Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınından dolayı binlerce çalışan dönem dönem evden çalışmaya devam ediyor. Bazı şirketler salgın sona erene kadar tam zamanlı evden çalışma uygulamasına geçti. Bu süreçte şirketler çalışanları ile bağlantı kurabilmek ve anlık iletişimi sürekli sağlamak adına bazı uygulamaları çalışanlarının kullanmasını şart koştu. Binlerce çalışan Slack, Skype, WhatsApp, Telegram, Signal, Google Meet ve Microsoft Teams gibi uygulamaları iletişim kurmak amacıyla kullanmaya başladı. Bu süreçte çalışanlarının uygulamalardaki yazışmalarını inceleyen yöneticiler çalışanları tedirgin etmeye başladı. Uygulamalardaki yazışmalar işten kovulma nedeni olabilir mi sorusuna cevap arayan çalışanlar; Slack, Skype, WhatsApp, Telegram, Signal, Google Meet, Microsoft Teams gibi uygulamalarda yazışmaları işten çıkarmak için gerekçe gösterilir mi merak ediyor. Şirket içi kullanılan uygulamalarda, kurulan gruplara işveren de dahil olduğunda yazışmalar İş Mahkemesi'nde kullanılabiliyor. Fakat kişinin şirket bilgisayarı üzerinden yine şirketin kurduğu bir uygulamadaki özel yazışmaları "işçinin haberi olmadan izlenmesi yoluyla elde edilen bilgi" olduğu için İş Mahkemesi'nde kabul edilmiyor. Bu süreçte bazı işverenler de çalışanların çalışığ çalışmadığını kendi bilgisayarlarına kurdukları programlarla izliyor. Peki uzaktan çalışanların bilgisayarı işveren tarafından izlenir mi? Bu durumda işveren işçiyi kovabilir mi?
Uygulamalar üzerinden şirket çalışanları ile yapılan yazışmalar işten çıkarılma nedeni olarak gösterilir mi araştırılırken, emsal sayılacak karar Yargıtay'dan geldi. İş yerindeki arkadaşları ile uygunsuz konuşan ya da iş yerinin kullandığı uygulamada iş arkadaşı ile sohbet eden çalışanın, yazışmaları hakkında dava açan işvereni Yargıtay haksız buldu. Bu yazışmaları gerekçe göstererek çalışana kıdem ve ihbar tazminatı vermeyen işverene dava açan çalışan Yargıtay tarafından haklı gösterildi.
Yargıtay verdiği kararda şöyle dedi: “WhatsApp sistemi, telefon ve internet ortamında internet vasıtası ile iletişimi gerçekleştiren bir sistemdir. Burada kişi, kişiler ile iletişime geçtiği gibi gruplar kurarak grup içiresinde iletişim gerçekleştirilmektedir. Ancak bu sistem kendi içinde korunan ve 3. kişilere kapalı bir konumdadır. Dolayısı ile işçilerin iş akışını bozmadığı ve çalışmaların etkilemediği sürece bir grup kurmaları ve burada iletişim içinde olmaları yasak değildir. İşçilerin bu kapsamda burada iletişimlerinin kişisel veri olarak da korunması esastır.
Somut uyuşmazlıkta, WhatsApp konuşmaları gizlilik içeren kişisel veri niteliğinde olduğundan, salt nasıl temin edildiği anlaşılamayan bu yazışmalara dayanılarak iş aktinin feshi haksız olup, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü yerine reddi hatalıdır.” (9. Hukuk Dairesi, 2018/10718 E., 2019/559 K.)
Geçtiğimiz yıl özel bir şirkette çalışan bir mühendis, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini belirterek, İş Mahkemesi’ne başvurdu. Mühendisin başvurusunu değerlendiren Yargıtay, bilgisayarına kurduğu programla personelinin bütün yazışmalarını takip eden patronu, hatalı bulundu. İşte emsal kabul edilecek o davanın detayları...
İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshettiğini belirten özel bir şirkette mühendis olarak çalışan bir kişi İş Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Dört haftalık ihbar tazminatı tutarının ödenmemesi sebebiyle îlâmsız icra takibi başlatıldığını, davalı işverenin haksız ve hukuka aykırı olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini, davalı işverenin icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etti. Yargıtay, işçinin haberi olmadan izlenmesi yoluyla elde edilen bilgilerin işten kovma sebebi sayılmayacağına hükmetti. İşveren çalışanın yazışmalarını izleyerek rakip firmalar ile görüştüğünü iddia ediyordu. Mahkemede ifade veren davalı işveren ise, davacının iş sözleşmesinin başında işi yapma konusunda kendisinde olmayan şartları varmış gibi göstererek işvereni yanılttığını, kariyer sitelerine iş başvuruları yaptığını, sosyal medya üzerinden rakip firmalar ile görüştüğünü öne sürdü.
Davranışlarının devam etmesi üzerine, güvenlik amacı ile bilgisayarının takibe alındığını, davacıya ait USB belleğin şirket aracı içinde araç yıkama firması tarafından bulunduğunu, USB'nin kontrolünde içinde şirkete ait dışarı çıkmaması gereken bilgilerin ve davacıya ait şahsî bilgilerin bulunduğunun tespit edildiğini dile getirdi. Davacının danışman firmalara, iş arkadaşlarına, şirketi kötüleyecek şekilde ifadeler kullanarak işinden memnun olmadığını söylediğini, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II maddesine göre haklı sebeple feshedildiğini savundu.
Mahkeme, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verdi. Kararı davacı mühendis temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi. Yargıtay kararında, “Somut uyuşmazlıkta davacının şirkete ait gizli bilgileri şirket dışına çıkardığını, bu hususun davacıya ait USB cihazının bulunması ile ortaya çıktığını savunmuş ise de, yargılama sırasında dinlenilen davacı ve davalı şahitlerin, davacının zaman zaman işini evden de yürütebildiğini ve bilgisayarının da diz üstü bilgisayar olduğunu ifade etmiştir. Davalı taraf, davacının iş yeri dışına çıkarmaması gereken iş sırrı niteliğindeki bilgileri iş yeri dışına çıkardığına dair somut bir delil sunmamıştır.
Somut olayda işverence gizlice izleme neticesinde elde edilen bilgilerin haklı fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Mahkemece feshin haklı bir sebebe dayanmadığı ve davacının ihbar tazminatına hak kazandığı sonucuna varılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. Temyiz olunan hükmün açıklanan sebeplerden bozulmasına oybirliği ile karar verildi.” ifadelerini kullandı.
Konuya ilişkin iş verenin hatalı olduğunu dile getiren Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun ise, “İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar, her geçen gün artıyor. Değişik ve farklı konular gündeme geliyor. Teknolojinin ve bilgisayarlarında yoğun bir şekilde kullanılması neticesinde işverenler çalışanlarının bilgisayarda iş mi yapıp yapmadığını kontrol etmek istiyor. Çalışanını takip etmek için bilgisayara bir program koyup, takibi sonucu işini yapmadığını tespit etmesi işveren tarafından haklı fesih sebebi değildir. Yargı bu konuda verdiği bir somut kararda, her ne şekilde olursa olsun işveren çalışanını gizli gizli takip edemez. Haklı olunsa dahi bu işveren takibi çalışanına söylemediği takdirde haksız duruma düşüyor” dedi.
İşverenlere uyarıda bulunan Erdursun, “Personelin çalışıp çalışmadığını veya işin yapıldığı esnada gerçek performanslarını gösterip göstermediği konusunda gizli gizli takip edilmesi, işverenin haklıyken haksız pozisyona düşmesine sebep oluyor. Muhakkak, personelin bunu bilmesi gerekiyor. Hatta bu bilgiyi yazılı olarak bildirip, karşısında imza alınması gerekiyor. 30 ve altında çalışan varsa, işten çıkartıp kıdem tazminatı verirsiniz. 30 gün üzerinde çalışan varsa, işçi işi iade davası açabilir” diye uyardı.
(İHA)