CHP milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda, RTÜK, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun, 2012 yılı bütçeleri üzerinde görüşünü dile getirdi.
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, AK Parti Hükümetinin, kamu mallarına göz diktiğini öne sürdü. Nazlıaka, "Biraz önce Sayın Başbakan Yardımcısı kadrolaşmada 'acemi' olduklarını söylemişti. Oysa ki Sayın Başbakan da 'ustalık' döneminde olduğunu belirtmişti. Acemi misiniz yoksa usta mısınız, bir karar verin" diye konuştu.
Deniz Feneri Derneği ile ilgili sordukları hiçbir soruya yanıt alamadıklarını ileri süren Nazlıaka, "Ey AKP iktidarı, neden bu Deniz Feneri'nden bu kadar korkuyorsunuz? Hadi köstebeğin kim olduğunu biliyoruz da daha başka kimi koruyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
AK Parti milletvekillerinin laf atması üzerine, CHP sıralarından, "hanımefendiye saygı gösterin" uyarısı yapıldı. Nazlıaka da bunun üzerine AK Parti'li bir milletvekiline "Kendisine öfke kontrolü dersi versek iyi olur" dedi.
"Birçok arazinin cemaatlerin kurduğu vakıflara tahsis edildiğini" iddia eden Nazlıaka, arazilerin el değiştirilmesinin ardından planlarda tadilat yapılarak, nevinin değiştirildiğini ileri sürdü.
Nazlıaka, millet iradesi sözünü dilinden düşürmeyen AK Parti'li milletvekillerine seslenmek istediğini dile getirerek, "İnsanların inançlarını kullanarak cebinden paralarını çalan Deniz Feneri yolsuzluğu karşısındaki suskunluğunuzla mı milleti temsil ediyorsunuz" diye sordu.
"Ağır ve haksız suçlamaları dinlemek zorunda kaldık"
AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, ayağa kalkarak, "AK Parti'yi Deniz Feneri'ne bulaştırmaya çalışıyorlar, yolsuzluklara bulaştırmaya çalışıyor. Açıklama istiyorum" diyerek söz aldı.
Aydın, Genel Kurulda, çok ağır ve haksız suçlamaları dinlemek zorunda kaldıklarını ifade ederek, "Türkiye'nin tek gündemi Deniz Feneri mi tutuklu vekiller mi? Başka hiçbir gündemi yok mu? Deniz Feneri yargıda. Ne gerekiyorsa yargı yapar. Yargı bağımsızdır" diye konuştu.
"Her seferinde partimizi Deniz Feneri ile ilintilendirmeyin" diyen Aydın, tutuklu milletvekillerine ilişkin de şunları söyledi: "Vekillerin hiçbiri tutuklu değildi, siz tutukluları vekil yaparak salıvermeye çalışıyorsunuz. Hani saygınız nerede yargıya? Dünden beri yargıya hakaret ediyorsunuz. Yazık, buna izin vermeyiz. Tutuklu vekiller aday edildiğinde sizin değerli hukukçularınız da 'salıverilmeye bilir' demişti. Yargıçlara neden bu kadar saldırıyorsunuz?"
Metiner ile İnce arasında tartışma
"Sataşma olduğu" gerekçesiyle söz alan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de tutuklu milletvekillerinin adaylık sürelerini anlattı. İnce, şunları söyledi: "YSK bu adayları kabul etti mi, aday oldular mı? YSK nezdinde aday oldular. Milletin karşısına çıktılar. Parti listeye koydu. Seçim Kurulu bunların adaylıklarını onayladı. Millet oy verirken bu partiye, o tutuklu milletvekillerini gördü mü? Gördü. Buna rağmen oy verdi. Bu millet iradesidir. Onun için tutuklu olan milletin kendisidir. Milletin iradesi tutukludur. 'Deniz Feneri ile konunun ne alakası var' diyorsunuz Deniz Feneri ile konu kel alaka değil, alakanın ta kendisidir. eski RTÜK Başkanı kim? Burada RTÜK'ü konuşmuyor muyuz? Yıllarca bu ülkede yargısız infazdan söz ettik. Şimdi yargıyla infaz var."
İnce, bu sırada kendisine laf atan AK Parti'li Metiner'e, "Bak Metiner, kes sesini. Sen kimsin? Kadrolu laf atıcı" diye seslendi. Metiner'in, kendisinden "bu adam" olarak bahsedemeyeceğini söylemesi üzerine İnce, "Evet bu adamsın sen. Sen kimsin..." diye bağırdı.
Tartışmanın büyümesi üzerine TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam, birleşime ara verdi.
Tartışma arada da sürdü. İnce, CHP milletvekillerine, "Bundan sonra Metiner size laf atarsa hep birlikte cevap verin" diye seslendi.
İnce, yerine oturduktan sonra da "Car car konuşuyor, mahalle karısı gibi" ifadelerini kullandığı duyuldu.
CHP Bursa Milletvekili Kemal Ekinci, Metiner için "Sanki ön sıradan kombine bilet satın almış. Herkese laf atıyor" diye bağırdı. Ekinci'yi CHP'li arkadaşları sakinleştirdi.
Genel Kuruldaki tartışma AK Parti ve CHP'li milletvekillerinin araya girmesiyle sona erdi.
Dırar Mescidi
Verilen aranın ardından CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner de yaşanan tartışmaya çok üzüldüğünü belirterek, Genel Kurul toplantısının barışçıl bir şekilde sürdürülmesi dileğinde bulundu.
Öner, "Deniz Feneri 'televizyon izlemeyin günah' diyenlerin kurduğu bir vakıftı. Bu vakıf sonra Kanal 7'yi kurdu. Kanal 7 de AKP'nin kuruluşunda var. Haram yiyenleri savunmayın. Peygamber efendimizin yıktığı Dırar Mescidi'dir, burada münafıklar toplanırdı. Dırar Mescidi'nden olanların buraya girmemesi lazım" diye konuştu.
Öner, kendisine laf atan AK Parti milletvekiline, "Ben geldiğim her yere bileğimin gücüyle geldim. Ödüllerimi saysam senin zekatın olur" diye tepki gösterdi.
Bu arada, verilen arada, BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, elindeki stres topuyla AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin yanına gitti.
Canikli, Kaplan'dan aldığı topu bir süre elinde tuttuktan sonra iade etti.
BDP'li Kaplan kürsüde kırdığı bardağı fırlattı
Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bir kez daha görüşülmek üzere iade ettiği sporda şike cezalarını indiren kanunun TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri, Canikli ile Kaplan'ın tartışmasına sahne oldu.
Kanunun 1. maddesinin görüşmeleri üzerinde söz alan Canikli, kendisinden önce konuşan Kaplan'ın, “şike soruşturmasına” ilişkin iddianamede adının geçtiğini söylediğini belirtti.
Elindeki iddianameyi gösteren Canikli, adının bir yerde, iki eski Giresun Spor Başkanı'nın telefon konuşmasında geçtiğini kaydetti. Canikli, başkanlardan birinin diğerine, “İki sefer yönetim ertelendi, bana bırakıp gitmedin, Olgun Aydın Peker seni tehdit ettiğin için gittin. Giresun'da senin Peker tarafından tehdit edildiğini, ondan dolayı gittiğini herkes biliyor. Vali'ye de açtın, Nurettin Canikli'ye de açtın, beni Peker tehdit etti diye” dediğini aktardı.
Canikli, “iddianamede adı karışmak” söyleminin, hukuken her anlama gelebileceğini belirterek, “Onurlu insan böyle iddiada bulunurken, bütün açıklığıyla ortaya koyar. Ayak oyunlarıyla, bu şekilde alicanbaz oyunlarıyla, onursuz şekilde olmaz, ayıptır. Bir de hukukçu olduğunuzu söylüyorsunuz, böyle hukukçu olur mu? Böyle ancak hukuk teröristi olur. Böyle mantık, insan, milletvekili olur mu? Utanın, buradan özür dileyin. Böyle terbiyesizlik olmaz” diye konuştu.
Sataşma olduğu gerekçesiyle söz alan Kaplan, burada, herkesin ağzından çıkanın kulağının duyması gerektiğini ifade etti.
Canikli'nin adını, iddianamede kendisinin değil, savcıların yazdığını ifade eden Kaplan, “İddianamede var mı yok mu? Sanıktır, 'şununla suçlanıyor' demedim. Hükümetin atadığı Federasyon Başkan Yardımcısı da sanıktır, partinizin içinde seçilmişler de var; sanıktır. Sayın Canikli, siz kalkıp bu kürsüde hakaret ediyorsunuz, tehdit ediyorsunuz. Sözlerinizi geri almanız lazım. İddianame yer aldınız mı almadınız mı; iddianamade yer almanızdan niye gocunuyorsunuz? Doğruyu söylediğimizde kürsüden gelip bize hakaret edip, küfredip, tehdit edip, çoğunluğunuza güvenerek susturacağınızı zannediyorsanız, ona kalkışmayın” dedi.
Süresinin sona ermesine rağmen konuşmasına devam eden Kaplan'ı, Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam uyardı. Canikli'nin sözünü geri almasını isteyen Kaplan, “Hakaret de tehdit de edemezsiniz” dedi. Kaplan, kürsüde bulunan su bardağını alarak sert bir şekilde kürsüye vurdu. Kaplan daha sonra, kırılan bardağın parçalarını kürsünün önüne doğru fırlattı.
Bunun üzerine BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder kürsüye koşarak, Kaplan'ı sakinleştirmeye çalıştı. BDP'liler Kaplan'ı tutmaya çalışırken, Kaplan, “Özür dileyecek, sözünü geri alacak” diye bağırdı. Sağlam, birleşime ara verdi, Kaplan da milletvekilleri tarafından kulise çıkarıldı.