BÜŞRA NUR ÖZCAN - Bursa'nın tarihi hanlarından birindeki küçük dükkanında, unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden semerciliği 69 yıldır yapan 80 yaşındaki Kemal Yarutkan, kullanımı pek yaygın olmasa da ailesinin yaklaşık 200 yıllık bu uğraşını sürdürüyor. Aralıkhan'daki dükkanında her gün bir ağaç iskeleti, önce keçeyle daha sonra deriyle kaplayan Kemal usta, bunların arasını kurumuş kamışlarla dolduruyor. Dengesiz yapıldığında yük hayvanının sırtında yaralar oluşturabilen semerler, Yarutkan'ın ellerinde çuvaldızla ilmek ilmek şekillenip en son renkli iplerle süsleniyor ve satışa hazır hale getiriliyor. Kemal usta, gelişen teknolojiye inat mesleğini sürdürerek yaptığı semerleri, Uludağ'daki köylerde eşeği ulaşım ve yük taşıma aracı olarak kullanan vatandaşlara satıyor. Yarutkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dedesinden babasına, babasından da kendisine geçen semercilik mesleğini 69 yıldır sürdürdüğünü söyledi. Semerciliğe, ilkokulu bitirdikten sonra babasının yanında başladığını belirten Yarutkan, "Aile olarak bu semerciliği yaklaşık 200 yıldır yapıyoruz. Semercilik, padişahlık gibi babadan oğula intikal eder. Dedem babama öğretmiş, babam da bana öğretti. Benden sonra ailemizde semercilik yapacak kimse yok" dedi. Eskiden hanın, eşeğine, beygirine semer almak için gelenlerle dolup taştığını dile getiren Yarutkan, motorlu taşıtların gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla bu hayvanların pek tercih edilmediğini anlattı. O yıllarda Bursa'da 60'a yakın semerci bulunduğu ve şimdi sadece kendisinin kaldığı bilgisini veren Yarutkan, şöyle devam etti: "Herkes zenginleşti, traktörler alındı, bu meslekler unutuldu. Ben de bırakmak üzereydim ki Gelir Vergisi Kanununda bir değişiklik yapıldı. Mesleğimi 'el sanatı' saydılar. Öyle olunca daha çok heveslendim. Şimdi gittiği yere kadar çalışmaya gayret edeceğim. Semerleri, Uludağ'ın eteklerindeki dağ köylülerine satıyorum. Semer yapmak zahmetli bir iş. Önce bunun ağaç kısmını yapıyorum. Ondan sonra içini sazlarla dolduruyorum. Üstüne tabaklanmış keçi derisi çekiyorum. Daha üstüne de Balıkesir'den temin ettiğim keçeleri çekiyorum. Arkasını da işleyip süslüyorum ve satıyorum. Merkep semerinin fiyatı 120-130, beygir semerininki ise 150-200 lira arasında değişiyor. Bazen de tamire getiriyorlar." - İki günde bir semer yapabiliyor Yarutkan, Bursa'daki tek semerci olduğunu söyleyerek, kendisinden sonra devam ettirecek kimse bulunmadığını belirtti. Bu mesleğe talep de bulunmadığını ifade eden Yarutkan, "Mesleğin artık sona erdiğini görüyorum. O yüzden çocuklarıma öğretmedim. Babam ilerisini görseydi belki beni semerci yapmazdı, başka bir mesleğe verirdi" değerlendirmesinde bulundu. Eskiden gelinlerin, sünnet edilen çocukların at üzerinde süslü semerlerde gezdirildiğini hatırlatan Yarutkan, bu geleneğin sünnet çocukları için kimi zaman sürdürüldüğünü ifade etti. Semer yapmak için gerekli malzemelerin bulunmasının zorluğuna dikkati çeken Yarutkan, şunları kaydetti: "Kamış dediğimiz sazlar, Uluabat Gölü'nden kesiliyor. Mustafakemalpaşa'daki hasırcılar kesiyor, demet yapıyor, götürüp kurutuyorlar. Ben de oradan gidip alıyorum. Ağaç kısmı, yamuk ağaçtan, yani gürgen ağacından oluyor. Derisi İzmir'in Tire ilçesinde temin ediliyor. Keçesini de Balıkesir'den alıyorum. Bayağı zahmetli bir iş. Eskiden bir günde bir semer yapabilirdim, şimdi iki günde bir semer ancak yapabiliyorum."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz