İSTANBUL (İHA) - İstanbul Hazırgiyim Ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Nuri Artok, gidişata seyirci kalınmamasını isteyerek, 'İhracatımız büyük çapta artış gösteriyor' yanılgısına düşülmemesi gerektiğini söyledi.
Dış Ticaret Kompleksi'nde hazırgiyim ve konfeksiyon sektörümüzün 9 aylık performansını değerlendirme toplantısında konuşan Artok, "AB üyesi dışındaki Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine yönelik ihracatımızda ise yüzde 55.8 oranında artış kaydedilmiştir. Ancak bu ülkelere ihracatın toplam içindeki payının düşük düzeyde olması, söz konusu yüksek oranlı artışın etkisini sınırlamaktadır. Rusya ve eski BDT ülkelerine yönelik ihracatımızda da ortalamanın bir - kaç puan üzerinde bir artış bulunmaktadır. Ne var ki, bir önceki yılın ihracatında yüzde 50 düşüş yaşandığını dikkate aldığımızda, yüzde 21 düzeyindeki artışın esasen bir önceki yılın kaybını dahi telafi edemediği gerçeği ortaya çıkıyor" dedi.
"ARTIŞ YÜZDE 20" Artok, geçen yılın ilk 9 aylık döneminde 5.6 milyar dolar olarak gerçekleşen hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatının bu yılın aynı döneminde 6.7 milyar dolara ulaştığını, artışın yüzde 19.96 olduğunu belirtti. Bunun son derece önemli bir başarı olduğunu kaydeden Artok şöyle devam etti:
"Bir yandan, sektörümüzü zorlayan sıkıntılar. Bir yandan bu sıkıntılara karşın elde edilmiş olağanüstü başarı. Fotoğrafın olumsuz yanı 'sorunların artarak sürmesi', olumlu yanı ise, ihracatçılarımızın bütün zorluklara karşın pazar paylarını artırmayı başarmalarıdır. Nitekim, rakamlara bakıldığında ülkemiz ihracatında son dönemlerde artışın fiyattan değil, miktar artışından kaynaklandığı görülmektedir. Resim veriler bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre -ki geçen yıl da trend aynı yöndeydi - miktar bazında yüzde 15 oranında artarken ihracat fiyatlarının ortalama olarak yüzde 5.7 oranında gerilediğine işaret etmektedir."
Artok, Haziran 2002 itibariyle son 12 aylık rakamlar ise, miktar bazında yüzde 20.1'lik artışa karşın, fiyatların yüzde 5.3 düştüğünü ortaya koyduğuna değindi. Durumun hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü için de farklı olmadığını öne süren Artok , dünyada genel olarak ihraç birim fiyatlarında bir düşüş olmakla birlikte Türk ihraç ürünlerinin fiyatlarındaki düşüşün görece daha yüksek boyutlarda olduğunu Türk firmalarının uluslararası alanda yoğun bir rekabet içinde olduğunu kaydetti.
"REKABET GÜCÜNÜ ARTTIRMALIYIZ" Artok, "DİE'nin belirlemelerine göre bu yılın ilk altı aylık döneminde örme grubu ürünlerdeki fiyat düşüşü yüzde 5.7, dokuma grubu ürünlerdeki fiyat düşüşü ise yüzde 2.2 düzeyindedir. Sadece Almanya'ya yapılan örme giysi ihracatındaki birim fiyat gerilemesinin yüzde 8 düzeyine ulaştığı hesaplanmaktadır. Bütün bu veriler, ihracatçımızın rekabet edebilmek için fiyatlarını çok önemli oranda aşağıya çektiğini göstermektedir. İhracatçımızın rekabet gücünün kuşkusuz ki bir sınırı vardır. Ülke olarak, yatırım, üretim ve istihdam alanında rekabet gücünü artıracak iklimi geliştiremez isek, gidilecek yol çok uzun olmayacak" şeklinde konuştu.
Artok, rekabet gücüne etki eden faktörleri ise şöyle sıraladı:
"Döviz kurları enflasyonun altında artış göstermiştir. Euro/dolar paritesindeki euro lehindeki gelişme ihracat gelirimizin göründüğünden daha fazla arttığı izlenimini vermektedir. En temel girdilerimizden olan enerjinin fiyatları rakiplerimize oranla çok yüksektir. İstihdam üzerindeki yükler tahammül sınırını aşmıştır. Bütün bu olumsuzluklara karşın ihracatta yüzde 20'ye yakın artış elde edilmiştir. Başlangıçta söylediğim gibi, bu başarı, klasik başarı öykülerinden farklıdır."
"TÜRK İHRACATÇISI HEYECANINI KAYBETMEKTEN KORKUYOR" Artok, 2002 yılının Ekim ayı itibariyle, rakamlar büyük bir artışa işaret ederken, genelde Türk ihracatçısı, özelde Türk hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçısı heyecanını ve şevkini kaybetmekten korktuğunu söyledi.
Türkiye'nin ihracatını artırdığını belirten Artok, ancak bunun ihracat, döviz geliri kadar hatta daha da fazla ülke dışına varlık ihracı olduğunu kaydederek, "Türkiye oldukça zor koşullarda ürettiği katma değerini, yaşadığı ekonomik koşulların bir bedeli olarak yurtdışına transfer etmektedir. İstihdam üzerindeki yükler makul seviyelere çekilmeli, enerji fiyatlarının rekabet edebilir noktalara indirilmeli, reel kur politikası uygulanmalı" dedi. Gelecek dönemin birkaç bakımdan hayli kritik bir dönem olduğunu öne süren Artok, 2003 yılının rahat bir yıl olmayacağını kaydetti.
"2003 YILINDA SORUNLAR SÜRMEMELİ" Artok, "Türkiye'nin çok daha yüklü miktarda dış borç ödemek zorunda olduğu, çok daha fazla net döviz girişine ihtiyaç duyacağı 2003 yılında da bu sorunların sürmemesi gerektiği ilgililerce kavranmalıdır. Rekabetçi koşullar içinde üretim yapılmasını sağlayacak ortam hızla yaratılmalıdır. Diğer yandan bölgemizde giderek artan savaş tehlikesi, başta turizm olmak üzere döviz girişinde önemli darboğazlara neden olacak, uluslararası kreditörler nezdinde Türkiye'nin ülke riskini daha artırabilecek, borçlanma maliyetlerini daha da yukarılara çekebilecektir. Bu durum ise, hiç kuşkusuz ihracatı ve ihracatla sağlanacak döviz gerilinin önemini daha da artırmaktadır" dedi.
Gidişata seyirci kalınmamasını isteyen Artok ,"hele hele (İhracatımız büyük çapta artış gösteriyor) yanılgısı"na düşülmemesi gerektiği ynönünde uyardı.