaybedenlere, hem de Adıyaman'da şehit edilen uzman askerimize hem de bugün evlerinde alçakça şehit edilen askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Polislerimizle ilgili olarak, PKK bağlantısı olduğu bilinen bir oluşum tarafından, bunun bir misilleme olduğu ve katledilmesi olayını üslendiğini biliyorsunuz. Bu oluşumun gerçekten bağlantılı olup olmadığı araştırılıyor. Ama neresinden bakarsak bakalım, bir terör örgütünün işlediği terör suçudur. Bunu yapanlar mutlaka karşılığını göreceklerdir.'

Reklam
Reklam

'DEAŞ'IN BULUNDUĞU YERLERE GÖRE EN ACİL YERDEN BAŞLANACAK SINIR GÜVENLİK SİSTEMİ TAKVİYE EDİLECEK'

Arınç, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında sınırdaki gelişmelerin değerlendirilidiğini söyledi. Kara Kuvvetleri Komutanı Hulisi Akar'ın da toplantıya katıldığına dikkat çeken Arınç, Milli Savunma Bakanlığı'nın sınırdaki terörist geçişlerini engellemek için alınacak tedbirlere ilişkin sunum yaptığını dile getirdi. Bülent Arınç şunları söyledi; 'Bugünkü toplantıda Milli Savunma Bakanımız ve Kara Kuvvletleri Komutanımız ve ilgili üst düzey komutanlarımızın katıldığı bir sunum yaptı. Bu sunumun ismini 'Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi olarak kısaltabilirim, önemli bir projeksiyonla anlatıldı. Asıl önemli olan DEAŞ tehdinine karşı teröristlerin geçiş noktalarını engellemek ve bunun için fiziki engellerin alınmasıdır. Sınırda fiziki güvenlik sistemi kurulacaktır. Bununla İçişleri Bakanlığımız kriz bölgelerinde ilave olarak hangi tedbirlerin alınacağına, Suruç'ta yaşananlar, polislerimizin şehit edilmesi üzerine açıklamalarda bulundu. Kara Kuvvetleri Komutanımız Hulisi Akar ve Milli Savunma Bakanımız ile üst düzey askerlerimizin verdikleri bilgilerle, sınır güvenliğimizde risk sıralaması kaçakçılar, sığınmacılar ve teröristlere yöneliktir. Sadece teröristlerin geçişini engelleyecek, insani yardım amaçlı geçişleri kolaylaştırabilecek, yabancı savaşçıların engelleyecek bir çalışma gereklidir. DEAŞ'ı bir tehdit olarak gördüğümüze göre, özellikle onların bulunduğu yerlere göre en acil yerden başlanarak sınır güvenlik sistemimiz takviye edilecektir. Teröristlerin geçiş noktalarının engellenmesi amacıyla ek tedbirler alınacaktır. '

Reklam
Reklam

'ÖLENLERİN ARASINDA NE BELEDİYEDEN BİR YETKİLİ VAR, NE DE HDP İL VE İLÇE YÖNETİLERİ VAR'

Bülent Arınç, Suruç'ta polisi eleştirenler olduğunu söyleyerek; "Ölenlerin arasında ne belediyeden bir yetkili var, ne de HDP il ve ilçe yönetileri var. Bunların o topluluk içine özel olarak sokulmadığı, uzakta bırakıldıkları da ayrı bir istihbarat konusu" dedi.

Hükümet Sözcüsü Arınç, güvenlik sisteminin nasıl olacağı yönündeki bir soruya yanıt vererek; "Ayrıntılı olarak anlatamam. 910 kilometrelik sınırın özellikle kritik olan bölgeleri tespit edilmiştir. Özellikle giriş-çıkışlar içi tespit ettiğimiz yerler konusunda öncelik verilmek suretiyle, hemen hemen tüm teknolojik imkanlardan istifade ederek bir Entegre Sınır Güvenlik Sistemi kurulacaktır. Etkili olabilecek, bugüne kadar fayda gördüklerimize ilaveten... Bu hiçbir zaman, birilerinin itiraz edeceği gibi duvarlar örmek suretiyle değil, özellikle terörist geçişlerini engelleyebilecek, kaçakçılığı önleyecek ve yaşadığımız son mülteci akımları karşısında onları asıl geçiş noktalarına yönlendirecek bir sistemi entegre olarak düşünmüşler. İçinde Aselsan'ın da bulunduğu mükemmel bir proje hazırlanmışlar. Başbakanımızın talimatıyla devam edilmesi uygun bulundu" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"HÜKÜMET, EN BÜYÜK TEHDİT OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ DEAŞ'E YÖNELİK BÜYÜK ORERASYONLAR İÇİNDEDİR"

Arınç, Türkiye'de 600 kişinin IŞİD ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığına dikkat çekerek şunları söyledi; "Türkiye için IŞİD lanetli bir terör örgütüdür. Terörün her türüyle olduğu gibi IŞİD’le mücadeleye de kararlıyız. 1 Ocak 2015'ten bu yana DEAŞ ile ilgili olarak 600 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 102 kişi tutuklandı. Hükümet, bütün terör örgütlerine, ama özelikle şu an en büyük tehdit olarak gördüğümüz DAEŞ'e karşı baştan bu yana büyük eylemlerin, operasyonların içerisindedir. DAEŞ'e karşı oluşturulan uluslararası koalisyona Türkiye destek vermektedir. Geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen ABD Özel Temsilcisiyle belli konularda mutabakata varılmıştır. Bizim taleplerimiz mutlaka dikkate alınmıştır. Eğit-donat faaliyetlerine devam edilme kararı alınmıştır."

"ÇOK KISA ZAMANDA ÇOK ÖNEMLİ KARARLARIN ALINMASI GEREKEBİLİR"

CHP ile devam eden koalisyon görüşmelerini değerlendiren Arınç; "Bizim önceliğimiz hükümet kurmak. Milletimiz bir karar verdi. Millet bize "13 yıldır tek başına iktidarsınız. Şimdi size 20 milletvekili eksik veriyorum. Sizin başka bir partiyle koalisyon ortağı olmanızı istiyorum" dedi. Biz maceraperest değiliz, halkımızın bu takdirine karşı durmayız. Yani biz 'Sen ne yaptığını bilemedin, hadi seçime gidelim de bu yanlışını düzelt." demeyiz. Bu millete karşı saygısızlık olur. Hükümeti kurmak konusunda CHP ile ilerleyen bir süreç vardır. CHP ile görüşmelerde, bundan sonraki aşamada bir iki arkadaşıda görüşmelere ilave ederek, sayın Koç'la tekrar bir toplantı yapacağız. Görüşmeler devam edecek. Hükümetimiz görev başında. Bu Anayasa'da böyle. Ancak çok önemli kararların alınması, çok kısa zamanlarda gerekebilir, bunun için kurulmuş, güçlü bir hükümete ihtiyaç olabilir. Yeni kurulmuş, güvenoyu almış bir hükümete ihtiyacımız var. Hükümet kurma çalışmalarında AK Parti'nin tavrı bellidir, inşallah olumlu bir sonuca da ulaşacağız."

Reklam
Reklam

"ULUSAL YAS ANLAMINI KAYBEDER"

Arınç, CHP'nin ulusal yas ilanı için kanun teklifi vermesini değerlendirerek; "Meclis tatildeyken, bu yasanın komisyonlardan ve Genel Kurul'dan geçmesi mümkün değil. CHP esasında bunu bilir. Onların acılarını paylaşıyoruz. Ama bunun için ulusal yas ilan edilmesi, bu ve buna benzer olaylarda her gün tek tek yapmaya kalkarsak bu anlamını da kaybeder diye düşünüyorum" diye konuştu.

"ÖNEMLİ OLAN HDP'NİN DE BÖYLE BİR DEKLARASYONA İMZA KOYMASIDIR"

Bülent Arınç, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmasını değerlendirerek; "Biz hükümet olarak TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmakta fayda görmüyoruz. Çünkü böyle bir toplantı yapıldığında siyasi partiler arasında öylesine büyük tartışmalar yaşanabilirki, mecrasından sapar ve hiç ümit etmediğimiz bir davranışla karşı karşıya kalabiliriz. Bunların hepsini kapsayan bir teklifi Başbakanımız deklare etti. Terör bir insanlık suçudur. Önemli olan HDP'nin de böyle bir deklarasoyona imza koymasıdır. Bu, onların bir Türkiye Partisi olduklarını ve aldıkları yüzde 13 oyun hakkını verdiklerini gösterir" dedi.

Reklam
Reklam

"HDP'NİN HALA ÖRGÜTLE İÇİÇE GEÇMİŞ BİR SİYASİ UNSUR OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR"

Çözüm süreci ile ilgili gelişmeleri değerlendiren Arınç, HDP'yi eleştirdi. Figen Yüksekdağ'ın "Biz sırtımızı PYD'ye, YGP'ye yaslıyoruz" sözlerini sert bir dille eleştiren Arınç; "Çözüm süreci demek, bütün terör eylemlerinin devam etmesi, buna göz yumulması demek değildir. Bunu herkes böyle bilsin. 'Hem terör eylemi yapacağız hem de çözüm süreci lafta devam etsin' diyorlarsa böyle bir şey mümkün değil. Bununla birlikte, çözüm sürecinin rasyonel bir şekilde devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Rasyonel derken, kamu düzeni ve güvenliğinin esas olduğu, örgütün silahtan mahrum bırakıldığı bir süreci anlayabiliriz. AK Parti tek başına iktidar kuramıyor, hükümet kiminle kurulursa kurulsun yeni dönemde çözüm sürecini rasyonel bir şekilde ele almak ve örgütün kazanımlarını ve Türkiye'ye verdiği zararları izole edecek bir sistemi ortaya koymak zorundadır. Kamu düzeni ve güvenliğinde sıkıntı olduğu takdirde çözüm sürecinin yürümesi mümkün değildir. Hem Demirtaş'ın hem Yüksekdağ'ın yaptığı açıklamalar, HDP'nin hala örgütle içiçe geçmiş bir siyasi unsur olduğunu göstermektedir. Eş başkan denilen kişi "Biz sırtımızı PYD'ye, YGP'ye yaslıyoruz' diyebiliyor. Bunların hepsi PKK'nın yan örgütleridir. Bu açıklamalar, bir partinin genel başkanına yakışmaz" diye kaydetti.

Reklam
Reklam

"BELEDİYE İKİNCİ ARAMAYA İZİN VERMEDİ"

Bülent Arınç, Suruç'ta saldırı öncesine ilişkin yeni bilgiler de paylaştı. Polisin ikinci bir arama yapmasına belediye yetkilerinin 'burası güvenlidir' diyerek izin vermediklerini söyledi. Arınç, 'polis neredeydi' diyenleri eleştirerek; "Otobüslerle gelmiştir bu insanlar, masumane bir amaçla geldiklerini biliyoruz. Yani Kobani'yle dayanışma içinde olacaklar, bu şiddet içermeyen bir gösteridir, bizim de kabulümüzdür. Sadece otobüslerden indikleri zaman polis arama yapmak istemiştir, kendilerinin de müsadesiyle arama yapılmıştır. Sadece birkaç tanesi polis merkezine davet edilmiş, kimlik tespitinin ardından onlar da serbest bırakılmıştır. Sonra Suruç Belediyesi'nin Amara Kültür Merkezi'ne girmişledir. Orası korunaklı bir yerdir, duvarları vardır. Polis 'Aradan zaman geçti, tekrar arama yapalım' dediğinde belediye görevlileri kesinlikle izin vermemişlerdir. 'Burası bizim bölgemizdir, güvenlidir' demişlerdir. Sonra da o grubun arasında giren birisi, sırtını ağaca da yaslamak suretiyle hem kendi hayatına hemde 32 canımızın hayatını kaybetmesine yol açan eylemi yapmıştır. İlk aramada olmayan bu kişi, bu belediyenin bahçesine nasıl girmiş, bu açıklamayı yapan insanların arasında nasıl sızmış, bu patlayıcıyı nasıl patlatmıştır? Amara Kültür Merkezi'nde güvenlik kameralarının 10 aydır kullanılamadığı yönünde. Güvenlik kameralarının 10 aydır çalışmadığı yerde belediye arama yapılmasına izin vermiyor.

Reklam
Reklam

"HDP'LİLER NEDEN ORADA YOKTU?

Ölenlerin arasında ne belediyeden bir yetkili var, ne de HDP il ve ilçe yönetileri var. Bunların o topluluk içine özel olarak sokulmadığı, uzakta bırakıldıkları da ayrı bir istihbarat konusu. Şimdi bütün bu soruların cevaplarını bulacağız. Halbuki bütün kayıtlar gösteriyor ki Suruç'ta hergün en az 3 tane gösteri yapılıyor. Ve hepsini yapanlarda HDP'nin yöneticileri. Acaba bu grubun içine neden gelmediler, neden katılmadılar? Neden orada yoklardı?" diye konuştu.

Anahtar Kelimeler: