FURKAN ABDULA - Makedonyalı emekli Türk akademisyen Prof. Dr. Arif Ago, "Burada bir Türk kalmasa bile Türk kültürü yine yaşayacaktır. Bizim vatanımız Makedonya’dır ama ana vatanımız Türkiye’dir. Biz Türkiye’den gelmeyiz. Eski Osmanlı Türkleriyiz. Bizim ana vatanımız Türkiye’dir." dedi.
Makedonya’daki Türk eğitimciler, AA muhabirine, Makedonya'daki Türkçe eğitimi ve mevcut sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Ülkedeki Türkçe eğitimin önemli isimlerinden emekli akademisyen Prof. Dr. Arif Ago, ilkokuldan yüksek öğrenime kadar eğitimini Türkçe tamamlayarak, hayatının önemli bir kısmını Makedonya'da Türk öğretmen kadrosu yetiştirilmesi, Türk dili ve kültürünün araştırılması, incelenmesi ve öğretilmesine adadı.
Makedonya'daki okullarda yaklaşık 25 yıl kullanılan Türkçe okuma ve dilbilgisi kitaplarını hazırlayan Ago, birçok bilimsel proje ve çalışmalara, makale ve çevirilere imza attı, birçok yüksek lisans ve doktora öğrencisinin yetiştirilmesine de katkı sağladı.
- Makedonya Sırpların eline geçince Türkçe eğitime son verildi
Ago, 1910'lu yıllarda idadiye okullarında derslerin Makedonca ve Türkçe öğretildiğini anımsatarak, "(Osmanlıların bu topraklardan çekilmesiyle Makedonya) Sırpların eline geçince Türkçe eğitime son verildi. 1911 sonu ve 1912 yılı başlarında Makedonya ve Balkan ülkelerinde Türkçe okulları kapatıldı. Türkler arasında iki nesil eğitimsiz kaldı." dedi.
Bulgar ve Alman faşistlerin bu topraklardan çekilmesiyle Makedonya'daki Türklerin, 21 Aralık 1944'te kendi dillerinde eğitim hakkı kazandığını hatırlatan Ago, 23 Aralık’ta dönemin Türkçe yayın yapan Birlik gazetesinin ve 26 Aralık'ta ise Türkçe eğitim veren Tefeyyüz İlköğretim Okulunun kurulduğunu ifade etti.
Türkçe öğretmen sıkıntısından dolayı 1945'te pedagoji kursları açıldığını ve birkaç yıl Türkçe sınıf öğretmenleri yetiştirildiğini belirten Ago, 1949'da Türk öğrenci sayısının 3 bin 600'den 11 ila 12 bine çıktığını vurguladı.
Buradaki ilk Türkçe alfabenin 1945 yılında basıldığını ancak bu alfabenin Türkiye'de kullanılan alfabe gibi değil Hırvat alfabesi şeklinde olduğunu ve "ç, ş, ö, ü" gibi ünlü harfleri içermediğini dile getiren Ago, bu ünlü harflerin matbaada özel şekilde yaptırıldığına dikkat çekti.
Ago, "1982 yılında çıkardığım alfabeye artık Türkiye alfabesinin harf şeklini verdik. Alfabe de yazmadık, 'ilkokuma ABECE' yazdık. Hem alfabe hem okuma kitabımızdı. Türk okullarında 25 sene bu kullanıldı. Ondan sonra tabii ki gelişmeler oldu." diye konuştu.
Ago, 1951'de Ohri'de açılan Türkçe liseye kendisi dahil 45 öğrencinin kayıt olduğunu hatırlattı.
Başbakan Adnan Menderes dönemindeki Dışişleri Bakanı Mehmet Fuat Köprülü'nün Yugoslavya ziyareti sırasında varılan bir anlaşmanın ardından Makedonya'da hem eğitimde hem de buradaki Türk halkı arasında büyük değişim olduğunu hatırlatan Ago, "(Anlaşma ile) Makedonya’da yaşayan Türkler serbest olarak Türkiye’ye göç edebiliyorlardı. Makedonya’daki Türklerin sayısı o zaman oldukça yüksekti. (O dönemde) Son yapılan sayıma göre, Makedonya’nın nüfusu 1 milyon 340 bin. Bunlardan 840 bini Makedon, 230 bini Türk, 145 bini Arnavut, diğerleri ise azınlıklar. Biz Türkler ikinci yerdeydik." değerlendirmesinde bulundu.
Göçler nedeniyle, 45 öğrencinin kayıt olduğu öğretmen okulunu sadece 10 kişinin tamamladığını ve bu okulun kapandığını söyleyen Ago, 1961-1962 öğretim yılında Üsküp'teki Nikola Karev Öğretmen Okulunda yeniden Türkçe sınıfları açıldığını ancak 1963 depreminde okulun yıkılmasıyla geçici mekanlar (tahtadan barakalar) kurulup eğitimin orada devam ettiğini anlattı.
Ago, 1970 yılında kendisinin müdür olarak seçildiği Tefeyyüz İlkokulunda 120 mezun öğrencinin eğitimine Türkçe devam etmelerinin sıkıntı olduğunu anımsatan Ago, "(Üsküp'teki) Tsvetan Dimov lisesinde Türkçe sınıfı açtık. Öğretmen kadrosu yok. Türk Dili ve Edebiyatı dersini verecek öğretmen yok. Ben de o zaman Üsküp’te lise kalsın, çalışsın diye bunu kabul ettim. (Türkçe dersini) ‘Ben vereceğim’ dedim. Ondan sonra lise sınıfı 1986 yılına kadar devam etti." diye konuştu.
Dönemin Yugoslavya Devlet Başkanı Yosip Broz Tito'nun ölümünden sonra bölgedeki buradaki halkların durumunun kötüleştiğini, 1986 yılında Türkçe ve Arnavutça lise sınıflarının çalışmasının yasaklandığını kaydeden Ago, "Bu yasak 1992 yılına kadar sürdü. 1991 yılında Makedonya kendi bağımsızlığını ilan etti. O zaman her tarafta Türkçe öğretimi yeniden canlandı." dedi.
Ago, 1964-65 öğretim yılında Üsküp'teki Yüksek Pedagoji Okulunda Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün kurulduğunu ancak yine kadro sorunu yaşandığını hatırlatarak, kendisinin Belgrad Üniversitesi Türkoloji Bölümünü tamamladıktan sonra Üsküp'e döndüğünü ifade etti.
Pedagoji Akademisi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün 1972 yılına kadar devam ettiğine ve 1972 yılına kadar ortak çalışan Felsefe ve Filoloji Fakültesinin iki ayrı kurum haline geldiğini dile getiren Ago, Üsküp Filoloji Fakültesindeki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün ise 1976-77 döneminde açıldığını ve bu bölümde öğrenci sayısının artmasıyla doğan kadro ihtiyacından dolayı da 1979 yılında Filoloji Fakültesine geldiğini söyledi.
- Makedonya’da Türkçe eğitimi canlandı
Ago, 2000'li yılların başında emekliye ayrıldığını belirterek, "Üsküp’teki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden ayrıca İştip’te Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü açıldı. Kalkandelen’de Şarkiyat Bölümü açıldı ve Pedagoji Fakültesinde sınıf öğretmenlerinin yetiştirilmesi için Türkçe Bölümü açıldı. Makedon Dram Fakültesinde Türkçe Dram Bölümü açıldı. Marko Tsepenkov Folklor Enstitüsünde Türkçe Folklor Bölümü çalışmaya başladı. Böylelikle Makedonya’da Türkçe eğitimi canlandı." diye konuştu.
Makedonya’daki Türkçe eğitim gören öğrenci sayısının günden güne azaldığını anımsatan Ago, "Türkiye’ye göçler durdu, Batı devlerine göçler başladı." dedi.
Ago, 1980'li yıllarda çalıştığı fakülteye İsveç'ten gelen bir heyetten, Malmö Lund Üniversitesi'nde Türkçe sınıfının var olduğu ancak öğretmen kadrosunun yetiştirilmesi gerektiği bilgisini edindiğini dile getirerek, 1984 yılında yabancılar için Türkçe dilbilgisi ve okuma kitabı olmak üzere iki eser yayınladığını söyledi. Ago, "(Lund Üniversitesi) Oraya ders vermeye gittim. Öğretmen kadrosu yetiştirdik. Yaklaşık 10 öğretmen yetiştirdik ve onlar sonra Malmö’deki ilkokullarda Türkçe dersi verdi." ifadelerini kullandı.
Osmanlıca dersi veren Makedon asıllı Türkolog Vanço Boşkov ile bir anısını paylaşan Ago, şunları kaydetti:
"Bir gün cesaret ederek 'Bre Vanço, sen niye Türkolojiyi seçtin? O kadar bilgin var başka bir bölüm seçemez miydin?' dedim. Seçebilirdi. Durdu ve yüzüme bakıp güldü. Bana şunu dedi, 'Ey Arif, Ben Kavadarlıyım. Türk çocukları arasında büyüdüm ve Türkçeyi öğrendim. Fakat liseye gittiğim zaman Türkçeyi unuttum. Liseyi bitirdikten sonra Türkçemi yenilemek için Saraybosna Fakültesi Türkoloji Bölümüne kayıt oldum.' 'Başka bölüm yok muydu?' dedim. O da, 'Benim için iki ulusun kültürü önemlidir. Birisi Helen kültürü diğeri de Türk kültürüdür. Dünyaya bir daha gelirsem yine Türkçeyi seçmiş olurdum' dedi."
- "Bizim ana vatanımız Türkiye’dir"
Kendisi, eşi ve iki oğlu olmak üzere ailesinin 4 üyesinin tamamının Türkoloji Bölümünü tamamladığını söyleyen Ago, "Bizim vatanımız Makedonya’dır ama ana vatanımız Türkiye’dir. Biz Türkiye’den gelmeyiz. Eski Osmanlı Türkleriyiz. Bizim ana vatanımız Türkiye’dir." değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmalarında daha çok Osmanlıca kelimeler kullandıklarını anımsatan Ago, "Burada bir Türk kalmasa bile buradaki Türk kültürü yine yaşayacaktır." dedi
Makedonca, Sırpça ve Arnavutçada birçok Türkçe kelimeye rastlandığı bilgisini paylaşan Ago, "Türkler burada iz bırakmışlardır. Osmanlıların 110 sene çekilmelerine bakmaksızın Osmanlı’dan kalma çok eser var. Hanlar, hamamlar, camiler, kervansaraylar, çeşmeler, köprüler, hepsi de Türk mimarisi." şeklinde konuştu.
- Makedonya’daki Türkçe eğitimi "kanayan bir yara"
Tefeyyüz İlköğretim Okul Müdürü Dr. Osman Emin de Makedonya’daki Türkçe eğitimin, öğrenci, öğretmen kadrosu ve kitap eksikliği gibi sıkıntılarla karşı karşıya geldiğini dile getirerek, “Biz eğitimi sürekli olarak kanayan bir yaramız olarak görüyorsak, bizim bu kanayan yarayı bulup ilaçlamasını bulmamız ve bunun üzerinde daha fazla çalışmamız gerekir.” ifadelerini kullandı.
Doğru bir eğitimin sunulabileceği çağdaş ortam ve kitaplara ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Emin, “Öğretmenlerin kendilerini geliştirebilmeleri için belirli eğitim seminerlerinin düzenlenmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
Eğitimde ders sayısının artmasına sebep olarak “çocukları unuttuklarına” işaret eden Emin, ilk ve orta öğrenimde çocukların 7 saat okul içerisinde olma zorunluluğunun öğrenciler için zorluklarına dikkati çekti.
Ülkedeki Türk öğrencilerin birinci sınıftan itibaren zorunlu yabancı dil, dördüncü sınıfta ülkede resmi dil olan Makedonca, altıncı sınıfta ise seçmeli olarak Arnavutça ve zorunlu olarak ikinci bir yabancı dil eğitimi gördüklerini belirten Emin, şöyle devam etti:
“Türkçe eğitim alan bir çocuğumuz maalesef ana dilinin dışında daha dört dille de karşı karşıya kalabilir. Bu artık kafamızda başka bir soru işaretleri uyandırmaktadır. Biz kendi ana dilimizi unutmaya mı çalışıyoruz, yoksa farklı dilleri öğrenmeye mi çalışıyoruz.”
Mevcut tarih kitaplarında Osmanlı'nın halen "suçlayıcı" gözle okutulduğunu, Din ve Ahlak kitabında ise yüzde 10 İslam, yüzde 90 diğer dinlerin çalışıldığını anımsatan Emin, müzik kitaplarında yer alan Makedonya marşındaki tüm komitacıların isimlerini çocukların ezberlemek zorunda kaldıklarını vurguladı.
Emin, “Bu programın bize öngörmüş olduğu kitaba göre ayak uydurmamız gerekiyor. Ancak bütün inisiyatif ve bilinç öğretmenlere kalmış bir şey. Öğretmenler ister üstü örtülü bir şekilde derslerini sunabilir veya onların çok fazla derinlemesine inmeden üzerinden geçebilirler.” diye konuştu.
Makedonya’daki Türk eğitim kurum ve eğitimcilerinin Türkiye’deki kurumlarla olan iş birliğine de değinen Emin, Türkiye’den kitap temin edip bunlardan yararlandıklarını belirtti. Emin, “Kardeş okul projeleri çalışması, belediyelerle iş birliği, buradaki TİKA, Üsküp Büyükelçiliğinin destekleriyle ayakta durup, onlardan örnekler alıp, bugüne taşıyıp, buradaki öğrencilere sunabiliriz. Daha çağdaş bir şekilde eğitim sunmaya çalışıyoruz.” dedi.
Eğitimin bir süreç olduğu ve en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Emin, “Biz eğitim verirken aslında Türk toplumunu ayağa kalkındıracak belirli bir girişimde çocuklar yetiştirmekteyiz. Bizler çocuklar için varız ve bu çocuklara en iyi şekilde hem eğitim hem öğretim vermek zorunluluğumuz vardır. Eğer ki devletimiz bunları tam şekilde temin etmiyorsa o zaman kesinlikle tüm örnekleri Türkiye’den alıp burada uyarlamaya çalışmaktayız.” dedi.
Buradaki öğretmenlerin kendilerini geliştirebilmeleri adına eğitim çalıştaylarının düzenlenmesi gerektiğini dile getiren Emin, Makedonya’daki Türk öğretmenlerinin Türkiye’deki üniversitelerden gelecek akademisyenlerin eğitimlerine tabi tutulabileceklerini kaydetti.
Emin, “Biz genel anlamda, en başta varlığımızı burada sürdürebilmemiz için Türk eğitimini kalkındırmamız gerekmektedir.” diye konuştu.
- 21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı
Makedonya'daki Türk toplumu, Eski Yugoslavya döneminde 21 Aralık 1944'te kendi dillerinde eğitim hakkı kazanmıştı. Makedonya bağımsızlığı kazandıktan sonra, 15 Şubat 2007 yılında yapılan yasal düzenlemeyle 21 Aralık Makedonya Türklerinin Türkçe Eğitim Bayramı olarak kutlanmaya başlamıştı.
Ülkedeki Türk nüfusu 2002 sayımına göre yaklaşık 80 bin olarak ifade edilirken, eğitimden sanata, medyadan sivil topluma Türkler birçok alanda temsil ediliyor.
Makedonya Türklerinin ülkede siyasette iki milletvekili ve bir bakan ile temsil edilme hakkı bulunurken, ülke genelinde 73 eğitim merkezinde ilkokul ve lise seviyesinde yaklaşık 8 bin öğrenci Türkçe eğitimi alıyor. Yaklaşık 500 öğretmen ise farklı alanlarda Türkçe eğitim veriyor.
Türkçe, Makedonya'da 8 belediyede resmi dil olarak tanınıyor.