Cahide'den İnsanlara "sokak Hayvanlarını Koruyalım" Çağrısı

Canlı Hayatını İyileştirme Derneği (CAHİDE), Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla bir açıklama yaparken, başta hayvanseverler olmak...

Canlı Hayatını İyileştirme Derneği (CAHİDE), Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla bir açıklama yaparken, başta hayvanseverler olmak üzere insanlara çağrıda bulundu. Sokak hayvanlarının ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini ifade eden CAHİDE üyesi Dr. Cengiz Bayram, hayvanların vefalı canlılar olduğuna vurgu yaptı.

Hayvanları Koruma Günü’nü buruk kutladıklarını belirten Bayram, sokak hayvanlarına sahip çıkılmasını istedi. Evinde 8 köpek 4 de kedi besleyen, ayrıca sokak hayvanları için 2011 yılında 7,5 dönüm araziye Karakız Kedi ve Köpek Hayvan Barınağı’nı kuran Dr. Cengiz Bayram, derneğin bağış kabul etmediğini ve kedi-köpek besleyenlere ücretsiz mama verildiğini aktardı.

Reklam
Reklam

Kedi ve köpekler için ambulans alınacağını duyuran, hizmete sunulan barınağın yanı sıra birde ev barınağı açmayı planladıklarını söyleyen Bayram, "Şu an barınağımızda 80 tane köpek, 40 tane de kedimiz var. Bunlar kendi kendine bakamayacak olan canlılar. Barınağa aylık 4-5 bin TL masraf harcanıyor ve bu giderleri hiçbir bağışı kabul etmeden kendi imkanlarımızla karşılıyoruz. Biz kimseden parasal destek beklemiyoruz. Biz emeksel destek bekliyoruz. Hayvanlarına yem almak isteyenlere de ücretsiz olarak mama dağıtıyoruz. Bu yıl içinde de hayvanlarımız için ambulans almayı düşünüyoruz. Ayrıca eski bir Antep evi alıp ev barınağı açmayı planlıyoruz" diye konuştu.

Hayvanların vefalı canlılar olduğunu vurgulayan Bayram, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz insanlar her şeye sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Her şeyi kontrol ediyoruz, bütün dünyadaki toprakları biz insanlar olarak kontrol altına geçirmişiz. Tapu daireleri kurmuşuz. Onları bölmüşüz. Ama Allah'ın bu toprakları sadece bize verdiğini düşünüyoruz. Halbuki doğa dediğimiz bu yaşam sisteminde insan sadece bunun bir parçası. Binlerce belki de milyonlarca tür canlı var. Dolayısıyla bunların yaşamlarından birinin yok olması diğer canlıları da etkileyecektir. Bugünü çokta sevinerek kutlayamıyoruz. Binlerce yıldır beraber yaşadığımız kedi-köpek gibi canlıları ormanlara, ıssız arazilere, onun acısını hissetmeyecek yere götürüyorlar. Kuvvetsizler lehine de bir şeyler yapmak lazım. Hayvanlar vefalı canlılardır. Hayatta ona bir kere bir şey verin 99 defa vermeyin, o sizi her gördüğünde minnetle şükranla anacaktır. Ama insana 99 kez bir şey verin son bir kez bir şey vermeyin size yapmadığını bırakmaz. Bana diyorlar insan mı olmak istersin yoksa bu anlamda bir köpek mi? Bende diyorum ki köpek olmak isterim. Hiç bundan da gocunmuyorum. Bizler bir süreci iyileştiriyoruz. Daha önce böyle değildi ama şimdi insanlar çok daha duyarlı. Birinin canı yandığında bir başkası kayıtsız kalamıyor. Bu en aciz canlılarımız olan hayvanlar için de geçerli."

Reklam
Reklam

"BİR KEDİ VE KÖPEK MUTLAKA ANNELİK DUYGUSUNU YAŞAMALI"

Sokak köpeklerine en çok zararı çocukların verdiğini belirtip, bu konuda ebeveynlere seslenen Bayram, "İnsanlar evlerinin önüne su koysunlar, artan yemeklerini koysunlar ama bundan daha önemlisi çocuklarına, bu canlılarla nasıl bir ilişki kuracaklarını öğretmeleri gerekiyor. Bizim gördüğümüz çocukların tamamı kedi-köpeğin ayağına tel bağlayan, sopayla köpeği döven çocuklar" dedi. Sokak hayvanlarını kısırlaştırma çalışmalarına da değinen Bayram, "Gezici kısırlaştırma olayına karşıyız. Bir kedi ya da köpek mutlaka en az bir kez annelik duygusunu yaşaması gerekiyor. Doğum yapmadan kısırlaştırılmasına karşıyım. Doğumdan sonra kısırlaştırma olabilir. Kısırlaştırma o türü tamamen yok etmeyecek şekilde olabilir" şeklinde konuştu.

"HAYVANLARIN DEVLET KURUMLARI TARAFINDAN KAYIT ALTINA ALINMASI ZORUNLUDUR"

Bayram, dernek olarak sokak hayvanları için taleplerini de dile getirdi. Sokak hayvanlarını güvence altına alacak olan maddeleri bir bir sıralayan Bayram, şu taleplerde bulundu:

Reklam
Reklam

"Hayvanların devlet kurumları tarafından kayıt altına alınması zorunludur. Hayvanların rastgele üretim ve ticaretleri engellenmelidir. Hayvan sahipleri bilinçlendirilmeli, mutlaka bir eğitimden geçirilmelidir. Hayvan sahiplenme ve hayvan kayıt alma konularında yasada ciddi miktarda idari para cezası yer almalıdır. İnsanlar hayvan sahiplenirken, sahibi olduğu hayvandan yavru alırken veya onu terk etmeye kalktığında bir kez daha düşünmelidir. Hayvanların canlı oldukları, onlara yapılan her türlü insanlık dışı muamelenin bir gün o şahıslar tarafından başka insanlara da yapılabileceği unutulmamalıdır. Sahipsiz hayvan sorununun çözümü onları topluca bakım evlerine yerleştirmek değildir. Hayvana eziyete ilişkin cezaların Türk Ceza Kanunu'nda hayvanlara karşı işlenen suçlar başlığı altında yer alması şarttır. Aksi taktirde 5199 yine yetersiz kalacaktır. Evcil hayvanlar arasında tehlike arz eden ırkların belirlenmesi ve bunların genellenmesi yanlıştır. Aileleri ile birlikte yıllarca sorunsuz yaşayan köpeklerin ırk özelliği ile yediği damgadan dolayı bakım evlerine kapatılması çözüm değildir. Tehlike arz eden hayvanlar özellikle dövüş amacıyla yetiştirilenler ya da sağlıklı olmayan eğitimler almaları sonucu saldırgan olan ırk hayvan arasında çıkabilir. Bugün bu ırkları hiçbir bilimsel alt yapı ve araştırma yapmadan yasaklarken ileride daha başka ırkların da bu kapsama girmeyeceğinin garantisi yoktur. Başta köpek dövüşleri olmak üzere horoz dövüşlerinin engellenmesi zorunludur. Kanunda yer alan maddelere rağmen denetimle yetkili kurumların dernekler yasası kapsamındaki düzenlemelerden dolayı eli bağlı kalmaktadır. Dernekler Kanununda da Hayvanları Koruma Kanunu'na ilişkili olarak değişiklik yapılması gerekmektedir. Dernek adı altında horoz dövüşü yaptıranlara ne yazık ki emniyet güçleri dahil hemen müdahale edilmemektedir. İzinlerin alınması sürecinde ve bildirimli denetimler sonucu şahıslar dövüş sırasında yakalanamamaktadır. Yasal olmayan her türlü faaliyet gibi 5199’a aykırı hususlar yalnızca hayvanseverlerin, veteriner hekimlerin ya da kanunu uygulamakla yükümlü kamu personelinin sorunu değildir. Yasal olmayan her türlü faaliyette emniyet güçlerinden nasıl destek alınıyorsa tüm emniyet güçleri bu kanuna ilişkin tespitlerde kanun kapsamına alınarak müdahale edilmelidir. Bu da il hayvanları koruma kurullarına, il emniyet müdürleri de üye olmadıkça mümkün gözükmemektedir. Emniyet güçleri, toplum polisi yapılanması içinde Hayvanları Koruma Kanunu'na ilişkin sorunlarda Orman ve Su İşleri müdürlerine destek olmalıdır. Yurt dışındaki uygulamalarda olduğu gibi 24 saat esasına dayalı ekipler ve uygulamalar artık hayata geçirilmelidir. Orman Su İşleri Bakanlığı bir türlü kanunun uygulanması yönünde ne teşkilat yapısına personel alımında olumlu bir adım atmış, ne de yeterli bütçeyi ayırabilmiştir. Aslında idari yaptırımları, bütçesi ve uygulayıcı personeli ile güçlü bir bakanlık yapılanması ile sahipsiz hayvan sayısının önüne geçilecekken sekiz yılda uygulanamamış bir Hayvanları Koruma Kanunu sonucunda doğal hayat parkları adı altındaki alanlara hayvanları toplamak yine çözüm olmayacaktır."

Reklam
Reklam

Bu konudaki çalışmaların Büyükşehir Belediyesi’ne yığılmasına da tepki gösteren Bayram, "Bu süreçte harcanan, kamu emeğine, bütçesine ve en acısı da sahipsiz olarak mahkum edilen evcil hayvanlarımıza olacaktır. Büyükşehirde ayrıca ilçe belediyelerin sorumluluğu çabası ve katkısı olmadığı sürece sadece büyükşehir belediyelerine bu görevleri yüklemek soruna çözüm değildir" diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz