Partisinin anne - babasız Suriyeli mülteci çocukları İngiltere'ye kabulünü engellemesinin ardından tepkileri üzerine çeken İngiltere Başbakanı David Cameron, "Bugüne kadar hiçbir ülke Suriyeli mülteciler için İngiltere'nin gösterdiği çabayı göstermedi" diyerek hükümetinin mülteci politikasını savundu.
Parlamentodaki konuşmasında mülteci çocukların kabul edilmesi halinde çok sayıda göçmenin yeniden hayatlarını tehlikeye atarak Avrupa'ya gelmeye çalışabileceğini söyleyen Cameron, "Suriye'ye komşu ülkelerde mülteci kamplarına yatırım yapma politikasını sürdürmemiz gerek" dedi.
1930'lu yıllarda Almanya'dan kaçan ve İngiltere'ye sığınan Yahudilerin oluşturduğu Kinder Transport kuruluşu, İngiltere hükümetini 'şefkat göstermeye' çağırmıştı.
İngiltere, 3 bin çocuk mülteciyi alma önerisini reddettiİngiltere Başbakanı Cameron, mülteci çocukların kabul edilmesi durumunda, yeni göç akınlarının özendirileceğini savunuyor.
Cameron ise "Kinder Transport kıyaslamalarına katılmıyorum. O dönemde İngiltere'ye getirilen çocuklar İtalya'dan Almanya'dan ya da Fransa'dan gelmişti. Bugünse bu ülkelerin hepsi demokratik düzene sahip. O yüzden Kinder Transport kıyaslamalarını o ülkelere karşı bir hakaret sayarım" diye konuştu.
Ancak Cameron, 20 Mart'ta yürürlüğe giren Avrupa Birliği (AB) - Türkiye anlaşmasından önce Avrupa'ya annesiz - babasız gelmiş olan çocukların İngiltere'ye kabul edilmesi konusunda çalışma yapacaklarını da söyledi.
Cameron, "Yerel yönetimlerle görüşüp daha fazla ne yapabileceğimize bakacağız. Ancak Avrupa'ya yeni göç dalgalarını önleyen prensiplere de sadık kalmalıyız" diye konuştu.
İngiltere'de 2014'te yasalaşan 'Suriyeli mülteci yerleştirme programı' kapsamında bugüne kadar 1337 Suriyeli mülteci İngiltere'ye kabul edildi.
Ülkenin başkenti Londra'ya alınan mülteci sayısıysa sadece 43.
İngiltere Vatandaşları Vakfı'nın başkanı George Gabriel, İngiltere'nin ve Londra'nın mevcut kriz karşısında oynadığı rolün daha büyük olması gerektiğini vurgulayarak, "Mültecilerin Londra'ya yerleştirilmesinin önünde zorluklar olduğu açık. Ancak dünyanın en refah içerisindeki şehirlerinden birisinin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmüş en büyük mülteci krizinde neredeyse hiç sorumluluk üstlenmemesi kabul edilir bir durum değil" demişti.