Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin görüntü ve haber yayınladıkları gerekçesiyle yargılandıkları davanın bugünkü duruşmasından çıkışta, adliye önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Can Dündar, "Tutuklanmamızı bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattık, özür dileriz" dedi.
Can Dündar, şunları söyledi:
“Tutuklanmamızı bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattık, özür dileriz. Koridorlarda olağanüstü hal koşulları vardı. Üç barikatı aşarak girebildik. Mahkemelerde bugüne kadar hiç görmediğimiz olağanüstü güvenlik tedbirleri altında bir yargılama oldu. Biliyorsunuz, kapalı duruşma oldu. Dolayısıyla sınırlı sayıda avukat girebildi. 500'e yakın avukattan zannediyorum 100'e yakını girebildi. Bence iyi bir duruşma oldu. Çünkü dünyanın dikkati de bu duruşmanın üstündeydi. Türkiye de önemsiyor bu duruşmayı. Basın özgürlüğünü savunmamız gerekiyordu, öyle yaptık. Ben kendi savunmamda, bizim yargılanmamıza neden olan görüntüleri izlemek istediğimi söyledim. Bunun üzerinde izah etmek istediğimi söyledim."
"DOSYADAKİ DVD'DEN O GÖRÜNTÜLERİ İZLEDİK"
"Bunun üzerine duruşma salonunda, buna izin verildi. Dosyadaki DVD'den o görüntüleri izledik, onun üzerinde izah ettim. Neden bunu kamuoyunun bilmesi gerektiğini, bir gazetecinin neden duyarsız kalamayacağını anlatmaya çalıştım. Suçlamalara tek tek cevap verdik. Avukatlarımız savunmalarını verdiler. Cumhurbaşkanı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın müdahil olarak katıldığı duruşmada onların avukatları sorular sordu, onlara cevap verdik. Savcının sorularına cevap verdik. Ve bahse konu terör örgütü ile hiçbir alakamız olmadığını, tersine yıllardır bununla mücadele ettiğimizi ve aksine, iktidarın bu konudaki desteğini hatırlattık. Savcının bir tutuklama talebi olmadı. Zannediyorum bir birleştirme talebi olacak. Onu da önümüzdeki duruşmada göreceğiz. Bize desteğe gelen milletvekillerine, konsoloslara, diplomatlara, bizi başından beri destekleyen herkese teşekkür ediyoruz. Bu sayede bu davada çok önemli aşama kaydettiğimizi düşünüyoruz. Gazeteciliği sonuna kadar savunduğumuzu düşünüyoruz. Bu sadece bizim davamız değil, susturulmak istenen diğer gazetecilerin de davası. En azından onun önünü kestiğimizi düşünüyoruz."
ERDEM GÜL'ÜN SÖZLERİ
Erdem Gül de, “Kendi savunmamda, 'Basının şu anki iktidarın etrafına kenetlenmiş durumuna çok kafayı takmayın. Türkiye'de basın geleneği çok köklü ve eskidir. Batı kadar, en azından bizim tarihimizde basın geleneği vardır. Dolayısıyla, bugünkü görüntü geçicidir. Ama bağımsız ve tarafsız yargı, bugün burada gazeteciliğin yargılandığını görmelidir. Gazetecileri de adliyeden çıkarıp kendi haber alanlarına göndermelidir' dedik. Sonuçta, burada gazeteciliği savunduk, bundan sonra da böyle olacak" şeklinde konuştu.
Bir basın mensubunun, Fethullah Gülen ile ilgili sorusuna Erdem Gül, “Bize soruldu ve eğer varsa geçmişte onlar beraber yaptılar. İktidar bir sabah kalkıp, 'Benim iktidar olduğum dönemde bir paralel yapı kurulmuş' dedi. Biz bir sabah öğrendik. Geçmişte o 'Paralel' dediklerine ilişkin suçlamalar vardı. O çevrelere karşı kalkan olmuşlardı. Sonra bir sabah 17 Aralık oldu ve 'Paralel' dediler. Onların hesabını kendileri versinler. Biz orada yoktuk zaten. O fotoğrafın içinde ikisi vardı. Dolayısıyla, hükümetin o hesabı vermesi gerekir" yanıtını verdi.
Can Dündar ve Erdem Gül, açıklamanın ardından araçlarına binerek adliyeden ayrıldı.
MİT TIR'ları davası ve casusluk suçlaması
Can Dündar ve Erdem Gül hakkında, MİT tırlarıyla ilgili haber nedeniyle 'devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme, gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etme' suçlarından müebbet hapis cezası isteniyor.
İki gazetecinin yargılandığı davanın, davacıları ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün halen yurt dışına çıkışları yasak.
(DHA/BBC)