'Çağın vebası': Tüberküloz

İSTANBUL (İHA) - Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Sedat Altın, tıpta 'tüberküloz' olarak adlandırılan verem hastalığından, dünyada, yılda 3 milyonu aşkın kişinin öldüğünü söyledi. Veremin, bilinen en eski hastalıklardan birisi olmasına, sebebinin kesin olarak bilinmesine ve 50 yıldır tedavisinin mümkün olmasına rağmen, halen dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıklardan biri olmaya devam ettiğini belirten Doç. Altın, yanlış veya eksik tedavi sonucu hastalığın müzminleştiğini bildirdi.

Reklam
Reklam

Doç. Dr. Sedat Altın, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tüberkülozun, asıl olarak akciğerlerde yerleşen, fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, süreğen bir hastalık olduğunu kaydetti. Halen yılda 3 milyonu aşkın kişinin tüberküloz yüzünden öldüğünü ve yılda 8 milyon yeni tüberküloz hastası teşhis edildiğini ifade eden Doç. Altın, özellikle Asya, Afrika kıtasında çok sık olarak rastlandığını vurguladı.

Türkiye'nin, tüberkülozun sık görüldüğü ülkeler arasında yer aldığını anlatan Doç. Altın, hastalığa sebep olan mikrobun (Mycobacterium tuberculosis), veremli hastadan sağlam kişiye geçerek yayıldığını söyledi. Doç. Dr. Sedat Altın, çok daha nadir olarak, hasta sığırların sütünden ve bu sütlerden yapılan süt ürünleri ile de bulaşabildiğini belirtti.

Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Sedat Altın, verem mikrobunun hava yoluyla bulaştığına dikkat çekerek, "Hasta kişinin öksürmesi, aksırması, konuşması ve nefes alıp vermesi sırasında havaya saçılan mikroplar, havada günlerce asılı halde canlı kalmaktadır. Hasta kişiyle teması olan, yani kapalı bir ortamda uzun süre aynı havayı soluyan sağlam kişiler, nefes aldıklarında, havadaki bu mikroplar onların akciğerlerine ulaşır ve orada yerleşerek enfeksiyonu başlatır" dedi.

Reklam
Reklam

Hastalığın, solunan mikrobun sayısına, hastalık yapma gücüne ve sağlam kişinin direncine, savunma sisteminin kuvvetine bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösterdiğini ifade eden Doç. Dr. Sedat Altın, "Sigara içen, alkolik, beslenmesi bozuk ve kötü hayat şartlarına sahip kişilerde ve başta akciğer hastalığı, şeker hastalığı, bazı kan hastalıkları, AIDS ve böbrek hastalıkları gibi süreğen hastalığı olanlarda verem oluşma ihtimali daha yüksektir" diye konuştu.

Mikrobu alan kişide bazen 1 -2 ay, bazen bir kaç yıl, bazen de onlarca yıl sonra hastalık gelişebildiğini veya hiç gelişmeyebildiğini kaydeden Doç. Altın, "Mikrobun vücuda giriş yolu, hastaların tamamına yakın çoğunluğunda akciğerlerdir. Ancak buradan lenf akımı ve kan yoluyla vücuttaki tüm doku ve organlara yayılabilir. Kemik ve eklemler, böbrek ve üreme sistemi, beyin zarı, göğüs ve karın boşluğunu çevreleyen zarlar (plevra, periton), cilt ve lenf bezelerinde sık yerleşir" dedi.

TÜBERKÜLOZUN BELİRTİLERİ Hastalığın ani ve gürültülü olarak ortaya çıkmadığını, sinsi ve yavaş ilerlediğini bildiren Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Sedat Altın, "Hastalar genellikle, aylardır devam edegelen halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, hafif ateş, geceleri terleme gibi yakınmalarla hekime başvururlar. Zamanla bunlara öksürük ve balgam çıkarma da eklenir. Balgamda kan da gelebilir. Ağrıya pek rastlanmaz. Bu sebeple, bu tür şikayetleri olan hastaların, mutlaka konunun uzmanı bir hekim tarafından değerlendirilip göğüs röntgeninin çekilip araştırılması gerekir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

TEŞHİSİ Kişinin tüberküloz olduğunun, ancak vücut örneklerinde (balgam, idrar, mide açlık sıvısı, beyin omurilik sıvısı, plevra-periton sıvısı, lenf bezi aspirasyonu vb...) tüberküloz mikrobunun görülmesi ve üretilmesiyle söylenebildiğini vurgulayan Klinik Şefi Doç. Dr. Sedat Altın, bazen alınan doku biyopsilerinde tüberküloza has değişikliklerin izlenmesiyle de teşhis konulabildiğini söyledi.

TEDAVİSİ Eldeki imkanlarla uygun şekilde olmak kaydıyla, artık tüberkülozun yüzde 100'e yakın tedavi edilebildiğini anlatan Doç. Altın, "Ancak bu, pratikte tüberküloz tedavisinde sorun olmadığı anlamına gelmemektedir. Günlük uygulamalarda maalesef bir çok hastanın tedavisi yetersiz kalmakta ve hastalık müzminleşmektedir. Bunun sebebi, yanlış veya eksik tedavilerdir. Tüberkülozu, konunun uzmanı bir hekimin tedavi etmesi gereklidir. Hastanın düzenli olarak takip edilebilmesi, ilaçlarını ücretsiz alabilmesi ve ülkemizdeki tüberküloz sorunu hakkında dokümantasyonların yapılabilmesi açısından dispansere kayıt yaptırılması gereklidir. Zaten tüberküloz teşhisi konan hastayı bildirmek yasal bir mecburiyettir" dedi.

Reklam
Reklam

İLAÇ TESTİ Tüberkülozun teşhis, tedavi ve takibiyle aşılamaların, verem savaşı grup başkanlıkları, yataklı kurumlar ve dispanserlerde ücretsiz olarak yapıldığını vurgulayan Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Sedat Altın, "Öncelikle, hastadan mikrop üretilerek teşhis kesinleştirilmeli ve mikrobun hangi ilaçlara duyarlı, hangilerine dirençli olduğunu gösteren testler mümkünse yapıImalıdır. Çünkü ülkemizde, tüberküloz ilaçlarına karşı primer direnç oranları kfd olarak kişiden kişiye fark çok yüksektir. En az dört ayrı ilacı aynı anda birlikte kullanacak şekilde tedaviye başlanmalıdır. Daha az sayıda ilaçla başlanan tedavi, ülkemiz için yanlıştır" diye konuştu.

EN KISA TEDAVİ SÜRESİ 6 AY Birlikte kullanılacak ilaçların, hastanın yaşına ve tıbbi durumuna göre seçilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Sedat Altın, "Tedavi süresince ilaçlar mutlaka uygun doz ve sürelerde, tedaviye ara vermeden, aksatmadan kullanılmalıdır. Günümüzde en kısa süreli tüberküloz tedavisi 6 ay devam etmek zorundadır. Fakat hastanın durumuna göre bu süre 9 ay, 12 ay, 24 aya kadar hekim tarafından uzatılabilir. Bunlara dikkat edilmezse, zamanla tüberküloz mikrobu tedaviye direnç kazanır ve bir müddet sonra artık hastalık tedavi edilemez hale gelir. Bu sebeple Dünya Sağlık Örgütü, 'tüberkülozu yanlış tedavi etmenin, hiç tedavi etmemekten daha kötü olduğunu' duyurmuştur" dedi.

Reklam
Reklam

Yanlış veya eksik tedaviler sonucunda 15-20 gün içerisinde hastanın şikayetlerinin tamamen düzeldiğini ve hastanın iyi olduğunu zannettiğini belirten Doç. Altın, "Oysa 3-6 ay içerisinde ilaç direnci gelişir ve hastalık tekrar geri döner. İşle bu takdirde tedavi çok zorlaşır bazen de imkansız hale gelebilir" uyarısında bulundu.

TÜBERKÜLOZDAN KORUNMA Öncelikle, hasta kişilerin teşhis edilip tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Sedat Altın, "Çünkü kaynak onlardır. Bir hasta, yılda ortalama 10 sağlam kişiye hastalığı bulaştırmaktadır. İkinci olarak, hasta kişiden sağlam kişiye geçişin önlenmesi gerekir. Bunun için, hastanın yaşadığı mekanın havalandırılması ve negatif aspiratörlerle havanın temizlenmesi faydalı olabilir. Üçüncü olarak, sağlam kişilerin direncinin artırılması için aşılama yapılmalıdır. Eğer evde bir kişi tüberküloza yakalandı ise o hane halkı taranmalı ve gereken kişilere koruyucu tedavi uygulanmalıdır. Doğumu takiben ikinci ay sonunda ve ilkokula başlayan her çocuğa, BCG aşısı denen tüberküloz aşısı yapılmalıdır. Aşı, hastalığı yüzde 100 önlemese de sıklığını azaltır ve milier, menenjit tüberküloz gibi ağır türlerin ortaya çıkmasını önler" diye konuştu.

Reklam
Reklam