Bütün Türkiye Vatandaşları Eşittir Ama Devleti Seven Daha Eşittir

Birkaç gündür Türkiye, zırhlı bir özel harekat aracına bağlanarak sürüklenen bir cesedin görüntüsünün sosyal medyada dolanmaya başlamasıyla bir vicdan ve insanlık sınavına girdi.

Oh olsun!

Bu fotoğrafa bir kesimden gelen tepki neredeyse fotoğrafın kendisi kadar kan dondurucu. Hak etmiş diyenler, beter olsun diyenler, hakaret edenler ve daha niceleri... Bu insanlar zaten muhtemelen yetersiz kognitif beyin fonksiyonu, ve amigdalalarının az gelişmişliğinin sonucu empati yoksunluklarından dolayı (Klinik Psikiyatri 2000; 3:21-26), bir şey anlatılsa bile kafalarının basmayacağı bir kitle.

Şiddetin tarihinden bihaber kitle

Fotoğrafa gelen ve ikinci bir başlık altında toplanabilecek tepkilere ise kısaca “fotoşop tepkileri” denilebilir. İşin üzücü yanı bu insanların bir kısmı, “Çin'de Uygur Türkleri'ne Zulüm” temasıyla, olayla hiçbir ilgisi olmayan fotoğraflarla paylaşılınca bir anda tüm şüpheciliklerinden sanki bir büyü altında kalmışçasına sıyrılabiliyorlar. Bu olayla ilgili kısa bir yazı ve yorumu burada okuyabilirsiniz.

Reklam
Reklam

İnternette dolaşıma giren her söze, her görsele inanmamak ve doğruluğunu/gerçekliğini sorgulamak artık bir sorumluluk olmanın ötesinde, zorunluluk. Bu nedenle şüpheyle yaklaşıma biraz hak verilebilse bile bir kesimin işine gelmediği için bu görsele fotoşop, montaj demesi çok da şaşırtıcı olmasa gerek. Bu kitle en iyi ihtimalle Türkiye'de daha önce çok fazla insanlık suçu işlendiğini, bir Türkiye siyasi geleneği olarak insanlık suçlarının ne yapıp edilip devlet tarafından bir şekilde meşrulaştırıldığını bilmeyecek kadar cahil; en kötü ihtimalle ise, bunları bilmesine rağmen kötü niyetli.

Kötü niyetliler kendi vicdanlarıyla yüzleşebiliyorlarsa zaten onlar açısından bir sorun yok. Bununla birlikte cahillerden ne yazık ki bu kötü niyetli kesim sorumlu. İşin üzücü kısmı ise bu görüntüyü kasten kamuya ulaştırmayan, ulaştığında da görüntüyü aklamaya çalışan kötü niyetli kitlenin bir kısmı malesef basın.

Reklam
Reklam

Basın ne yaptı?

Tabii ki birkaç muhalif ses dışında basında bu görsele yer verilmedi. Görselin sosyal medyadan yayılmasından sonra ise birçok basın kurumu sessizliğini korudu. Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi ise yukarıda gördüğünüz haberi yaptı. Haberin neresinden tutsanız elinizde kalıyor olması ise apayrı bir tartışma konusu. Sadece ilk bakışta haberin birkaç eksiği şu şekilde: 5N 1K'si yok, “-miş”li geçmiş zaman kullanılmış, konuyla ilgili anlatılmış fakat örnek gösterilmemiş bir iddia var (...tüm dünyada uygulanan rutin uygulama...), yapılan açıklamaların hangi yetkili tarafından yapıldığına veya bu rutin uygulamanın detaylarına dair resmi bir makamdan herhangi bir veri yok...

“Ama” terörist... miş...

Belki zararsız görünen fakat toplum için gerçek tehlikeyi oluşturan kesim ise ama'cı hümanistler. Görünürde modern ve ilerici bu kesim aslında, çoğu zaman kendileri farkında olmasa da, gizli faşistler. Faşistliklerinin gizli olmasının sebebi ise ne cehalet ne de sinsilik. Devlet ideolojisi damarlarına işlemiş bu sahte humanistler genellikle konuşmalarına bir insan hakları savunucusu gibi başlayıp cümlelerine “...ama” ekler, George Orwell'in Hayvan Çiftliği'ndeki “tüm hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar daha eşittir” sözünü akıllara getiren, şuna benzer kalıplarla cümlelerine devam ederler: “...o da askerimize, polisimize bazuka atmış...

Reklam
Reklam

Benzer bir açıklama Başbakan Davutoğlu'ndan da geldi. Davutoğlu'nun kullandığı sözler şöyle: “Şırnak'ta polise roketatarla saldırıda bulunurken emniyet güçleri tarafından etkisiz hale getirilen bir terör örgütü mensubuyla ilgili görüntüleri tasvip etmemiz mümkün değildir. Bu olayla ilgili hukuki ve idari soruşturma için gerekli talimatlar verilmiştir. Bu son derece yanlış tavırlar her şeyden önce hukuk devleti kuralları içerisinde canlarını tehlikeye atarak terörle mücadele eden, bunu yaparken de bir tek sivilin bile zarar görmemesi için azami dikkat gösteren, bölge halkının güvenliği için gece gündüz görev yapan emniyet teşkilatımız tarafından kabul edilemez.

Davutoğlu'nun açıklamasındaki yanlış yönlendirmeyi fark ettiniz mi? Görüntülerde “polise roketatarla saldırıda bulunan bir terör örgütü mensubu” yok. Görüntülerde terör örgütü mensubu olduğu iddia edilen bir ceset zırhlı bir aracın arkasından sürükleniyor. Bu insanlık dışı uygulamayı gerçekleştiren kişilerin suçlu olup olmadığı hukuka havale edilirken cesedin bir terör örgütü mensubuna ait olduğu bizzat Başbakan tarafından onaylanıyor, ve devlet yine aba altından sopasını gösteriyor.

Reklam
Reklam

İnsanlığın “ama”sı olmaz

Özellikle Davutoğlu'nun tavrı ile gizli faşistlerin tutumunun birbirini beslediğini, ve bunun Türkiye'nin bir devlet geleneği olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Davutoğlu'nun açıklamasının satır araları “devlete kafa tutan hukuki çerçevede veya değil, ama kesinlikle cezasını çeker” mesajı verirken gizli faşistlerin tepkileri ise bir yandan devlete mutlak biatı meşrulaştırıyor bir yandan insan olmaya bir şart koyuyor. Sempati şartı: “Bütün Türkiye vatandaşları eşittir AMA devleti seven daha eşittir.

Toplum olarak girdiğimiz bu vicdan ve insanlık sınavından geçebildiğimizi söyleyebilir miyiz?