Bülent Korkmaz: Emre için üzülüyorum

Türk futbolunun gelmiş geçmiş en başarılı ve kariyerli oyuncularından biriyken artık en başarılı teknik direktörlerinden...

Türk futbolunun gelmiş geçmiş en başarılı ve kariyerli oyuncularından biriyken artık en başarılı teknik direktörlerinden biri olan Bülent Kormaz, eski takım arkadaşı Emre Belözoğlu için üzüldüğünü söyledi.

Kardemir Karabükspor Teknik Direktörü Bülent Korkmaz, bu sezon çok başarılı olduklarını, ligde kalarak da bunu gösterdiklerini belirterek, önümüzdeki sezonda hedeflerinin ilk 10 olduğunu iddia etti. Maraton.com.tr'ye çok özel açıklamalarda bulunan Kardemir Karabükspor teknik direktörü Bülent Korkmaz, tüm sorulara içtenlikle cevap verirken hem Galatasaray’daki yıllarına hem de teknik direktörlük kariyerine değindi.

Reklam
Reklam

Emre Belözoğlu için ne yorum yaptı?, Şampiyonlukta hangi takımı şanslı görüyor?, Emenike ve Mehmet Yıldız için neler söyledi?, Adnan Polat’ı hangi konuda ikna edemedi?, Sergen ve Tümer’i neden alt edemedi? ve Kardemir Karabükspor nasıl ligde kaldı? sorularına açık yüreklilikle cevaplar veren Bülent Korkmaz’la yapılan hem dobra, hem esprili hem de keyifli sohbetin ayrıntıları şöyle:

KARABÜK’E GELDİĞİMDE HEM BASIN HEM OYUNCULAR İNANMIYORLARDI”

Sizin göreve geldiğinizde herkes Karabükspor’un küme düşmesine kesin gözüyle bakıyordu. Takım kötü durumdaydı. Neyi değiştirdiniz de Karabükspor memleketiniz Malatyaspor’un plakası olan puanda tamamladı?

Başlarken bu takıma transfer gerektiğini, takımın ihtiyacı olduğunu, bu transferlerin olmasa benim değil hiç kimsenin bir şey yapamayacağını söyledim. Yöneticilerimiz de kesinlikle devre arasında transferin olacağını söylediler ve başladık. Başlarken de açıkçası iyi de başlamadık, ilk yarıyı iyi de bitirmedik ama benim kafamda ‘ilk yarıda 15 puan bizim için iyi’ düşüncesi vardı, 12 puanla bitirdik. Ben planı ve programı ikinci yarıya göre yapmıştım ancak bu yarıda alabileceğimiz puanlar da bize artı olacaktı.

Reklam
Reklam

Maalesef Karabük halkında ve basınında bir umutsuzluk vardı. Ben ve ekibim durumun kesinlikle böyle olmayacağını söyledik. Kaptanımız Cernat ile konuştuğumda onun da umutsuz olduğunu gördüm açıkçası. Ben, Kayseri Erciyes'i aldığımda 11 puandaydı ve ligi 40 puanla bitirdik. Ben kendime güvendiğimi söyledim. İkinci yarıya transferlerle başladık. Bazı oyuncularda da sürpriz gelişmeler oldu. Özellikle Mehmet Yıldız'ı düşünmüyorduk ilk etapta. Sonradan takımından ayrılmak istediğini öğrenince devreye girdik. Sağ olsun, Kardemir'in inanılmaz desteği oldu transferlerde. Bu sene ligde devre arası kampı hiç olmadı. Bazı transferleri ilk maçta oynatamadık.

Bazı oyuncular tek idmana çıktı bazıları hiç çıkmadı. Bazı günler sabaha kadar çalıştık. Bu çalışmalarda oyuncularımızın özverilerini unutamam. Özellikle yeni gelen yerli oyuncularımız takıma müthiş sahip çıktılar. Bu bizim için gerçekten büyük avantaj oldu. 11 tane oyuncumuz tesislerde kalıyor. Kalan oyuncuların eski oyuncularla kalması avantaj sağladı. Ben 13 tane oyuncuyla yollarımızı ayırdım. Burada daha önce transferin doğru yapılmadığını da gördük. Transferin teknik direktörlerin isteğiyle, yöneticilerin yönlendirilmesiyle yapılması gerekiyor. Biz bunu devre arasında yaptık. Maçlarının sıklığı da bizim işimize yaradı. İster istemez kampta kalıyorsun. Bu maç yoğunluğu bizim takım olmamızı sağladı. Kazandıktan sonra takımın özgüveni yükseliyordu.

Reklam
Reklam

İlk maçlarda taraftarlar beni de eleştiriyordu. Bunu da anlamıyordum. Sanki bu takımı ben kurdum. Daha sonra iç sahada taraftarla bütünleşince, ardından iyi sonuçlar da gelince herkes şaşırdı. Hatta geçenlerde ormanda koşu yaparken bir beyefendi ile karşılaştım. Bana “Hocam senden özür dilerim” dedi. “Hayırdır?” dedim. “Ya kusura bakma. Eleştirenlerin en başında ve kötü konuşanların en başında ben geliyordum. Senden özür diliyorum, seni takdir ediyorum, çok büyük başarı elde ettin.” dedi. Burada bu insanların bu duyarlıkta olması da beni ayrıca mutlu ediyor.

Benzer bir süreci Kayseri Erciyesspor’da da yaşamıştınız ama o dönem son maçla da olsa kümede kalamamıştınız. Ne değişti? O zaman eksik olan, şimdi tam olanlar neydi de başarı geldi?

Futbol şansı sizden yana olduğu zaman bu süreçler daha kolay oluyor. Erciyes’teyken Rizespor’la oynadığımız maçın 10-0 bitmesi lazımdı normalde. İki penaltı kaçırdık, atılacak ne kadar gol varsa hepsini kaçırdık. Sonra son dakikada maç bitecekken golü yedik. O maç kırılma anıydı. O maçı alsaydık kümede kalacaktık. Mesela Karabük’teki kırılma anı Manisa maçıydı. Manisa ile Karabük'te oynadığımız maçta son dakikada kazandığımız penaltı ile golü bulduk ve kırılma anı bizim lehimize oldu. Erciyes'te o maçta benim aleyhime döndü burada ise lehime döndü. Tek fark buydu açıkçası.

Reklam
Reklam

İç sahada özellikle büyük bir başarı gösterdiniz.

İlk yarıda tek yenilgimiz Mersin maçıydı. Deplasmanda benim hedefim 2 galibiyet 1 beraberlikti. Hemen hemen hedefimizi tutturduk. Ben yerel basına da söyledim. “Kendi sahamızdaki 9 maçtan 6 ya da 7 maçı alırsak ve deplasmanda 1 veya 2 galibiyet alırsak kümede kalırız.” diye. Çok şükür 32 puanla ikinci yarıyı ikinci bitirdik. Ayrıca da bu bizi mutlu ediyor.

“TRANSFER YAPIN, 25 PUAN GARANTİ DEDİM VE ÇOK ŞÜKÜR SÖZÜMÜ TUTTUM”

Takımı Yücel İldiz’den devraldınız. Yücel Hoca bu takımı Süper Lig’e taşıdı ve ilk sezon ligde tutmayı başardı. Kendisiyle bir fikir alış-verişiniz oldu mu göreve geldiğinizde?

Yücel Hoca göreve geldiğimde beni aradı ve başarılar diledi. Böyle bir fikir alış-verişimiz olmadı açıkçası. Ben zaten hemen hemen tüm takımları takip ettiğim için gelmeden önce de eksiklerin neler olduğunu biliyordum. Antrenmanlarda bunun üzerinde durduk ama antrenmanlar eksikleri görmek için yeterli değil. Sonuçta ben antrenmanda takımımı eksiksiz bulurum ama önemli olan maçta bu eksikleri tespit edebilmek. Ben de böyle yaptım. Fiziksel olarak, pozisyon anlamında eksikler gördüm ve bunlara yoğunlaştım. İkinci yarıda istediklerimiz elde ettik böylece.

Reklam
Reklam

Hocam göreve geldiğinizde, “Kazanamıyorsa kaybetmeyen bir takım olmamız gerek” diye bir açıklamanız var ancak sizin döneminizde takım 11 galibiyet 3 beraberlik 9 yenilgi almış. Ya yenmiş ya yenilmişsiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

İlk yarıyı değerlendirmek istemiyorum çünkü yetersiz bir kadro var. Benim tüm planlarım ikinci yarıya yönelikti. İlk yarıdaki bazı kritik maçları alsak da bu kadar mağlubiyet olmazdı. İkinci yarı “transferleri yapın 25 puan garanti” demiştim. Bunu hem yönetime hem basına dedim. Çok şükür verdiğimiz sözü tuttuk. Yenik duruma düştüğümüz maçlarda da oyunda kalmayı başardık.

Sezon başında ligin sistemi üzerine tartışılırken Arjantin’de olduğu gibi açılış-kapanış ligi uygulaması da gündeme gelmişti. Bu sistem geçerli olsaydı siz herhalde kapanış liginde şampiyonluğa oynamış olacaktınız.

Evet doğru. Öyle olacaktı. (Gülerek)

“TAKIM, EMENİKE’SİZ MAÇ KAZANILMAZ DİYE DÜŞÜNÜYORDU”

Geçirdiği zor dönemlerin ardından Karabükspor’a gelen Mehmet Yıldız’ı nasıl kazandınız?

Burada ilk planda önemli olan Mehmet Yıldız’ın kendi özverisi ve isteğiydi. İlk maçlarında inanılmaz oynadı. O süreç bir oyuncu için çok zordu. Allah kimseye göstermesin. Sezon başında doğru düzgün kamp yapmamıştı bile. Çok güçlü bir oyuncu zaten. 2-3 maç düşüşü de oldu ama sonra çıkış gösterdi. Bizim işimiz antrenman yaptırmaktan ziyade oyuncuyla konuşup onun genel düzeyini değiştirmeye çalışmak. İyi oynadıkça ve gol attıkça da güveni arttı. Kendisi üstesinden geldi diyebilirim aslında.

Reklam
Reklam

Özellikle şehir takımları bir yıldız kazandıkları zaman çok sahipleniyorlar ve bu oyunculun ayrılması durumunda kolay kolay yerini dolduramıyorlar. Siz geldiğiniz dönemde şehir hala Emenike’nin eksikliğini hissediyor muydu?

Kesinlikle. Şehri bırakın oyuncular kendi aralarında bile bunu konuşuyordu. Takım, Emenike ile maç kazanılacağını ve o olmadan maç kazanmanın çok zor olduğunu düşünüyordu. Emenike, Süper Lig’e yükselirken çok büyük katkı sağlamıştı. İlk yarıda takımın kazanamamasında bu düşüncenin de etkisi var doğrusu. Sonradan bu aşıldı tabi ki.

Orkun Uşak’la Erciyes’te de beraberdiniz ve çok başarılıydı. Burada aynı sinerji neden yakalanamadı? Taraftarla arasında sorunlar da oldu…

İyi maçları da oldu açıkçası. İlk yarıda Tomic de oynadı Orkun da oynadı. Elinden geleni yaptı açıkçası. Taraftar neden bu kadar geçinemedi onunla anlamadım açıkçası. Bana da tepki gösterdi taraftar bir dönem. Benim doğrularım vardır hep. Ben taraftara, basına göre veya kamuoyuna göre takım çıkarmam. Ben herkesin hakkını vererek takım çıkarırım. Bazı insanlar öyle yapmıyor işte. Bazıları taraftara göre takım çıkarıyor. Ben asla böyle bir teknik direktör olmayacağım.

Reklam
Reklam

“GELECEK SEZONKİ HEDEFİMİZ İLK 10’DA YER BULABİLMEK”

Geçmişte büyük takımlarda tutunamayan oyuncular takımınızın başarısında pay sahibi oldular. Uğur Uçar, İlhan Parlak ve Mustafa Sarp gibi. Bunu nasıl sağladınız?

Yetenekler hiçbir zaman kaybolmaz. Ben 43 yaşına geldim ama bazı yeteneklerimi kaybetmiyorum sahada. Ben bu oyunculara güvendim. İlhan Parlak’taki yükselişin bir nedeni de fiziksel olarak güçlenmesi. Mustafa Sarp ve Uğur büyük katkı verdiler. Dünyanın her yerinde yetenekten önce güçlü olmanız lazım ki yeteneğiniz ortaya çıksın. Uğur bence şu an Galatasaray’daki performansının yarısında. O performansa ulaşırsa milli takımda oynar. İlhan da Ankaraspor’un oyuncusuymuş. Bu konuda da yönetimle konuşacağım.

Gelecek sene hedefiniz nedir?

Ligde kalıcı olmamız lazım. İlk 10 hedefimiz var. Ben zaten Karabükspor’da uzun sene çalışmayı düşünüyorum. Bunu yaparken transferde ve kurulacak kadroda benim liderlik vasfına sahip olmam lazım. Bunları başkanla da konuşacağım. Onların görüşlerine göre karar vereceğiz.

Reklam
Reklam

Birkaç sene önce yine bize verdiğiniz bir röportajda bir takım alıp, o takımı 3. ligden 1. lige taşıma hedefiniz olduğunu söylemiştiniz. Bu hedefiniz devam ediyor mu?

Evet. Bu çok zor bir şey değil aslında. Doğru planlama ve doğru hamleler yaparsanız çok zor bir olay değil. Ama önemli olan anlık değil uzun dönemli planlar yapabilmek. Bana mesela TFF 1. Lig takımlarından çok teklif geliyordu ama ben hep 2 senelik anlaşma istediğimi, yoksa çalışmayacağımı söylüyordum. Bana “merak etme hocam zaten bu sene şampiyonuz” diyorlardı hep ama hiçbiri şampiyon olamadı nedense. (Gülüyor) Bu hedefim hala var ama tabi maddi açıdan biraz daha kendimizi geliştirmemiz lazım.

“YARI FİNALE GELMİŞKEN FİNAL NEDEN OLMASIN?”

Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe ile yarı finalde karşılaşacaksınız. Erciyesspor’dayken de kupada finalde kaybetmiştiniz Beşiktaş’a. Karabükspor’un da henüz bir kupası yok. Dünyanın en çok kupa kazanan Türk futbolcusu olarak bu konuda neler diyeceksiniz?

Kayseri’deyken final oynamıştık ve o maç bizim hakkımızdı açıkçası. Hak etmediğimiz bir kayıp olmuştu o. Hedeflerimizde kupa yoktu açıkçası ama şimdi tek hedefimiz kupa. Tarihimizde ilk kez yarı final oynuyoruz. Tek maç olması da avantaj. Buraya kadar gelmişken “neden final olmasın?” diye düşünüyoruz tabi ki. Bunu yapacak gücümüz de var bence.

“PLAY-OFF’U BİZLERE SORMAK ZORUNDALAR”

Hocam bu sene değişik bir sistemde oynanıyor lig. Bu değişim neden sizin gibi teknik adamlara sorulmadan yapıldı?

Geçtiğimiz günlerde 4 önemli teknik adamı ağırladı Şansal Büyüka. Hepsi aynı şeyleri söyledi. Benim anlamadığım nokta TFF’nin planlama yaparken neden teknik adamlara sormaması. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey görmüyoruz. Teknik direktörlere sormak zorundasınız. Mesela biz şimdi Spor Toto Kupası oynuyoruz ama lig usulü oynuyoruz. Neden? Burada bir resmiyet yok ki. Neden 22 oyuncu olamıyor kadroda veya neden 5 oyuncu değiştiremiyoruz mesela?

Bize sordular, “Katılır mısınız” diye, “Tamam” dedik. “Statü nasıl olacak?” dedik ama bir şey demediler. Bunu yaparken bile sormuyorlar. Her şeyi sormak zorundalar teknik direktörlere. Geçmişte böyle oldu, bu sene de böyle oldu, umarım gelecekte böyle olmaz. Gelecek sezon nasıl olacak o da bir soru işareti. Ben transfer yapacağım nasıl yapacağımı bilmiyorum. Türk futboluna zarar veriyor böyle şeyler.

“GALATASARAY’IN VAR AMA FENERBAHÇE’NİN KREDİSİ YOK”

Peki, hocam Galatasaray ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında çok kritik bir maç oynanacak Türk Telekom Arena’da. Bu maçları çokça yaşamış bir oyuncuydunuz. Nasıl yorumluyorsunuz bu derbiyi?

İkisi de son maçlarında iyi oynadılar. İkisi de şu an için formda. Süreçte avantajı veya dezavantajı belirleyecek takım Galatasaray. Yenerse büyük ihtimalle işi bitirecek ama yenilirse fark 2’ye inecek. Aykut Kocaman çok akıllı bir teknik adam. Bunları tabi ki biliyor. Galatasaray’ın 1 yenilgi bir beraberlik kredisi var hala ama Fenerbahçe’de böyle bir kredi yok.

Normal sezonu açık ara önde bitirmiş bir takımın puanlarını bölünüp de yeniden yarışa sokulmasını nasıl değerlendirdiniz?

Sezon başında bu kabul edildi mi? Evet edildi. Var mıydı itiraz eden? Hayır. O zaman buna uyacaksınız. Ya başında itiraz edeceksiniz ya da etmiyorsanız bu lige göre oynayacaksınız. Kabul ettikten sonra istediğiniz kadar konuşun. Yöneticiliğin amacı bu zaten. Siz bu kararı aldıysanız ondan sonra bunu konuşmanın alemi yok.

“KADIKÖY’DE BİR KIRILMA ANI OLACAK AMA ZAMANINI BİLMİYORUM”

Fatih Terim’in Galatasaray’ını nasıl buluyorsunuz?

Çok iyi buluyorum. Özellikle transferleri çok başarılı buluyorum. Zaten transferi doğru yaparsanız işin yarısını bitiriyorsunuz. Önemli mevkilere transferler yapıldı Terim’in de varlığı sayesinde. Semih de oynuyor mesela ve ben bunu sürpriz olarak görmüyorum. İlk ben oynatmıştım Semih’i. Benim için Emre Çolak sürpriz oldu mesela. Yardımcılarını da başarılı buluyorum.

Kadıköy’de de bir Galatasaray maçı oynanacak. Sizin de içinde olduğunuz dönemlerde Kadıköy’de Galatasaray’ın şanssızlığı mı denir, beceriksizliği mi denir bilemiyoruz ama kötü bir performansı var. Bunun nedeni ne olabilir?

Futbolda böyle olur ya… Ben kendi sahamda kazanırım, deplasmanda kaybedebilirim. Oluyor böyle şeyler. Bir kırılma anı olacak ama o ne zaman olacak bilmiyorum. Fenerbahçe 40 maça yakındır kendi sahasında yenilmiyor. Demek ki saha avantajını çok iyi kullanıyor. Bu da olması gereken bir şey zaten.

“EMRE BELÖZOĞLU İÇİN ÜZÜLÜYORUM”

Emre Belözoğlu son günlerde bir tartışmanın içinde. Siz onun kaptanlığını yaptınız, yakından tanıyorsunuz. Sahaya çıkınca Emre’ye ne oluyor?

Ben de sahaya çıkınca farklı bir insan oluyordum… Saha dışında müthiş bir karakter Emre. Çocukla çocuk, büyükle büyük olan herkesle çok iyi geçinen, herkese yardım eden bir insan ama saha içi farklı. O süreçte ne yaşıyor ben bilmiyorum tabi ki. Galatasaray’da oynadığı dönemde bu son olayla ilgili bir konu olmadı açıkçası. İtalya’da, İngiltere’de ne yaşadı bilmiyorum ama sevdiğim bir kardeşim olarak, onun için üzülüyorum bu durumlarda kalmasına.

“MEIRA’NIN SATILDIĞINI BİR DAVETTEYKEN ÖĞRENDİM”

Galatasaray’da görev aldığınız dönemde, “Bülent Korkmaz’ı önümüzdeki sezon da düşünüyoruz” açıklamaları vardı ama bu olmadı. O dönem size hangi destek sağlanamadı, ne eksikti?

O dönem her şey eksikti. Geldiğim dönemde de bunu söylemiştim ben. “Sihirli değnek yok elimde” demiştim. Geldiğimde eksik çoktu. Hem fiziksel hem mental anlamda. Takım takım değildi. Meira gibi bir oyuncu vardı mesela. Ben satılmaması gerektiğini söyledim. Bu oyuncunun önemli rolü vardı. Bu oyuncu satıldığı zaman diğer oyunculara hedefsizliğinizi belli edersiniz. Önce satılmayacağı söylendi sonra bir akşam bir davetteyken öğrendim satıldığını. O zaman “her şeye katlanacaksınız” dedim ben de.

Oyuncu sıkıntısından dolayı Kewell bile stoper oynamıştı o dönem.

Başka şansımız yoktu. Herkes “Semih neden oynamadı?” diyor. Semih’i oynatmak istiyordum ama hazır değildi. Semih’i hazırlamak için 3 hazırlık maçı yaptık o dönemde. 1 ay pozisyon alma konusunda çalıştık…

“DEMEK Kİ ADNAN POLAT’I HEDEFLERİMİZE İNANDIRAMADIK”

Karabük’te size duyulan güven Galatasaray’da duyulmadı yani.

Dediklerim çıktı Galatasaray’ın geleceği hakkında. 1 sene daha şans verselerdi çok daha iyi yerlere getirirdim. Ben bunu Adnan Polat’a da söyledim. Benim 2 senelik planımda ilk sene ligi 5-6 hafta kala garantilemek, ikinci sene de Avrupa’da final oynamak vardı. Demek ki inandıramadık. En azından orada işimi doğru yaptım. Buna Ankara’da yuhalanmama rağmen inanıyorum.

“MÜZEDE ŞAMPİYONLUK KUPALARIMIZ VAR”

Hakan Şükür’ün, “Galatasaray müzesinde bir çorabım bile yok” açıklaması oldu. Sizin bir şeyiniz var mı müzede?

Bizim Şampiyonluk kupalarımız var. Bir oyuncuya ait koleksiyon yok sanırım zaten müzede. Yalnız kupa bölümü var.

Bakü’de geçirdiğiniz bir dönem oldu hocam. Nasıl başladı, nasıl bitti. Neler yaşadınız?

Bir Türk işadamı bana teklifte bulundu. Biraz Türkiye’den uzaklaşmak ve kafa dinlemek istedim açıkçası. İyi de çalıştık. Oraya tesis de yaptırdık. Bakü başkanı sağ olsun her zaman arar “Parayı ben verdim ama tesisi sen yaptırdın” der. Başlarda sorunumuz yoktu. Sonra başkanın kardeşi beyefendi takımla bir toplantı yaptı. Toplantı yapılır da bana haber vermeden teknik-taktik içerikli bir toplantı yapıldı. Ben bunu başkana ilettim. Bana, “Sen anasın, biz babayız. Sen seversin biz döveriz.” dedi. “O zaman ben yokum” dedim ben de. Şimdi arıyorlar “gel” diyorlar. Demek ki doğru şeyler yapmışız.

“SERGEN VE TÜMER’İ ALT EDEMEDİM”

Sergen Yalçın’ın “hayatımın en önemli golü”, Tümer Metin’in ise “hayatımın en önemli asisti” dediği pozisyonda onların yanında sadece siz vardınız. Bize bu pozisyonu anlatır mısınız?

Son dakikalardı. Takım halinde baskı kurmuştuk. Geride sadece ben kalmıştım. İki zeki oyuncunun arasında kaldım. Tümer’in sağ ayağına gelince o ortayı yapabileceğini düşünmedim. Kontrol etse baskı yapacaktım ama müthiş bir asist yaptı. Sergen de zeki oyuncu. Golü kendisi atmak için Tümer’in sağ ayağına doğru pas verdi. İki zeki oyuncunun arasında kalınca benim gibi zeki bir oyuncu da onları alt edemedi! (Gülüyor)

“SOYUNMA ODASINA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAYARAK GİTTİM”

Gerek oyunculuk gerek teknik direktörlük kariyerinizde en çok sevindiğiniz ve en çok üzüldüğünüz anlar hangileriydi? Gerçi oyunculuk anlamındaki iyi anılarınızı tahmin edebiliyoruz ama…

Oyuncu olarak belli zaten. Kopenhag en iyisiydi. Werder Wremen maçı en kötüsüydü. 2-1 kaybedip 0-0 berabere kaldığımız maç. 35 bin kişi vardı stadyumda ve 25 bini hasta olmuştu o maç sonrası. Hoca olarak da en üzüldüğüm maç Rizespor maçı. Hep sorarlar “Neden maç bitmeden içeri girdi?” diye. Nedeni oyuncularımın beni o halde görmemelerini istememdi. Koridordan odaya girene kadar hüngür hüngür ağlamıştım. Hala anlatırken duygulanıyorum o maçı. En sevindiğim anı ise burada hemen hemen herkesin “düştü” gözüyle baktığı takımı ligde tutmamdı.

“HAKEMLER HATA YAPIYORLAR AMA ART NİYETLİ DEĞİLLER”

Büyük bir takımda yıllarca futbol oynadınız. Hem büyük takımlarda hem Anadolu takımlarında teknik adamlık yaptınız. Hakemlerin bakış açılarında değişme oluyor mu takımlara göre?

Eskiden evet. Futbolculuk dönemimde hissediyordum ama şimdi ne kadar hata yapsalar da art niyetli değiller. Ortada maç yönetmeye çalışıyorlar.

Beğendiğiniz hakemler hangileri?
Fırat Aydınus, Cüneyt Çakır ve Özgür Yankaya’yı beğeniyorum.

“BENİM ŞANSIM O GRUBUN İÇİNDE OLABİLMEKTİ”

Türk futbolunda elle tutulur ne başarı varsa hemen hemen hepsinde Bülent Korkmaz var. Kaptan olarak, genç olarak, yedek kulübesinde, sahada… Dünya Kupası olsun, Avrupa Şampiyonası olsun, UEFA Kupası, Süper Kupa olsun… Nasıl bir duygu bu?

Şansım o oyuncu grubunun içinde olmaktı. Benim de kırılma anlarım oldu, ayrılmaya yaklaştığım dönemler oldu. Eşim bana bu konuda çok yardımcı oldu, büyük payım vardı. Ben çok çalıştım ve çalıştım. “Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır” derler. Teknik adamlara da teşekkür ediyorum bazen bana haksızlık yapsalar bile benim hakkımı vermeleri ve takdir etmelerinden dolayı.

Dünya Kupası’nda golünüz de vardı.

Çok şükür. Şampiyonlar Ligi’nde var, Dünya Kupası’nda var, uzaktan var! (Gülerek) Az attım ama öz attım.

Bizim sorumuz kalmadı, sizin söylemek istedikleriniz var mı hocam?

Teşekkür ediyorum İstanbul’dan kalkıp geldiniz buraya. Size başarılar diliyorum.

Biz de size ve Karabükspor’a başarılar diliyoruz hocam, biz teşekkür ederiz.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz