Yaz geldiğinde Bursalılar tatil beldelerine, sayfiye yerlerine gider çarşıda, pazarda işler dururmuş. Sokaklardaki o hengame, koşturmaca, kalabalık sesler gider yerine derin bir sessizlik çökermiş. İşlerin kötü olduğu zamanlarda çarşının girişinde duyulan davul sesi Deli Ayten'in geldiğini müjdelermiş. Boş oturmaktan sıkılan esnaf neşelenir Deli Ayten'i sevinçle karşılarmış. Ayten davulunu çalarak çarşıyı bir uçtan diğerine geçer sonra da geldiği yoldan cümbüşünü inleterek geri dönermiş.
Esnafın inancına ve şahit olduklarına göre Deli Ayten hangi dükkanın önünde soluklanmak için dursa oraya nur yağardı. Esnaf, Deli Ayten onların dükkanında dinlensin diye Aksaray'da müşteri çekmeye çalışan balıkçılar gibi kapılara koşar ''Ayten hanım buyurmaz mısınız?'' diyerek onu ağırlamak için birbirleriyle yarışırlarmış. Deli Ayten dükkanlarını neşelendirsin, nurlandırsın diye sırf onun dikkatini çekmek için reverans yapanlar, amuda kalkanlar bile olurmuş...
Deli Ayten kibirle bakardı esnafın onun için yaptıklarına.... Bazen sinirlenerek, “Ne o ? kız Yakup gibi kıvırıp duruyorsunuz, hoppalık yapıyorsunuz” diye azarlardı esnafı. Sonra da gönlü hangi kapıda durmak istiyorsa o dükkanın önünde mola verirdi. Deli Ayten’in konakladığı dükkanda bereketin kilidi açılmış olurdu. Çayını kahvesini içerken davulunu tıngırdatıp cümbüşünü çalar, ardından kalkıp başka bir dükkana uğur ve bereket getirmek için harekete geçerdi.
Bursalılar için Deli Ayten tam bir efsaneydi. Sokaklarda yürüdüğü zaman insanlar onu karşılamak için evlerinden çıkar, mahalleden ayrıldığında alkışlayarak uğurlarlardı. arkasında daima çocuklardan oluşan uzun bir kuyrukla dolaşırdı. Her mahallenin bir delisi vardı kuşkusuz. Ve bu deliler mahalleyi babalarının malı gibi görürlerdi. Hanedanlık alanlarına başka delilerin sızmasından da hiç hazzetmezlerdi. Ama Ayten’in deliler üstü bir kimliği vardı. o bütün delilerin tartışılmaz kraliçesiydi. Bursa’nın delileri, her yıl hıdrellez haftasının pazar günü Deli Ayten için bir çeşit takdis töreni düzenlerdi. Henüz ufuk ağarmamışken Deli Ayten, kız Yakup mahallesindeki derme çatma evinden yola çıkardı. o gün en güzel elbisesini giyer, en şık çantalarını koluna takar, en kırmızı rujuyla dudaklarını boyardı. Bir iki gün öncesinden temizlediği davulu ve parlattığı cümbüşü de yanında olurdu tabii ki.
İlk kendi mahallesinden başlardı festivaline. Meydana gelir, davuluna üç kere vururdu. Mahallede yaşayan iki deli çıkagelir Deli Ayten’in ardında yerlerini alırdı. Sonra hep birlikte ikinci mahalleye yürünürdü. Yine üç kez tokmak davula vurulur, oranın delisi de gelip konvoya katılır, böylece 15 mahalle dolaşılırdı. Bursa’nın akıllıları derin uykularındayken Bursalı deliler Ayten’in ardında ayinlerini yapardı. Ayten, ardında 15-20 kişilik bir deli tümeniyle sokakları dolaştığında Bursalılar uyanıp camlara dökülür, konvoya alkışlarla tempo tutarlardı. Deli Ayten ve tebaası dönüp dolaşıp ikindi vaktine doğru, kraliçelerinin tenekeden şatosunun bulunduğu kız Yakup mahallesindeki Müzisyenler Kahvesinin önüne gelirdi. Burada onları müzisyenler darbukalar, davullar, kemanlar ve kanunlarla grubu karşılardı. Sazlar çalar, kızlar oynar, akşam da evli evine köylü köyüne giderdi.
Türlü çeşit tevatür dolaşırdı Deli Ayten hakkında. Kimisi çok zengin bir İstanbullu ailenin kızı olduğunu, çok gençken kafayı sıyırıp Bursa’ya geldiğini söylerdi. Bazıları onun Selanik’ten göç eden bir ailenin çocuğu olduğunu, annesini babasını bir yangında kaybettikten sonra yapayalnız kaldığını anlatırdı. Bursa’da Deli Ayten'i tanıyan çok sayıda insanın büyük kısmının mutabık kaldığı asıl hikaye yine Kız Yakup mahallesi’nde başlıyor.
Adı Soyadı: Ayten Şenaşık
Çocukluğunda ateşli hastalıklarla boğuşmuş. 16-17 yaşında genç bir adama aşık olmuş. Kendisinden beş altı yaş büyük olan Cümbüş Hasan (Bayındıroğlu) da sevmiş Ayten’i. Ama ailesi çok içki içiyor, gece alemlerinde kendini kaybediyor diye kızın sevdiği adama kavuşmasına engel olunca, yanıp tutuşan Ayten, yemeden, içmeden, uykudan kesilmiş.
İşte bu dönemde açılıyor gerçeklikle aklı arasındaki mesafe. Tüm böyle hikayelerde olduğu gibi, tabip tabip dolaşıyorlar. Sonunda bir doktor, “sevdiği adama kavuşursa belki düzelir” diye tavsiyede bulunuyor ailesine. Altı yılın sonunda rıza gösteriyorlar evlenmelerine. Ama iş işten geçmiş, Ayten ile gerçek dünya arasında açılan mesafe bir türlü kapanmıyor. Alkolizmin derinliklerinde kaybolan Cümbüş Hasan da zeten bir gün evi terk edip gidiyor. Ayten de kocasından kalan cümbüşü eline alıp, davulu boynuna takıyor, sokak sokak dolaşıp Hasan’ı arıyor. Birkaç yıl sonra Hasan hastalanıp ölünce defter tamamen kapanıyor. Ayten de kalan ömrünü sokaklarda tamamlıyor.
Cenaze namazına 3 binden fazla Bursalı katılıyor. 2001’de, dönemin belediye başkanı Hilmi Şensoy’un girişimiyle mezarı granit kaplanıyor, mezar taşına davullu bir fotoğrafı konuluyor.
Cenazesine 3 bin Bursalı katıldı
Osmangazi Belediyesi Kız Yakup mahallesinde çöküntü alanı olan bir bölgeyi kamulaştırarak Kamberler Tarih ve Koordinasyon parkını inşa etti. İki sene önce ulusal bir yarışmada kazanan projenin uygulandığı parka aralarında Osman Gazi, Orhan Gazi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Zeki Müren’in de bulunduğu ünlülerin büst ve heykelleri dikildi. Belediye başkanı Recep Altepe’nin önerisiyle Deli Ayten’in de parka dikilmek üzere bir heykeli yaptırıldı. Ama kaidesi ve çevre düzenlemesi bitmediği için henüz yerine dikilmeyen heykel Saadet Partisi Bursa Gençlik kolları tarafından protesto edildi. O kadar ünlü Türk büyüğünün yanında deli bir kadının heykelinin ne işi var, dediler.
Konu belediye meclisinde de gündeme geldi fakat başkan Altepe kararından geri adım atmıyor: “Deli Ayten’in Bursa’da yaşamış ve yaşı 30’u aşmış herkeste bıraktığı bir hikaye vardır. Bir trajedi kahramanı olmasına rağmen, her sabah etrafına neşe ve sevinç taşımış olan bir insandır Deli Ayten.”
2009 yılında Deli Ayten'in heykeli hak ettiği gibi dikilir; Bursa’da taşıdığı birden fazla çantayla, cümbüş ve davul çalarak gezen "Deli Ayten"in heykeli, ölümüne kadar yaşadığı roman mahallesinin kentsel dönüşümle park haline getirilen bölümüne dikildi.
Mezarı Bursa’da olan Osmanlının ilk 6 padişahının büstleri, kentin önemli bir değeri olan kılıç kalkanı sembolize eden heykel ve Osmanlının Yükseliş Anıtı’nın bulunduğu parkta, 1935 doğumlu Ayten Şenaşık’ın (Deli Ayten) heykeli de yer alıyor.
Kaynak: Düşünbil Dergisi
------------------------