1950’li yılların sonunda hippi olarak isimlendirilen bir grup ortaya çıktı. ‘Çiçek çocuklar’ adı verilen bu grup ideolojilerini tamamen barış ve sevgi üzerine kurdu. Tüketime, toplumsal düzen ve şiddete karşı çıkan bu apolitik yaşam tarzı dünyanın pek çok noktasında milyonlarca kişiyi etkilemeyi başardı. 1968 yılında hippilerin en güvenli yeri Taylor Camp olmaya başladı. Üniversite çatışmaları ve düzenli bir eyleme dönüşen şiddetten kaçan hippiler Taylo Camp’a akın ediyordu. Bu nedenle Taylor Camp, bir dönem hippilerin göçmen kampıydı. Bu kampın ortaya çıkışında ise “Ya silahlan ya da terk et” sloganı yatıyordu.
Berkeley’de savaş karşıtı hareket ortaya çıkmak üzereyken bir yandan da silahlanma ve çatışmalar gittikçe artıyordu. Kamp sakinlerinden Sandra Schaub, o dönemleri “Ya silahlan ya terk et, birini seç dedi hayat bize” sözleriyle anlatıyor.
Hippileri Hawaii’ye davet eden isim ise Elizabeth Taylor’un erkek kardeşi Howard Taylor oldu. Hawaii’de yaşayan Taylor, hippileri kira ödemeden yaşamaya davet etti. O dönemde çocuklarıyla birlikte hapse atılan ya da hayatı riski bulunan hippilerin bir kısmı bu teklifi kabul etti. İlk etapta 13 kişi olan kamp sakinlerinin sayısı, zamanla 120'ye ulaştı. Kampta yaşayanlar hurda ve bambuları kullanarak kendilere ev yapmayı başardı.
Elektrik ya da yaşama kolaylığı sağlayan herhangi bir modern ve teknolojik alet yoktu. Bütün bunların yanı sıra giyinik dolaşmak ya da kıyafet tamamen bir tercihti. Taylor’un hippilere sunduğu ve kısa sürede popüler hale gelen bu yaşam tarzu 1977 yılında devletin el koyması nedeniyle sona erdi. Bölgeye el konulmasının sonrasında kampta yaşayan herkes tahliye edildi. Hippilerin bir daha aynı şekilde bir hayat tarzını oluşturmamaları için kamp tamamen ateşe verildi.