Call of Duty Tarihinin Oyuncuya "OHAA?" Dedirten 9 Anı

Call of Duty dediğin, unutulmaz anlar birikimidir. Hazır Black Ops III çıkmışken, biz en unutulmaz olan 9'unu sıraladık!

  1. Ste. Mere Eglise – Call of Duty

Sizi bilmiyorum, ama benim şahsi lügatıma Call of Duty serisi bu sekansla girdi. Şu an geldiği hâl, oyun dünyasında yanlış olan pek çok şeyi –fabrikasyon usulü üretim, geniş olan kitlelere ulaşmak adına azınlık ezme, militarist övgü, DLC kültürü- temsil ediyor olabilir. Ama tüm bunlara rağmen, benim kafamda seri daima saygın bir yerde kaldıysa; bunu sizi ölü mandaların arkasında saklana saklana mitralyözlerden kaçırdığı, yanınızda silah arkadaşlarınızın patır patır ölmesiyle strese soktuğu, sesleri ve grafikleriyle sizi derbeder eden Ste. Mere Eglise bölümüne borçlu.

Reklam
Reklam
  1. Turbulence - Modern Warfare 3

Call of Duty gibi ekmeğini inanılmaz sinematik aksiyon sekanslarından çıkartan bir seri, illa ki bir noktada uçağa binecekti. Kaçarı yoktu bunun. Onlarca “türbülans esnası silah dövüşü” sahnesi yazan Hollywood’a dev öykünen bir seriden söz ediyoruz. Önce Mile High Club görevi bir şansını denedi. Kaleyi yokladı, ama golü bulamadı. Esas son vuruşu, MW3’ün Turbulence sekansı yapıp ağlara yolladı topu. Rus başkanını korumaya çalıştığınız bu görev, sakin başlıyor, fakat gerilimi an be an, sizi terlete terlete arttırıyor, o ağzınıza layık “uçak dövüşü” sekansını da büyük bir onurla sunuyordu. 7. No Russian - Modern Warfare 2

Eğer Aftermath video oyun tarihinin en efsanevi anlarından biriyse, No Russian da muhtemelen video oyun tarihinin en tartışmalı anlarından biri. Fragmanda gösterildiği ilk andan, detaylarının açık ediliği dakikaya, oyunun çıkışının üzerinden bir sene geçmesine kadar her alanda, her arenada tartışıldı No Russian. Bilmeyenler için şöyle diyelim, siz –kendiniz kötü adam olmamanıza rağmen- gizli görevde olduğunuzdan, bir hava alanında katliam yapılırken en iyi ihtimalle seyirci, tetiğe basmayı tercih ederseniz de baya katliamın katkı yapan bir parçası oluyordunuz. Bu görev o kadar tartışıldı, o kadar konuşuldu ki; oyun çıktığında içine “istersen geç?” diye opsiyon koymuşlardı. 6. The Battle of Pointe du Hoc - Call of Duty 2

Her İkinci Dünya Savaşı oyununun, efsanev bir sahil çıkartması sahnesine ihtiyacı vardır. Yine altında sonra Call of Duty 1, 2 ve Modern Warfare’leri; dayanamayıp bir de Titanfall’ı yapacak olan ekibin imzası bulunan Medal of Honor: Allied Assault’un Omaha Beach sekansından beri böyledir bu. Call of Duty, ilk oyununda bu topa girmemiş, bizi aksiyona paraşütle bırakmıştı. İkinci oyununda artık ıska geçmesi olmazdı. Onlar da The Battle of Pointe du Hoc ile, tipik bir Call of Duty klasiği hükmünde, sizin kafanıza havan topu atarak başlattılar bölümü. Sonrası zaten bir gürültü girdabı içerisinde kendinizi kaybetmenizdi… 5. Ghost Stories - Ghosts

Eğer siz Call of Duty: Ghosts’sanız, ve arkanızda sinematik ve çarpıcı FPS deneyimleri konusunda çıtayı kilometrelerce tepeye yükseltmiş dokuz Call of Duty oyunu varsa; yumruğunuzu masaya daha açılıştan koymanız gerekir. Yeniden yapılanan Infinity Ward’ın oyunu Ghosts’un açılış görevi, o masaya inen o yumruktu işte. Kardeşiniz ve babanızla, standart bir Call of Duty felaketinden cümbür cemaat kaçarak kurtulacağınızı sandığınız bu bölüm, bir anda uzaya çıkıyor ve CoD tarihinin en unutulmaz sekanslarından birine dönüşüyordu. Oyunu oynamasanız da, en azından izlemeniz tavsiyemizdir. 4. Downfall - World at War

Benim gözlemleyebildiğim şöyle bir belirgin fark var: Call of Duty serisini uzaktan takdir eden, bir iki oyununu oynamış ya da en azından inceden multiplayer’ına sarmış olanlar için Modern Warfare’in yeri en tepede. Ama seriye gerçekten damardan gönül vermiş, hikayelerini ezbere bilen, arada açıp sevdiği sekansları Veteran modda oynayanlar için, World at War bambaşka. Bunun herhalde en büyük etkenlerinden biriydi Downfall. Sonuna kadar gerilimin yakanızı bırakmadığı, İkinci Dünya Savaşı’nın en kilit sahnelerinden birini yaşamanıza vesile olan bu bölüm, unutulmadı, unutulmayacak. 3. Aftermath - Modern Warfare

Call of Duty 4: Modern Warfare’in gelmiş geçmiş en iyi FPS’lerden biri olmasının sebebi, mükemmel kontrolleri değildi. Harika aksiyon sekansları değildi. Müthiş multiplayer’ı, dengeli silahları, ilginç karakterleri ya da çeşitli görevleri de değildi. Bunların hepsi, doğru cümleler, ve geçerli faktörler elbette. Ama Call of Duty 4’ü, gelmiş geçmiş en iyi FPS’lerden biri yapan şey; karakteriniz bir nükleer patlamaya tanık olduktan sonra, sadece sizi iki dakika süründürmek ve yıkıma tam anlamıyla şahit etmek için araya bir loading ekranı sokup, bu görevi başlatmasında yatan cesaretti. Siz “yok ya, ölmemiştir” diye hissediyordunuz bomba katmer katmer helikopterinize geldikten sonra. O yükleme ekranı, bir saniyeliğine bu karşınızdakinin tipik bir aksiyon hikayesi olduğunu doğrular gibi yapıyor, sonra karşınıza çıkarttığıyla, sizi iki kat şaşırtıyordu. CoD 4, hep tanıdık seçimlerden kaçındı ve böylelikle, ortaya oyun tarihinin en efsanevi anlarından birini çıkarttı. 2. Time and Fate - Black Ops 2

Herkesin FPS oynarken başına gelir. Bir bölümde ısrarla bir yeri geçemezsiniz, devamlı takılırsınız. İşte o an, ekran başında gözünüz döner. İnsana bir hâl gelir, bir anda gerçek hayat bullet time’a geçer. Bildiğiniz en fiyakalı naraları atarak siper miper dinlemeden besmele çekerek düşmana koşarsınız. İşte Time and Fate, tam olarak bu hissiyatın bölümüydü. Gözü dönmüş bir Raul Menendez’i oynadığınız Time and Fate’de, bir pompalı tüfeğiniz vardı; bir de bıçağınız. Resmen siz tektiniz, onlar ise hepsilerdi. O kadar oyun boyunca hep hesaplı hesaplı hareket ettikten sonra, Menendez ile birlikte “gelin ulan, gelin!” diye koşarak ilerlemek, dev bir rahatlama egzersiziydi yani anlayacağınız! 1. All Ghillied Up - Modern Warfare

Listemize iki maddeyle giren tek oyunun FPS nehrinin aktığı yönü değiştiren Modern Warfare olması tesadüf değil elbette. Call of Duty 4, iki yönden FPS’lerde çığır açtı; daha doğrusu Valve’ın iki kere açıp unuttuğu çığırları ana akıma taşıdı. Birincisi, hikaye anlatımında cesur olmasıydı. Valve Black Mesa’ya askerleri getirdiğinde nasıl ters köşe yapmak için bilinçli bir cesaret gösterdiyse, Infinity Ward da aynını Aftermath ile yapmıştı. İkincisi ise, vermek istenilen hisleri –gerginlik, stres, adrenalin, korku- oynanışı değiştirerek vermesiydi; Half-Life 2’de bir anda Ravenholm’e sadece Gravity Gun ile girip, çaresiz kalmanız gibi. İşte All Ghilied Up, bunun zirve noktasıydı. Gizliik üzerine geçen bu keskin nişancılık görevi, o kadar ikonik bir hâle geldi ki, sahip olduğu büyüyü yakalamak için sadece keskin nişancılığa odaklanan oyunlar kapladı dört bir yanı!

Reklam
Reklam