Bursa Kent Konseyi'nden Belediyelere Çağrı

Bursa Kent Konseyi Semih Pala, "Demokratik sürece katkı sunan ve insanların sıkıntılarını yöneticilere iletmesine imkan veren kent konseyleri Türkiye için bir şanstır. Bu yüzden belediye başkanları kent konseylerine destek olmalıdır" dedi.

Bursa'da bir televizyon programına konuk olan Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala, kent konseyi kavramının önemine dikkat çekti. Teknik ve sosyal yapı içerisinde kent konseyinin yeni bir kavram olduğunu söyleyen Pala, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda yer alan bir maddeyle Türkiye gündemine geldiğini belirtti. Kent konseylerinin, Yerel Gündem 21 sürecini iyi yöneten şehirlerde hızla işler hale getirildiğini ifade eden Pala, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin de kanundan aldığı yetkiyle zaman kaybetmeden Bursa Kent Konseyi'nin kurulması için destek verdiğini kaydetti.

Kurumsal katılımcıların oylarıyla 35 ay önce göreve geldiklerini hatırlatan Pala, "Bursa Kent Konseyi'ne destek veren Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'ye teşekkür ediyoruz. Kent konseyi, birçok sıkıntının konuşulması, çözüm yollarının geliştirilmesi için ortamlar hazırlıyor. Bursa Kent Konseyi olarak Türkiye'ye örnek bir model oluşturduk. Diğer şehirlere kent konseyi hakkında tecrübelerimizi aktarıyoruz. Her belediyenin olduğu yerde kent konseylerinin de bulunması gerekir. Ancak birçok şehirde ve ilçede kent konseyi bulunmuyor ya da gerektiği gibi işletilmiyor. Demokratik sürece katkı sunan ve insanların sıkıntılarını yöneticilere iletmesine imkan veren kent konseyleri, Türkiye için bir şanstır. Bu yüzden belediye başkanları kent konseylerine destek olmalıdır. Bizler, Türkiye'nin en aktif ve en güçlü kent konseyi olmanın gururunu yaşıyoruz. Bursa Kent Konseyi, Türkiye'de eşi emsali olmayan bir kent konseyidir. 35 ayda toplam 4 bin 80 faaliyet yaptık. İstanbul'da düzenlenen törende, '2012 Türkiye'de yılın kent konseyi başkanı' ödülünü aldık. Buna diğer kent konseylerinin yetişmesi çok zor ama onlardan da aynı performansı bekliyoruz" diye konuştu.

Kent Konseyi yapısı içerisinde yürütme kurulu, 4 meclis, 34 çalışma grubu, sivil toplum ve projeler ofisinin bulunduğunu anlatan Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala, her birimin farklı alanlarda proje ve fikir ürettiğini söyledi. Kent konseyi modelinin tamamen gönüllülük esasına dayandığını hatırlatan Pala, "Her görüşten insan Bursa Kent Konseyi çalışmalarında yer alabiliyor. Düşüncelerini özgürce ifade ediyor. Toplumsal denge çizgisinden taviz vermeden herkese ve her kesime hitap ediyoruz. Kimsenin dünya görüşüne bakmıyoruz. Siyaseti kapının dışında bırakarak Bursa'nın menfaatini ön planda tutuyoruz. Bu sayede Bursa Kent Konseyi kısa zamanda Bursalılar tarafından kabullenildi. Topluma bir şey vermek isteyen herkesi Merinos'taki ofislerimize de bekliyoruz. Kent konseyleri organizasyon kuruluşudur. Bizler sadece ortamları hazırlıyoruz. Çok sayıda büyük toplantılar düzenledik. Uzmanların ve gönüllülerin katıldığı faaliyetlerde, Bursa'nın sıkıntılarını konuştuk. İDObüs, stadyum, adliye binası, deprem gerçeği, yer otomobil, İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu gibi konuları ele aldık. Toplantılardan çıkan sonuçları yetkililere rapor halinde ilettik. Yöneticilerin de Bursalıların ortak sesini dikkate almasını bekliyoruz" dedi.

Tarihin her döneminde önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan Bursa'da, ülkeye ve dünyaya hitap eden projeler geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Pala, Bursa Kent Konseyi'nin de kent konseyi kavramını Avrupa'ya ihraç etmeyi hedeflediğini dile getirdi. Engelliler Meclisi tarafından yürütülen 'Altın Kapak Sandalye'ye projesine de değinen Pala, 10 tane akülü sandalyenin dağıtıldığını, 30 tane daha akülü sandalyenin alındığını ve törenle teslim edileceğini ifade etti.

Uludağ ile ilgili yaşanan yetki karmaşasına da değinen Pala, katılımcı dernek işbirliği çerçevesinde yapılan imza kampanyasına destek olduklarını, vatandaşın haklı taleplerinin yanında yer aldıklarını belirtti. Uludağ'ın, Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Valiliği'nin en şekilde değerlendirileceğini anlatan Pala, "Uludağ, Bursa'dan yönetilmelidir. Ankara sadece koordinasyon noktasında kalmalıdır. Yetkileri, yereldeki yöneticilere devretmelidir. Bursalılar, 12 ay boyunca Türkiye'ye ve dünyaya hitap eden bir Uludağ istiyor. Önümüzdeki yaz aylarında unutulmuş bir Uludağ değil, Bursa ile bütünleştirilmiş bir Uludağ arzulanıyor" şeklinde konuştu.