Büyükelçiler konferansı sonuç bildirgesi açıklandı

ANKARA (İHA) - Türk dış politikasının yol haritasını belirlemek üzere Dışişleri Bakanı Ali Babacan Başkanlığı'nda bir araya gelen diplomatların katıldığı Büyükelçiler Konferansı'nın sonuç bildirgesi açıklandı.

Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Ali Babacan Başkanlığı'nda 15-18 tarihleri arasında Ankara'da bir araya gelen diplomatların katıldığı Büyükelçiler Konferansı'nda dünyada, soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan dinamiklerin, 11 Eylül saldırılarının ertesinde oluşan yeni parametreler ile küreselleşme olgusunun beraberinde getirdiği olumlu ve olumsuz gelişmelerle birlikte içine girdiği köklü değişim ve dönüşüm sürecinin ele alındığı belirtildi. Yapılan bütün çalışmalarda, mevcut karmaşık konjonktürde, stratejik konumuyla birlikte çağın gereklerine süratle ayak uyduran Türkiye'nin, uluslararası toplumu meşgul eden birçok konuda ileriye dönük olarak önemli sorumluluklar üstlendiği, sorunlu bir coğrafyanın güvenlik ve refahına katkıda bulunan, saygın, sorumlu ve işbirliği aranan bir aktörü olduğu değerlendirmesinin yapıldığı belirtilen açıklamada, bu noktadan hareketle, Türkiye'nin, 21. yüzyılda etkin ve odaklı bir dış politika
yürütebilmesi ve karşı karşıya bulunduğu yeni sorumlulukları başarıyla üstlenebilmesi için izlenmesi gereken politikalar üzerinde durulduğu kaydedildi.

Reklam
Reklam

Türk dış politikasının, her zaman olduğu gibi, değişen uluslararası şartlara uyum gösterebilen niteliğini sürdürmesinin önemi vurgulandığı kaydedilen açıklama şöyle devam etti:

"Konferansta Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım süreci değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, AB'ye katılımın stratejik bir hedef olduğu teyit edilmiş, gerek siyasi gerek teknik alandaki reform sürecimizin devam etmesinin öneminin üzerinde durulmuş, AB içindeki kimi çevrelerin çeşitli siyasi gündemler yaratarak katılım müzakerelerini yavaşlatma çabalarına değinilmiş, her halükarda, AB'nin Türkiye'ye dönük taahhütlerini yerine getirmesi ve sürece ilişkin belirsizlik yaratma çabalarına kararlılıkla karşı
çıkılmasının önemi vurgulanmıştır. Konferansta AB'ne katılım süreci ile birlikte Batı yönelimimizin ayrılmaz bir parçasını oluşturan ABD'yle stratejik ortaklığımız ve çok yönlü işbirliğimiz de ele alınmıştır. Yapılan görüşmelerde, Türkiye ve ABD'nin bölgemizde ve ötesinde gündemlerinin büyük ölçüde örtüştüğü ve ikili ilişkilerinin, sadece iki ülkenin ortak çıkarları bakımından değil, bölgesel küresel barış, güvenlik ve istikrarın tesisi ve muhafazası bakımından da önem taşıdığı teyit edilmiş; Türkiye-ABD
ilişkilerinin her alanda geliştirilmesi yolunda yakalanan ivmenin önümüzdeki dönemde sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.

Reklam
Reklam

Konferansta Irak'la ilgili gelişmeler değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Irak'ın toprak bütünlüğünün ve milli birliğinin korunmasının hayati önemde olduğu bir kere daha vurgulanmış iç güvenlik ve huzurunu tesis etmiş, demokrat, müreffeh ve egemen bir Irak'ın uluslararası toplumda hak ettiği yeri alabilmesi için Türkiye'nin her türlü gayreti sürdüreceğinin altı çizilmiştir. Konferansta, Kerkük'te tüm Kerküklü toplumların huzur içinde ve eşit haklara sahip bir şekilde yaşayabileceği bir siyasi uzlaşı
yaratılmasının Irak'ın geleceği bakımından taşıdığı hayati önem vurgulanmıştır.

PKK terörü ve örgütün Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyeti konusu da Konferansta ele alınmıştır. Bu çerçevede, öncelikli hedefin, ülkemizin bütünlüğüne, toplumumuzun huzur ve istikrarına yönelik terör tehdidinin ortadan kaldırılması olduğundan hareketle, uluslararası düzeyde bir terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın terör eylemlerine ve varlığına son verilmesi amacıyla yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da çok yönlü çabalarımızın aralıksız sürdürülmesi yönündeki kararlılık dile getirilmiştir.

Reklam
Reklam

Kıbrıs konusunda yapılan görüşmelerde, Türkiye'nin 21 Mart 2008 tarihinde başlayan süreç çerçevesinde Kıbrıs'ta kalıcı ve adil bir çözüme ulaşılabilmesini teminen kapsamlı müzakerelerin bir an önce başlamasına verdiği destek yinelenmiş, çözümün, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonu çerçevesinde, Ada'daki gerçekler ve yerleşmiş BM parametreleri temelinde gerçekleşmesinin önemi vurgulanmış ve Kıbrıs bağlamında Türkiye'nin etkin garantisinin devam edeceği teyit edilmiştir.

Konferansta ayrıca, bugüne kadar çözüm için yoğun çaba harcayan Kıbrıs Türklerinin maruz kaldıkları izolasyonların kaldırılmasının önemi vurgulanmış ve bu yöndeki çabaların aralıksız sürdürüleceği belirtilmiştir.

Toplantıda, ülkemizin Orta Doğu'daki sorunlara diyalog ve uzlaşı prensipleri temelinde, bütüncül ve tüm bölgeyi kapsayan bir perspektif içinde çözüm bulunması yönündeki yaklaşımımız da teyit edilmiştir. Bu çerçevede, Türkiye'nin bölgedeki ihtilafların taraflarıyla sahip olduğu karşılıklı saygı ve güvene dayalı özgün ilişki çerçevesinde barış arayışlarında aktif çabalarını sürdürmesinin önemi vurgulanmıştır. Konferansta ayrıca bölgesel güvenlik düzenlemelerinin hayata geçirilmesinin ve bölge ülkeleri arasında karşılıklı ekonomik bağımlılığın arttırılmasının da bölgesel refah ve istikrarın güçlendirilmesi bakımından yararlı olacağı değerlendirilmiştir. Diğer taraftan, Konferansta Afganistan ve Pakistan bağlamındaki gelişmelerin bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar bakımından sahip olduğu önem irdelenmiş, Türkiye'nin bu çerçevedeki katkıları gözden geçirilmiştir.

Reklam
Reklam

Konferansta, Rusya Federasyonu'yla 'çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık' temelinde ilerleyen ve köklü bir geçmiş ile sağlam temellere dayanan ilişkilerimiz değerlendirilmiş, bu ülkeyle güven ortamının daha da güçlendirilmesi, işbirliğinin geliştirilmesi ve açık diyaloğun sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.

Konferansta, Çin, Hindistan ve Japonya ile karşılıklı yarar zemininde arttırılmakta olan ilişkilerimiz irdelenmiş, bu çerçevede, önümüzdeki dönemde anılan ülkelerle işbirliğimizin arttırılmasına dönük olası adımlar ele alınmıştır.

Konferans çerçevesinde düzenlenen farklı oturumlarda; bir bütün olarak yaklaştığımız Balkanlar'da kalıcı istikrar ve güvenliğin temini ve tüm bölge ülkelerinin Avrupa ve Avrupa-Atlantik yönelimlerini muhafaza etmelerinin önemi; Güney Kafkasya ve Moğolistan dahil Orta Asya ülkeleriyle artan ölçüde derinlikli bir işbirliği dokusu geliştirilmesi imkanları; Doğu Asya ve Pasifik Bölgesi ülkelerine yönelik mevcut açılım politikalarımızın daha kalıcı, sağlam ve kurumsal bir temele oturtulması gayretleri; Afrika kıtası ile Latin Amerika ve Karayip ülkeleriyle ilişkilerimizdeki ivmenin sürdürülmesi gereği ve bu bölgelerle etkileşimimizi güçlendirme çalışmaları üzerinde durulmuştur.

Reklam
Reklam

Konferansta 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği adaylığımız konusu farklı boyutlarıyla değerlendirilmiş, bu öncelikli hedefin gerçekleşmesi için yürütülen çabaların önümüzdeki dönemde daha da yoğunlaştırılması yolundaki kararlılık vurgulanmıştır.

Konferansta ülkemizin 56 yıldır üyesi olduğu NATO'nun, Avrupa-Atlantik coğrafyasında ve ötesinde barış ve istikrara kapsamlı katkılarının devam ettiği vurgulanmış, tehditlerin daha karmaşık ve küresel bir nitelik kazandığı 21. yüzyılda, güvenliğin bölünmezliği ilkesi doğrultusunda Müttefikler arasında dayanışmanın muhafazasının daha da önemli hale geldiği teyit edilmiştir. Ayrıca, AGİT ve AKKA bağlamındaki gelişmeler ile silahsızlanma, silahların kontrolü ve kitle imha silahlarınayın yayılmasının
önlenmesi gibi konular da ele alınmıştır.

Konferans vesilesiyle, insan hakları bağlamında uluslararası planda Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sınamalar da değerlendirilmiş, ülkemizde devam eden reform sürecine paralel olarak, uluslararası alanda insan haklarının gelişmesine katkı sağlamaya ve yurtdışındaki vatandaş ve soydaşlarımızın haklarını korumaya yönelik çabaların önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır."

Reklam
Reklam

"Konferansta 21. yüzyılda enerji güvenliğinin ülkeler bakımından sahip olduğu hayati önem ve enerji diplomasisi bağlamındaki çalışmalar üzerinde durulmuş, ülkemizin enerji transit koridoru rolünün güçlendirilmesi ve bir enerji dağıtım merkezine dönüştürülmesi bağlamında yürütülen girişimler ve öncelikli projeler gözden geçirilmiş, yenilenebilir enerji kaynakları konusunda diğer ülkelerin edindikleri tecrübelerin ülkemize olası katkıları ele alınmıştır" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Konferansta ayrıca, enerji arz güvenliği stratejimizin doğalgaz boyutu ve özellikle muhtemel gaz tedarikçisi ülkelere yönelik olarak geliştirilebilecek işbirliğine de odaklanılmıştır.

Konferansta yapılan diğer görüşmelerde; Türkiye'nin coğrafi konumundan dolayı maruz kaldığı yasadışı göç; deniz yetki alanları ile sivil havacılık sektörü bağlamındaki gelişmeler; yurtdışında yaşayan yaklaşık beş milyon vatandaşımıza ve Türk kökenliye verilen kapsamlı hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesine ilişkin çalışmalar; dış ekonomik ve ticari ilişkiler ile bunların geliştirilmesi gayretleri, su kaynaklarının en etkin ve verimli şekilde geliştirilmesi, yönetimi, korunması ve kullanımı ile çevre
konusunda uluslararası ve bölgesel anlaşmalardan doğan sorumluluklarını yerine getirme konusunda çalışmalar, Medeniyetler İttifakı inisiyatifinin vardığı aşama; kültürel ilişkiler ve tanıtım faaliyetleri ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Reklam
Reklam

Öte yandan, kamu diplomasi alanındaki çalışmaların daha kapsamlı ve verimli hale getirilebilmesi için atılması gereken adımlar; üçüncü ülkelerle kültür alanındaki ilişkilerimiz ve tanıtma faaliyetlerimiz, komşu ve çevre ülkeler stratejisi ile bu ülkelerle ticaretini arttırma çabaları, En Az Gelişmiş Ülkeler ile ekonomik ilişkilerine çok boyutlu bakış, son dönemde artan dış yardımlarımızın sürdürülmesi ve 'donör ülke' sıfatının kazanılması, ülkemizi çevreleyen kuşaklar arasında değişik alanlarda karşılıklı işbirliğine dayalı olumlu etkileşimler yaratmaya dönük bölgesel çabalarımız ve bu çerçevede Karadeniz ve Doğu Akdeniz gibi önemli işbirliği alanlarındaki potansiyelin hayata geçirilebilmesi konuları da konferans sırasında irdelenmiştir.

Konferans, geniş katılımlı formatıyla, dış politika gündemimizdeki temel konular üzerinde ayrıntılı ve derinlemesine görüş alışverişine imkan sağlamıştır. Bu vesileyle, dış politikamızın uygulamasında işbirliği yapılan kurumlarla da eşgüdüm güçlendirilmiştir. Konferans, sonuç olarak, uluslararası alandaki temel yönelim ve önceliklerimiz çerçevesinde, dış politikamızın 21. yüzyılda daha da ileriye götürülmesine ve etkin kılınmasına önemli bir katkı sağlamıştır."

Reklam
Reklam